DOOM: The Dark Ages İnceleme

Atarita'da reklam ve sponsorlu içerikler açıkça belirtilmiştir. Bunun dışındaki hiçbir içerik ticari bir ortaklık sonucunda hazırlanmamıştır. Bkz: Editöryal Standartlar

Paylaş

DOOM: The Dark Ages’in PlayStation 5 inceleme kopyası, Bethesda tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.

DOOM: The Dark Ages incelememize hoş geldiniz sevgili okurlar! Bazı anılar vardır, anlatılmadan geçilmezler. Doom incelemesinin elime geçmesinin de güzel bir arka plan hikayesi var. Mayıs ayını askerlik ile geçirdim. Şanslıydım ki orada oyun muhabbeti yapabildiğim devrelerim oldu. Gel zaman git zaman tarihler mayısın sonuna doğru gelirken arkadaşlarıma da yönelttiğim bir soru geldi aklıma: “Acaba yeni Doom nasıl çıkmıştı?” Esasen Doom ile arası pek fazla olan biri değilim. Doom Eternal’ın gelmiş geçmiş en iyi ve en eğlenceli arcade FPS olduğu konusunda hem fikirimdir, o kadar. Ancak askerlikte insan neyi özleyeceğini şaşırabiliyor. Ben de ciddi ciddi Doom: The Dark Ages’i merak ediyordum. Sevgili Eren böyle durumlarda artık hissediyor mu bilmiyorum aynısı Monster Hunter‘da da olmuştu. Döndüğümde bana dedi ki “Biz Doom’u senin incelemeni istedik.” Kaderimde bu oyunu incelemek varmış! Eh gelin bakalım yeni Doom nasıl olmuş, bir konuşalım.

Her şeyin başladığı noktaya dönüyoruz.

Başlıkta da okuduğunuz gibi Doom: The Dark Ages, Bethesda’nın 2016’da başlattığı yeni Doom serisinin “prequel” hikayesini, yani olayların en başını anlatıyor. Aslında antik krallık, bir çağın çökmesi, Slayer’ın asıl amacı vs. konularını zaten Doom Eternal’ın Ancient Gods DLC’lerinde görmüştük. Haliyle de sadece “cehennemden gelen yaratıkları avlayan ölüm makinesi”, arka planda yaşanan çok daha büyük bir tablonun ressamlığına hizmet etmeye başlamıştı.

Geç olsun güç olmasın dedik ve DOOM serisini Orta Çağ'a götüren The Dark Ages'i tüm detaylarıyla inceledik. İşte deneyimimiz!

İşte Doom: The Dark Ages geçmişte neler olduğunu, Slayer’ın nasıl o noktaya geldiğini anlatacak oyun olmalıydı. Olmalıydı diyorum çünkü ben bu kadar dağınık bir olay örgüsü daha önce görmedim. Biraz “spoiler” vereceğim ama oyun zaten başladığında Slayer herkes tarafından tanınan, yaratıkları vahşice katletmesinden ötürü de korkulan bir karakter. Üstüne üstlük bilincini de kendisi yönetemiyor. Resmen bizim adama pranga takmışlar, “Yaratıklar çoğaldı, hadi Slayer’i gönderelim.” kafasında, ordan oraya paket servisi gibi sürükleniyor garibim. Slayer’a garibim dedirtti bu hayat…

Benim sıkıntılı gördüğüm kısım ise oyunun kendini inatla anlatmaması. Oyun başladığında zaten bir savaş ortamındayız, dediğim gibi Slayer’in akli dengesi yerinde değil. Çevredeki olaylara tepki veremiyor. Zaten hikayenin de tam ortasından başlıyoruz. Ben daha düzenli, hikayenin en başından alınıp yavaş yavaş işlenecek ve eninde sonunda o büyük çöküş savaşına bağlanacağı bir düzen isterdim. Ki ara sahnelere bayağı kasmışlar. Daha sinematik bir Doom görmediğimiz konusunda sizi temin ederim. Ama çok yavaş ve karışık başlıyor, sonlara doğru ise tüm şovlarını yapıp tam tepeye varmışken aniden oyun bitiyor. Muhtemelen de zaten geçmişte geçen böyle birkaç oyun daha çıkaracaklardır.

