Atarita sizin için inceledi! Editörlerimiz her oyun incelemesine saatlerce emek harcıyor ve bilmeniz gereken tüm detayları objektif şekilde ele alıyor. Nasıl yaptığımızı merak ediyorsanız inceleme politikamıza göz atabilirsiniz. |
F1 25 PC inceleme kopyası, Electronic Arts tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.
Hız tutkusu bu sene hiç olmadığı kadar iyi besleniyor. Bir oyun yılı olarak her anlamda iyi geçen 2025, simülasyon severler için de bir o kadar iyi ilerliyor. Önce MotoGP serisinin son oyunuyla, şimdiyse F1 serisinin yeni oyunuyla her iki tarafta da doğru adımların atıldığını görmek çok güzel. F1 25 incelememizde sizlerle bu sene oyunun neleri iyi yaptığını ve kalbimi nasıl kazandığını paylaşacağım. Dilerseniz lafı hiç uzatmadan doğrudan detaylara geçelim.
F1 25 inceleme: Odak ve hızın dansı
F1 serisi 22, 23 ve 24’te eleştirilen birçok yöne sahipti ancak Codemasters, F1 25 ile çok iyi şeyler pişirmiş. Bu sene belki de serideki en iyi araç sürüş mekanikleri sunulmuş ve yarışlarda girdiğiniz her viraj çok iyi hissettiriyor. Aynı zamanda bir bütün olarak bakıldığında, oyun hiç olmadığı kadar “paket” hissettiriyor. Devam eden Braking Point hikâye modu ve F1 World ışıl ışıl parlarken, kariyer modu yine de zayıf kalıyor. Ancak dönüp oyunun geneline bakıldığında gerçekten bağımlılık yapan, hız tutkusunu besleyen ve gerek yeni, gerekse eski hayranlar için oldukça eğlenceli bir yapımla karşılaşıyoruz.

Son birkaç yıldır çıkan F1 oyunlarını düzenli olarak oynuyorum ve aralarında en iyisinin bu olduğunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. Aynı zamanda en uzun süre oynadığım oyun da yine bu oldu. F1 25, özellikle benim gibi turnuvalardan haberi olan fakat sıkı bir takipçisi olmayan insanlar için de çok uygun olmuş. Ayrıca şu anda tüketemesek de 30 Haziran’da yayınlanacak F1 filmiyle iş birliği yapılması ve bunun oyuna ücretli de olsa entegre edilmesi de olumlu.
Endüstrideki söylentiler bunun Codemasters’ın veda mektubu olacağını işaret ediyor, ancak umut ediyorum ki bu serinin doğru adımlar atıldıktan sonra küllerinden doğduğu nokta olarak işaretlenip devam edecek.
O meşhur “hız hissiyatı” bu sefer gerçek
F1 25’i oynarken ilk kez bir yarış oyununda hangi viraja kaç kilometre hız ile girip çıktığımın hesabını yaparak diğer turlarla karşılaştırdım. Oyunda virajlara doğru yerden dalarak süratli şekilde çıkıp yaydan çıkmış ok gibi düzlükte hızlanmak, bütün bunları yaparken de arabanın hakimiyetinin tamamen ellerimde olduğunu hissetmek çok iyiydi. Geçen yıl çıkan F1 24‘te yeni yol tutuş ve direksiyon sistemleri tanıtılmıştı ve olumlu bir adım atıldığını görmüştük. Oldukça keyifli olsa da bir yerlerde bir hamlık olduğunu ve “yeni” olarak addedilen şeyin o kadar dramatik değişikliklere sebep olmadığını düşünmüştüm. Bu yıl ise durum farklı; en hızlı olmak için üretilen o hafif aracın avuçlarımın ortasında olduğunu hissettim.

Oyunu Xbox kontrolcüsü ile oynadım ve gerek tepkiselliği, gerekse yol tutuş ve sürüş mekanikleri açısından şu ana kadar oynadığım en temiz F1 oyunu oldu. Codemasters’ın seriyi getirdiği noktadan bu oyun itibarıyla oldukça memnunum ve buradan bir rota çizilerek geri bildirimler üzerinde ilerleyerek çok daha harika simülasyonlar yapabileceklerine eminim.
Ayrıca bu sene “ters pistler” de oyunda yerini alıyor ve bu da pist havuzuna çeşitlilik katıyor. Sadece başlangıç noktasının yönünü değiştirmekten ibaret olduklarını düşünmeyin; ideal bir yarış deneyimi için Codemasters’a türlü zorluklar çıkarttığından eminim. Bu da oyuna iyi bir eklenti olarak dahil edilmiş ve tersten sürdüğünüzde tamamen başka bir pistte yarışıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.
EA Sports’un kariyer modlarına üvey evlat muamelesi uyguladığını düşünüyorum
Evet, EA Sports’un kariyer modlarına üvey evlat muamelesi uyguladığını düşünüyorum. Geçen yılki incelememe de aynen bu başlığı atmıştım. Braking Point 3 ve F1 World oyun modları ne kadar eğlenceli ve bağımlılık yapıcıysa, F1 serisinde kariyer modları bir o kadar sıkıcı ve itici. Her modda dolu dolu vakit geçirdim ve çıktıktan sonra girmek istemediğim tek mod kariyer oldu. Takımı veya sürücüyü yönetmesi eğlenceli değil, arayüzü pek anlaşılır değil ve yarışlarda virajlara dalmak dışında eğlenceli bir tarafı yok. Bu oyunun kalitesini bir noktaya kadar etkilese de diğer oyun modlarının çok eğlenceli olması durumu amorti etmiş diyebilirim.

