Metroid Prime 4: Beyond İnceleme

Atarita'da reklam ve sponsorlu içerikler açıkça belirtilmiştir. Bunun dışındaki hiçbir içerik ticari bir ortaklık sonucunda hazırlanmamıştır. Bkz: Editöryal Standartlar

Paylaş

Metroid Prime 4: Beyond Nintendo Switch inceleme kopyası, Nintendo tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.

Metroid Prime 4: Beyond incelememize hoş geldiniz sevgili okurlar! 2017’den beri beklediği oyun çıktığı için artık mutlu bir Seyidcem yazısı okumayı bekliyorsunuz değil mi? En sevdiği ana karakterlerden birinin dönüşü ve yeni nesil bir Metroid oynama fikri falan bir araya gelince bu yılın en çok beklediğim, hatta mouse kontrollerinin cazibesi sayesinde Nintendo Switch 2’yi erkenden aldırtan oyunu desem yalan olmaz Metroid Prime 4: Beyond için. Ama tıpkı Mor ve Ötesi’nin dediği gibi: daha mutlu olamazdım. Anymore anlamında yani… İyisi mi biz yazıya geçelim.

Yılan hikayesine dönen çıkış süreci

Metroid Prime 4; seneler önce, ta E3 2017’de Nintendo Switch için duyurulmuştu. Sonra üstüne Metroid Dread, Nintendo Switch 2 falan çıktı. Hani seneler geçti ve biz daha yeni kavuşabildik. Genelde böyle ertelemeler ve geç çıkışlar olduğu zaman sonuç pek iç açıcı olmuyor. Ayrıca geçtiğimiz son 1 senedir oyuna dair gösterilen yeni Beyond takısı eklenmiş fragmanlarda, ben Metroid ruhundan fazlaca uzaklaşacağımızı daha izlerken görebiliyordum.

Nitekim çıkan sonucu az sonra konuşacağız ama önden bir bilgilendirme de yapmam gerek. Ben her ne kadar 2D Metroid’lerin son çıkan Metroid Dread harici hepsini oynamış ve seriyi çok seven biri olsam da; Metroid Prime yani 3D seri ile aram pek iyi değildir. Bilmiyorsanız Metroidvania türüne ismini veren Metroid kısmı, bu oyunlardan gelir ve harita yapısı tamamen “yeni bir özellik kazan, ulaşamadığın kısmı aç, her yeri kısayollarla birbirine bağla” şeklinde ilerler.

Ama Metroid Prime serilerinde bu haritalar 3D olduğu için ben Nintendo gibi kalifiyeli bir ekibin bile bazen eğlenceden uzak işler çıkarabildiğine ne yazık ki şahit oldum. Zaten eldeki imkanlar doğrultusunda -sadece ilk oyunun Switch port’u olduğu için- sadece Metroid Prime Remastered’ı oynayabildim ama onda da çok zar zor ilerledim. Bunun temel sebebi ise bence, bakın BENCE; Prime serisinin harita yapısından ötürü sıkıcı olması. Nintendo camiası bana kızamazsınız, en büyük ilk 5 Türk destekleyici listesine falan girerim. O yüzden burada ne düşünüyorsam şeffaflıkla konuşmam gerek.

Burada bir Sony’leşme çabası görüyorum Nintendo!

Metroid oyunlarında hiçbir zaman hikayeyi takan biri olmadım. Benim yazılarımı okuyup, Mario evreninde geçen herhangi bir oyunun incelemesinde bile sizlere satırlarca lore anlatan biri olduğumu düşünürsek bu biraz garip bir olay. Çünkü derinlik açısından Samus’un gelişimi çok daha takip edilesi. Ama işte 2D Metroid’lerin kendi hikâyesi varken 3D’lerin yani Metroid Prime serisinin ayrı bir hikâyesi var. Üçlemeden bağımsız ilerlediği içinse Metroid Prime 4: Beyond hikâyesini ayrıca konuşabiliriz.

Her şey uzay korsanlarının bilinmeyen bir artefaktı çalmaya çalışması ile başlıyor. Samus korsanları avlarken artefaktı almaya baş düşmanı Sylux geliyor ve hasar gören artefakt yüzünden Samus, Sylux ve birkaç Federasyon askeri bilinmeyen bir gezegene ışınlanıyorlar. Samus bu yeni gezegende psişik güçler kazanıyor ve Lamorn adında eski bir uygarlığının mirasını toplamaya başlıyor. Çevreye dağılmış Teleporter anahtarlarını toplayıp, Federasyon askerlerini bir araya getirmeye çalışan Samus’a, Sylux asla rahat vermeyecektir.