Geç olsun güç olmasın dedik ve DOOM serisini Orta Çağ'a götüren The Dark Ages'i tüm detaylarıyla inceledik. İşte deneyimimiz!
Kalkanı düşmanlara fırlatıp onları birkaç saniye sersemletebiliyoruz.

Yaratık avlamanın envai çeşit yolları.

Bu sefer her ne kadar daha çok önem verilmiş ve oradaki buradaki ses kayıtlarına bel bağlanmadan bir hikaye anlatımıyla karşı karşıya olsakta, Doom’u muhtemelen asıl oynama amacınız hikayesi değildir. Cehennem kuvvetlerini olabilecek en cani, en vahşi yöntemlerle avlayan Slayer’ımız katliamına bu oyunda da devam ediyor. Öncelikle geliştirici ekibin bizi bu sefer Eternal’daki gibi uçan kaçan aşırı hızlı aksiyondan ziyade, bir tank gibi hissettirmek istediklerini söylediğini hatırlatayım. Yani Doom: The Dark Ages oynarken aklınız asla ama asla Eternal’a kaymamalı. Çünkü kayarsa muhtemelen çok sağlam eleştirmeye başlarsınız.

Oyun hatrı sayılır derecede yavaşlamış. Hayır, hala dalga dalga düşmanlarla boğuşuyorsunuz ve ekranda neler olup bittiğini anlayamadığınız zamanlar hala oluyor. Ama Doom Eternal’daki gibi hızlı, bol zıplamalı hareket etmeyi unutun. Eklenen en büyük yeniliğimiz testereli kalkanımız. Kalkan, düşmanların saldırısını engellemenin yanı sıra tıpkı Kaptan Amerika’nın kalkanı gibi fırlatıp geri çağırmanıza olanak sağlayan saldırılar yapmanıza gebe. Kalkanın giderken de, dönerken de hasar verebildiğini söylememe gerek yoktur. Hatta zincirleri kesip kapı açmak veya dönen bir motora fırlatınca onu durdurup belli yerlere ulaşıp sonrasında geri çekebildiğiniz için etraftaki mini bulmacaları çözmenize yarıyor. Bu yapısı ile kalkan, bana son çıkan God of War’lardaki Leviathan Baltasını yer yer anımsattı.

Geç olsun güç olmasın dedik ve DOOM serisini Orta Çağ'a götüren The Dark Ages'i tüm detaylarıyla inceledik. İşte deneyimimiz!

Aynı zamanda hayırlı olsun! Artık Doom’da da savuşturma yani “parry” özelliği var. Düşmanların gerek uzak, gerek yakın saldırılarını kalkan ile doğru zamanda engellerseniz, onları sersemletebiliyor ve hatta hasarlarını geri yansıtabiliyorsunuz. Aralık öyle Sekiro’daki gibi milim saniyelik değil, rahat rahat savuşturabiliyorsunuz. Ancak yeniliğin yanı sıra ufak bir gerileme de var. Farklı silahların düşmana göre daha iyi tepki vermesi durumu bayağı azaltılmış. Sadece lazer silahları ve testereli kalkan ile alt edebileceğiniz özel düşman tipleri var. Kalanını mermi yağmuruna tutsanız da pek fark etmiyor. Bu da oynanışta ne yazık ki sığ bir tekrara yol açıyor. Ama silahlar neyse ki hala çok iyi. Pompalı tüfek, taramalı, tekli mermi ile yüksek hasar vuran ve manyaklık derecesini abartan kuru kafalı yanarlı dönerli silahlar… Hepsinin gerek vuruş hissi, gerek akıcılığı tam yerinde. Yakın dövüş tarafı ise biraz ham hissettirse de, er ya da geç gürz meydana çıktığında tatmin oluyorsunuz.