F1 World modunda kendi yarışçınızı yaratıyor, aracınızı belirliyor ve geliştirerek çeşitli farklı oyun modlarında mücadele ediyorsunuz. Bunların hepsi farklı ödüller veriyor ve bu da daha fazla geliştirmenin kapılarını aralıyor. The Crew Motorfest’i oynarken yaşadığım o “arabamı daha hızlı hale getirmek için daha iyi yarışmalıyım” tatlı telaşı burada da nüksetti ve bu beni çok mutlu etti. Sanırım F1 25’i yeni oyunu çıkana kadar bilgisayarımdan silmeyecek ve dönüp arada sırada hız tutkumu doyuracağım.
Braking Point moduna da tabii ki bir başlık açmak gerekiyor. Bu sene hikâye modunu da çok beğendim. Konnersport Racing takımının hikâyesi bu sene de sürükleyici şekilde devam ediyor. Sinematikleri ağzım ayrılarak izledim ve hikâyenin kıvrımlarına da bayıldım. Motivasyonuyla F1 turnuvalarını yakından takip ettirecek kadar ilgimi çekti diyebilirim. Eğer F1 deneyiminden biraz da hikâye anlatmasını bekliyorsanız F1 25 bu sene sizi de tatmin edecektir diye düşünüyorum.
Bilgisayarımda kötü çalışan oyunların bir bahanesi kalmadı
F1 25’i oynadıktan sonra bilgisayarımda ıkına sıkıla çalışan oyunların hiçbir bahanesinin kalmadığını gördüm. Codemasters EGO Engine ile hem görsel, hem teknik anlamda harikalar yaratmış. Oyun fotogerçekçi grafikleriyle hem durağan hem de hareketli sahnelerde şov yaparken bunu 140 FPS civarında yapması hayranlığımı artırdı. Ortalama hatta bugünlerde daha da düşük seviyede bir bilgisayarım var ve bu performansta şahitlik ettiğim grafik kalitesiyle artık diğer oyunların hiçbir bahanesi kalmadı. Optimizasyon konusunda bir çıta olarak da kabul edilebilir.

Merak edenler için sistemimde Ryzen 5 5600X işlemci, RX 6650 XT ekran kartı ve 32 GB RAM bulunuyor. Oyun da SSD depolamamda yüklü. Yükleme ekranı süreleri ve oyunun genel performansı harikaydı. Beklediğimin de üstündeydi. Oyun yalnızca bir kez, kontrolcümün pili bittiğinde çöktü. Bunun dışında 20 saatlik deneyimim boyunca kesintisiz ve akıcı şekilde oynadım. Yalnızca bazı pistlerin belli bölgelerinde -özellikle bir noktada çok delikli tel çitlerin olduğu yerlerde- mikro takılmalar yaşandı ama oyun deneyimimi pek örselediğini söyleyemem.
Uzun lafın kısası
Velhasıl kelam F1 25, son yıllarda çıkan en iyi F1 oyunu olarak hafızama kazındı. Kariyer modu dillere destan olmasa da kalan her şey gayet eğlenceliydi ve mekanik olarak da oyun çok iyi hissettiriyordu. Zaten teknik anlamda Codemasters işi şova dökmüş de diyebiliriz. Zira hem çok iyi görünüyor hem de çok iyi çalışıyordu. F1 serisine merakınız varsa ve benim gibi turnuvaları takip etmiyorsanız, hala bu oyunu oynayabileceğinizi belirteyim. Tabii şu anda 59.99$’lık fiyatıyla çok cazip görünmüyor, bu nedenle indirim dönemlerini takip etmenizi tavsiye edebilirim.
Bu incelemede sizlerle paylaşacaklarım bu kadardı. Tabii hala sorularınızı ve fikirlerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz. Sevgi ve oyun ile kalın.
