Video oyunlarında başarım için uğraşan insanları ilginç buluyor musunuz? Ya da sevdiğiniz oyunlarda %100 başarım için çabalayan o insanlardan birisi misiniz? Bunu yapmayı neden tercih ettiğimizi hiç düşündünüz mü? Gelin, sizlerle birlikte oyun dünyasının biraz da oyuncu topluluğunu ve psikolojisini barındıran bir kısmını inceleyelim.
Motivasyon ve dopamin kaynağını içeren bir ödül yolu
Çevrenizde mutlaka görmüşsünüzdür, kimisi başka platformlarda daha uygun fiyata o oyuna sahip olabilecekken yine de Steam’den almayı tercih edebiliyor. Eğer o satış platformuyla ilgili sorunu yoksa ve sebepsizce Steam’i daha çok tercih ettiğini görüyorsanız, o kişi de muhtemelen bilinç altında bu şekilde bakıyordur. Bir izci olduğunuzu düşünün. Kuşaktaki her bir rozetin bir anlamı, hikâyesi ve beraberinde saklı emek dizisi var. Diyelim ki bu rozet ateş yakmayla ilgili olsun. Elbette ki ateşi yakabilmek başlı başına bir başarı fakat bunu başkalarına konusu açılmadan da başarını gösterebilmek ve onu her zaman gözünle görebilmenin etkisi bambaşka olacaktır. İşte, oyunlardaki başarım sistemi de tam olarak böyle.

Bazı oyunlarda spesifik olarak belli bir günde veyahut belli bir saatte elde edilebilen tarzda başarımlar oluyor. Bunlar bakacak olursanız oyunla kesinlikle ilgisi olmayan ve başarımı olmadığı takdirde öğrenemeyeceğiniz durumlar. Kimisi bu şeyi sırf o başarımı almak için yapacaktır. Kimisi bununla kalmayacak, bilmem kaç saatlik oyunu sırf tüm başarımları elde edebilmek için en ufak detayına kadar kurcalayacaktır. Hatta kurcalamayı geçtim, başarımı olmasa uğraşmayacağı şekilde oyunu bitirenler de olacaktır. Yüksek zorluk modu, iyileştirme özelliği kullanmadan oyunu bitirme veyahut Deponia’da görebileceğiniz gibi bütün yazıların “Droggeljug” kelimesine döndüğü şekilde oyunu tamamlamak zorunda olma… gibi gibi.
İnsanların bir kısmı ucunda ödül olduğunda çok daha çabuk ve güçlü şekilde motive olabiliyor. Bu oyun olsun, ders olsun, iş hayatı olsun, günlük hayat olsun… birçok konuda böyle. Hele ki Steam gibi profilinizi en ufak detayına değin kişiselleştirebildiğiniz bir platformda bu başarım avcılığı daha da öne çıkıyor. Oyuncuların özellikle sevdiği oyunları %100’leme hevesinde olduğunu bu nedenle sıklıkla görebilirsiniz.
Favori oyununun başarımlarını %100’lemeyen hayran mı olurmuş? Peh(!)
Bu özellikten ötürü bazı oyunlar ek paketlerle birlikte yeni başarımlar da getiriyorlar, hâl böyle olunca o ek pakete sahip olmadan %100’leyebilmenin önüne geçiliyor. Bu Dead by Daylight gibi oyunlarda başarımları tamamlamayı oldukça zorlaştırırken bir taraftan da oyunu oynamaya ve oyunla ilgili satın alımları arttırmaya da teşvik niteliği taşıyor.
Keza aynı sebepten başarımların ismi kadar görselliğine de dikkat edildiğini fark edebilirsiniz. Bunları aynı izci kuşağındaki rozetler gibi taşımak isteyenlere, ki ben de çok severim, bu şekilde estetiksel bir olumlu dönüt de sağlıyorlar. Beraberinde nadir başarımlar gibi diğerlerinden farklı gözüken, ışıl ışıl olan versiyonları da hem estetiksel hem de ego açısından oyuncuya olumlu bir dönüt sağlayacaktır. Nadir bir başarımı kazandığımda diğer başarımları kazandığımdan daha çok seviniyorum.

Peki bu nereye kadar sağlıklı bir motivasyon şekli? Oyunlar bir eğlence ürünüdür. Souls oyunlarının bile kimisine tat kaçırıcı gelebilecek zorluğu, aslında o mücadele sonunda başarma hissinden oyuncuya motivasyon kaynağı olma üzerine kurulu. Fakat bu demek değil ki herkese uygun, tabii ki de değil. Kimi oyunlarda farklı zorluk tipleri de başarımlara dayalı olarak sınıflandırılıyor. Sırf bir oyunu seviyorsunuz diye oynadığınızda işkence hâlini alacak bir versiyonu deneyimlemeye çalışmak sağlıklı olmayacaktır. Misal, Hollow Knight’ı çok sevmeniz illa başarımları %100lemeniz gerektirdiğini göstermemeli. Yani bir oyunun başarımlarının tamamına sahip olmak ya da olmamak sizin o oyuna olan sevginizi göstermemeli. Fakat insanoğlu olarak birazcık sevgiyi maddesel durumlara indirgemeyi sevdiğimiz için kendimize de inat hâlini alabilecek durumlar içerisine girebiliyoruz.
Başarımlar mı daha önemli, yoksa oyundan aldığınız keyif mi? Biraz da buna bakalım
Kendi adıma konuşacak olursam Undertale’i oynarken şayet Steam başarımları olsaydı Katliam Gidişatı’nı Sans’a geldiğimde yarım bırakmaz, tamamlardım. Sevdiğim bir karakterle dövüşmeyi sırf oyunu o şekilde de bitirmiş olmak için istemedim ve vazgeçtim. Sonuçta günümüzde her şeye erişim kolaylıkla sağlanabiliyor ve oynamak istemediğim bir gidişatı Youtube’ta da kolaylıkla izleyebilirim. Aynı zamanda da bazı başarımlar oldukça spesifik olduğu için oyunun başından itibaren temkinli hareket etmek gerekebiliyor ve ufak bir hata bile onu artık alamamanıza neden olabiliyor. Bu yüzden bir motivasyon kaynağı olduğunu söyleyebileceğimiz kadar sağlıksız dozda takıntı yapabilecek düzeye de gelmesi mümkün.
İlginizi çekebilir -> Kaybolan Oyun Oynama İsteğini Geri Getirme Rehberi
Nihayetinde; oyunlar başarımlı da başarımsız da bize türünün gerektirdiği şekilde eğlenceli bir deneyim vadeden yapımlar. Kimimiz günün stresinden kurtulmak için, kimimiz gerçeklikten uzaklaşmak için ve kimimizse arkadaşlarımızla ortak vakit geçirmek için aracı olarak kullanıyoruz. Başarımlar da bu yolda bizim kazandığımız madalyalar gibi dursa da asıl değerli olan şeyin biz ve kıymetli vaktimiz olduğunu unutmamak gerek. Umarım bu yazı ilginizi çekmiştir ve bu konu üzerinde birileriyle konuşma isteği oluşturmuştur. Bir sonraki düşünsel oyun karemize kadar görüşmek üzere! Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ediyor ve iyi oyunlar diliyorum. Hadi; siz başka yazıya, ben de yeni konuya geçeyim.