Tabii bu sefer diğer oyunlarına nazaran bence sunuma bayağı kasmışlar. Bu bahsettiğim Federasyon askerleri telsizden Samus’la irtibata geçtikleri için (her ne kadar Samus yine konuşmasa da) yalnız hissetmiyorsunuz. Bu bence çok büyük bir problem değil, hatta yenilik bile sayabiliriz. Genel anlamda seslendirmeleri ve oyunculukları beğenmiş olsam da… Finale doğru tempoda çok ciddi düşüşler yaşanıyor. Oynanış tarafında yine geliriz ama hikâyesel olarak pek tatmin olmuş ayrılmadığımı söylemem gerek.

İyi de bu bir Metroid!

Değil mi? Bu bir “Metroid” yani o yüzden hikâyeyi çok odağımıza almayıp oynanıştan bahsetmem gerek. Peki bu oyun gerçekten bir “Metroid” mi? Tamam, bilmece gibi konuşmayı kesiyorum. Bu oyun ile Nintendo belli ki çok daha büyük kitlelere bu markayı tanıtmak istemiş. Çünkü tüm yollar o kadar çizgisel ve bariz ki… Eskiden yaşanan o kaybolma hissiyatı ve tek bir büyük harita modellemesi artık kalkmış.

Bunun yerine elimizde koca bir çöl açık dünyası var ve biz burada 5 tane anahtar toplamamız gereken ana Dungeon’lara dilediğimiz gibi girebiliyoruz. Tabii ilerleyemeyince de “Bir eksik var demek ki.” deyip diğerlerine gidiyoruz. Oyun belli bir sıraya zorlamıyor ama aslında zorluyor. Çünkü kar biyomunda aldığımız bir özelliği, volkan biyomunda açamadığımız bir yer için kullanabiliyoruz. Bu da tüm açık dünyayı bir “Metroidvania” yapıyor aslında. Ben harita tasarımlarını genel olarak beğenmekle birlikte, bölüm tasarımlarını çok yavan buldum. Sanki 7’den 70’e herkes oynasın diye yapılmış kadar çizgisel ilerliyorlar.

Bir noktada “Shooter” oyunu mu oynuyorum, “Metroid” oyunu mu pek anlam veremedim. Oyun yeni nesil bir Metroid gibi hissettiriyor ama özünü de kaybetmiş gibi geldi bana. Özellikler ise genel olarak önceki oyunlarla aynı. Topa dönüşüp dar veya mıknatıslı tutunmalı parkurlu alanlardan geçmek, çift zıplama, doğru zamanda kullanılması gereken element bazlı roket atışları gibi gibi… Bulmaca kısımları hakkında yorum yapmak istemiyorum. Derdiniz ya bana hep, “Bunlar çocuk oyunu.” diye. Harbi çocuk oyunu yapmışlar. Daha kolayını görmedim sanırım.

Shooter kısmını hakkıyla yapıyor mu bari?

Yani başlığı okudunuz. Aklınıza ilk gelen cevap sizce olumlu mu? Ana odağı yön bulma ve problem çözme olan bir oyunda tabii ki Shooter mekanikleri iyi olmayacaktı. O zaman sorarım Nintendo’ya: “Ne gerek vardı bunu gözümüze sokmaya?”. Bakın, belli başlı kısımlarınız iyi olmayabilir ben bunu anlarım. İyi de o zaman oyunun büyük kısmı neden ben bunu yapıyorum? Yapmasam da yürüme simülasyonu olacaktı, doğru. O ZAMAN BİRİNDEN BİRİNİ DOĞRU DÜZGÜN YAPMADAN NİYE ÇIKARDINIZ BU OYUNU?

Gerçekten bu oyunun atış kısmı ile ilgili ne anlatabilirim ki? Nişan alma tuşuna basınca otomatik kitleniyor ve dümdüz sonsuza kadar sıkıyorsunuz. Basılı tutunca daha güçlü ateş ediyor, belli başlı sayılı roketlerimiz var. Bazı düşmanlar bu bahsettiğim elementlere karşı daha zayıflar. Ona göre tek tuşla ateş, buz, elektrikten seçerek ağır saldırıları yapmanız lazım. Nintendo Switch 2 ile getirdikleri mouse modu ise beklediğimden iyiydi.

Düşman çeşitliliği pek tatmin etmedi ve genel olarak çoğunluğunu mermi süngeri olan tepkisiz yaratıklar olarak görmekteyim. Boss savaşları konusunda ise Metroid serisi genel hatırladığım kadarıyla hep iyi bir çizgide giderdi. Metroid Prime 4: Beyond ile de birkaç tane boss ile bu kaliteyi korumuşlar diyebilirim. Zorlukları bence Normal seviyesi için gayet yeterli ve tatmin ediciydi. Zaten haritaları düzgün gezerseniz yedek can tüplerinden epeyi kasıp rahat edebilirsiniz.