Peki Sevgili id Software… Bitirici vuruş animasyonları nerede? Önceki oyun Doom Eternal’da her düşman belli bir hasardan sonra sersemlerdi ve parlamaya başlardı. Biz de ister testeremiz ya da istersek direkt ellerimizle onu infaz eder; duruma göre can, mermi, zırh vb. materyaller toplardık. Doom: The Dark Ages’ta hala böyle materyal toplayabiliyoruz. Ama bitirici vuruş animasyonları bayağı azaltılmış. Yukarıdan saldırmadığınız herhangi bir durumda Slayer sadece dümdüz bir yumruk çakıyor o kadar. Bu da o düşmanla olan savaşın son vuruşunun tatminkarlığını ciddi manada azaltıyor. Eternal’da düşmana ve düşmana nereden yaklaştığına göre değişen çeşitli animasyonlar varken, Dark Ages’te sadece dümdüz bir saldırı animasyonu görmek beni üzdü. Boss savaşlarını ise genel olarak beğendiğimi söylemeden geçemem. Özellikle sonlara doğru, sizi farklı oynamaya ve düşünmeye iten düşmanlarla karşılaşıyoruz.

Geç olsun güç olmasın dedik ve DOOM serisini Orta Çağ'a götüren The Dark Ages'i tüm detaylarıyla inceledik. İşte deneyimimiz!

Yeni oynanış ögeleri nasıl olmuş?

Şimdiye kadar kara savaşlarına eklenen ve çıkarılan durumları konuştuk. Ancak oyunun asıl yeniliklerine şimdi geçiyoruz. Doom: The Dark Ages ile birlikte artık ejderha sürebiliyoruz ve meka savaşı yapabiliyoruz! Ancak “Ne eleştirdin be kardeşim.” diye bana kızabilirsiniz çünkü ben bu eklenen iki yeniliği de yetersiz ve keyifsiz buldum. Oyun çıkmadan önce en merak ettiğim ve heyecanımı da körükleyen yegane mekaniklerdendi aslında bu ikisi. Ancak oyun bunları o kadar çiğ ve sıkıcı işlemiş ki… Gelin bir anlatayım sonra bana hak verecek misiniz bakalım.

Öncelikle ana sıkıntı meka savaşlarının da, ejderha sürüşünün de hazır yani script sahnelerden ibaret oluşu. “Ya Seyid’cim nasıl oyuncuya hissettirmeden, düz bir geçişle bunu bize verebilirler?” diye sorarsanız da… Yani bana sormayın canlarım, yapan nasıl yapıyor? Hadi hazır sahneyi de geçtim bari eldekiler bizi alıp uzaklara götürse. Ne sahne yapmışlar, inanılmaz desek! Ama maalesef bunlar ufak eklentiler olmaktan ileriye gidememişler. Hatta açıkcası eklenen iki öge de “quick time event’lerden” fazlası değil.

Geç olsun güç olmasın dedik ve DOOM serisini Orta Çağ'a götüren The Dark Ages'i tüm detaylarıyla inceledik. İşte deneyimimiz!

Meka savaşında tek yaptığımız şey doğru zamanda kaçınıp, anında saldırı tuşuna basmak. Evet atmosfer kuvvetli, sizi heyecana sokuyor. Ama ilk birkaç seferden sonra artık spontane olmaya başlıyor. Farklı düşman meka çeşitleri de geliyor elbette ama düz olanlara göre farkları; sadece biraz daha güçlü olup, kask takmaları. Ejderha tarafı bence ayrı bir fiyasko. Ritim oyunu oynarmışcasına sadece düşman gemilerinin saldırılarından kaçıp sonrasında tekrardan iniş yapıp mekanı karadan temizliyorsunuz. Bu sekansların sayısı oyunu uzatmak için bir noktadan sonra çok artıyor. Fazlaca kez söyledim bunu incelemede ama bu durum da ne yazık ki oyunu sıkıcılaştırıyor.

Orta Çağ atmosferi yakışmış!

Doom’un Orta Çağ atmosferine bu kadar yakışacağını inanın beklemezdim. Ancak yayınlanan ilk fragmanlardan itibaren verilen bu kararın ne kadar doğru olduğunu düşünüyorum. Evet belki oynanış çeşitliliği tekrara giriyor ama bu ortamda yaratık avlamak o kadar moda sokuyor ki… Tabii bu durumu kuvvetlendiren en büyük etmen de tabii ki grafikler. Hem iç mekanlar hem dış mekanlar gerçekten büyüleyici duruyor. Ekranda neler olduğunu anlayamadığınız anlar hala mevcut ama bana Eternal’a göre daha rafine edilmiş gibi geldi.

Geç olsun güç olmasın dedik ve DOOM serisini Orta Çağ'a götüren The Dark Ages'i tüm detaylarıyla inceledik. İşte deneyimimiz!

Optimizasyon tarafında ise her zamanki gibi oyun yağ gibi akıyor. Ayrıca teknik hiçbir problem ile karşılaşmadım. Dünya tasarımları biraz daha genişlediği için oyundaki keşif duygusu tam gaz devam ediyor. Etrafa dağılmış çeşitli ses kayıtları, belgeler ve özel güçlendirmeler mevcut. Ancak bir altın sistemi gelmiş… Hiç beğenemedim. Etrafı zorla gezip altın toplamanız gerek ki güçlendirmeleri tamamen yükseltip oyundan maksimum keyfi alabilin. Ama siz etrafı dolaşmadan dümdüz oynamak isterseniz ne yazık ki vay halinize. Güçlendirmeler yine önceki oyundaki gibi ustalık düzeyi için belli başlı mücadeleler tamamlamanızı istiyor. Ama o kadar minimal geliştirmeler vermişler ki… Oturup kasmaya değer mi değmez mi bunu oynayacağınız zaman sizin taktirdinize bırakıyorum.

Sonuç olarak Doom: The Dark Ages.

Ne yazık ki Doom: The Dark Ages, çeşitliliğini ve potansiyelini tam yansıtamadığı için bence yer yer sıkıcı bir oyun. Kötü bir oyun olduğunu asla düşünmüyorum. Hatta aksine yine çıkmış en iyi arcade FPS oyunlarından biri. Ama ağzımıza Eternal gibi bir bal çalındıktan sonra çıta birazcık zayıf kalmış. Sanki bu oyunu aynı tutkulu ekip geliştirmemiş gibi hissettirdi. Ayrıca bakın buna sebep olarak Eternal’ın akıcı oynanışını bahane etmiyorum. Elbette bu sefer daha ağır bir karakter yapmak istemiş olabilirler. Genel olarak isteklerini başarılı da aktarmışlar. Hatta kalkan kullanımı bence çokta keyifli ve savuşturma mekaniği tatmin edici çalışıyor. Ama işte saydığım diğer negatif kısımlar, oyunu tahtından aşağı çekiyor.

Geç olsun güç olmasın dedik ve DOOM serisini Orta Çağ'a götüren The Dark Ages'i tüm detaylarıyla inceledik. İşte deneyimimiz!

Aşağı çeken kısımların bazıları ise gariptir ki önceki oyunda çok daha iyi yaptıkları özelliklerdi. Gerek “düşman-silah-zayıf nokta” üçgeni, gerek karakter geliştirmeleri; hepsi çok daha iyiydi. E bomba olması gereken yenilikler; meka ve ejderha da sınıfta kalınca ne yazık ki atmosfere bakıp, canavar avlamaktan başka odaklanacağınız bir şey kalmıyor. Bu da bizi Doom 2016’nın yavanlığına geri götürüyor. O da çok iyi bir oyundu ama yer yer sıkıcıydı. Durum Doom: The Dark Ages’ta da böyle. Neyse ki Game Pass’te olması dolayısıyla rahatça göz atıp, duruma göre oynayıp kendiniz de karar verebilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler, hoşça kalın!

DOOM: The Dark Ages İnceleme Puanı
DOOM: The Dark Ages İnceleme Puanı
Seyidcem Öztürk
Seyidcem Öztürk
Bazen şarkı yazarım ama daha çok mühendislik ile cebelleşirim. Oyun oynamaksa her daim hayatımın içine entegredir. Çeşitli yazılar ve videolarla dolu oyun basını maceram ise hala devam etmekte. Nintendoʼdan ve Japonyaʼdan çıkmış oyunlar ise ana dalımdır.
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Daha Fazla Atarita

Oyun Gündemi:

DOOM: The Dark Ages'in PlayStation 5 inceleme kopyası, Bethesda tarafından Atarita’ya gönderilmiştir. DOOM: The Dark Ages incelememize hoş geldiniz sevgili okurlar! Bazı anılar vardır, anlatılmadan geçilmezler. Doom incelemesinin elime geçmesinin de güzel bir arka plan hikayesi var. Mayıs ayını askerlik ile geçirdim. Şanslıydım ki orada...DOOM: The Dark Ages İnceleme