Her şey gibi, Metroid’de artık açık dünya

Buraya kadar yazdıklarımızı bir düşünelim. Kızdığım noktalar olsa bile oyunun yaptığı şey tam olarak şu: Tüm özelliklerimizi ortalama yapalım hiç riske girmeyelim. Bu bakış açısıyla geliştirildiğini düşündüğümden ötürü ise, benim için öne çıkan veya çok beğendiğim kısımları ne yazık ki olmuyor işte. Ama açık dünyada riske girmişler sağ olsunlar. Bunu 2025’te yapmaya cesaret edecek başka stüdyo bulamazsınız.

Hani demiştim ya kocaman bir çöl açık dünyası var diye. O açık dünya o kadar, cidden dümdüz bir çöl. E çölün içinde aktiviteler yok mu? Var. Zelda vari minik zindanlar var mesela. Ama beyninizin %1’ini kullanarak çözebilirsiniz bulmacalarını. Birkaç farklı çöl solucanı benzeri büyük opsiyonel boss’lar var. Bunlardan da Federasyon cihazları falan düşüyor. Onun dışında bomboş. Koca bir hiçlik. Abartmak istemiyorum ama Mafia’ların açık dünyaları daha dolu olabilir.

Bu çölde seyahat etmek için bir motosiklet kullanıyoruz. Aynı zamanda bununla bazı savaşlarda araçtan nişan almalı, kaymalı havalı hareketler yapabiliyoruz. İleride yapılan güncellemeler ile de hem kostümümüze hem de motora yeni özellikler verebiliyoruz. Yollarda gördüğümüz kristalleri parçalayarak orman biyomundaki ana üssümüzdeki fidandan eşya alabiliyoruz. Bu ana üssün de çok bir olayı yok, tanıştığımız federasyon üyeleri oraya geçiyorlar. Geliştirmeleri yapmak için her defasında oraya dönmemiz gerekmesini de beğenmedim.

Görsel şölen (?) ve teknik kısımlar

Metroid Prime 4: Beyond aslında iyi gözüken bir oyun. Nintendo Switch ile çekilmiş fotoğraflarda her ne kadar görüntü epeyi çamur dursa da ben Nintendo Switch 2’deki performansını bayağı beğendim. El modunda “1080p-60fps” ve “720p-120fps” seçenekleri sunmasına karşın, Dock modda da upscale edilmiş “4K-60fps” oynayabiliyorsunuz. Böyle aman aman görsel şölen, grafikler inanılmaz demem ama görevini yerine güzel getiriyor. Çöl açık dünyası harici diğer ana Dungeon’lardaki tüm biyomlar gerek yansıma, gerek hava koşulları ile iyi gözüküyor.

Teknik tarafta ise beni yoran bir sıkıntı ile karşılaşmadım. Hatta dediğim gibi Joy Con’u mouse olarak kullanma işini bayağı güzel kotarmışlar. Frame düşüşleri de olduğunu hatırlamıyorum, genel olarak sabit ve güzel bir deneyim yaşadım. Ortalığın çok karıştığı sekanslar elbette özellikle Boss savaşlarında daha sinematik bir deneyim hedeflendiği için bu oyunda daha fazlaydı. Ama hiçbir teknik sorun yaşamadım.

Son sözler ve kapanış

Ne diyeyim ki ben şimdi? Bence Metroid Prime 4: Beyond iyi bir oyun. Kendisi beni ekran başında tutup, bir noktaya kadar da eğlendirmeyi başardı. Özellikle son Dungeon ve ondan sonra yapmamı istediği ayak işleri kısmına kadar büyüsünü bozmadı. Bu bağlamda siz eski bir Metroid hayranı iseniz zaten çoktan alıp oynamışsınızdır ve benzer düşünüyoruzdur. Bu yazı herkese hitap etmek zorunda olduğu için benim de oyunu genel eleştirmem gerekti.

Yoksa bir Metroid oyununda hikâyedir, Shooter kısımlarıdır pek önemli olmadığını biliyorum. Ancak işin özü, önemli olması gereken yerlerde tatmin etmeyince ve geçen seneler boyunca diğer kısımların üzerine hala bir yenilik koyamadığını görünce ne yazık ki ben de hayal kırıklığı yaşattı. Olur öyle, Nintendo yapıyor diye her oyunu seveceğiz diye bir şey yok. Okuduğunuz için teşekkür ederim hoşça kalın!

Seyidcem Öztürk
Seyidcem Öztürk
Bazen şarkı yazarım ama daha çok mühendislik ile cebelleşirim. Oyun oynamaksa her daim hayatımın içine entegredir. Çeşitli yazılar ve videolarla dolu oyun basını maceram ise hala devam etmekte. Nintendoʼdan ve Japonyaʼdan çıkmış oyunlar ise ana dalımdır.

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Daha Fazla Atarita

Oyun Gündemi: