Donkey Kong Bananza İnceleme

Atarita'da reklam ve sponsorlu içerikler açıkça belirtilmiştir. Bunun dışındaki hiçbir içerik ticari bir ortaklık sonucunda hazırlanmamıştır. Bkz: Editöryal Standartlar

Paylaş

Donkey Kong Bananza’nın Nintendo Switch 2 inceleme kopyası, Atarita’ya gönderilmemiştir. Atarita, incelemek için oyunu kendi imkanlarıyla edinmiştir.

Selamlar sevgili okurlar Donkey Kong Bananza incelememize hoş geldiniz! Nintendo Switch 2’yi her ne kadar “bundle” ile almış olsam da Mario Kart World o kadar ilgimi çekmiyordu. Tamamen tek oyunculuk bir macera sunacak olan Donkey Kong Bananza, fragmanını izlediğim ilk andan beri spot ışığını kendi üstüne çekmişti. Hele arkasında Super Mario Odyssey’i yapan ekibin olması konsolu ön sipariş vermemdeki ana sebep olmuştu. Böyle bir beklentiyi karşılamak genelde zordur ama… Hadi gelin uzunca konuşalım.

Büyük Mario zaman çizgisi hakkında

Bu oyunda hikaye ne alaka, diye atladıysanız çok büyük yanılgıya düştünüz demektir. Çünkü ne mutlu ki artık elimizde Zelda evreni kadar karışık bir başka zaman çizgisi daha var. Mario evreni aslında pek önemsenecek bir sırada gitmiyor diyebilirsiniz. Sonuçta Bowser zaman fark etmeksizin Peach’i kaçırabilir. Ancak işin içine Super Mario Odyssey’de gördüğümüz bir karakterin, 13 yaşındaki hali girince… Bu durumu çözmek gerekti.

Peki sonuç? Valla biraz kafa şişireceğim. Direkt Donkey Kong Bananza’nın hikayesine atlamak isterseniz sonraki başlığa geçebilirsiniz. Öncelikle NES’e çıkan ikonik Donkey Kong oyununda, Kong’un esir aldığı kişinin adı da Pauline. Biz onu her ne kadar Lady olarak bilsekte bizim Pauline ile aynı kişi olmadıklarını biliyoruz. Nereden mi? Çünkü NES’teki Donkey Kong, Cranky Kong adındaki yaşlı dedemizden başkası değil. Haliyle bu teori bizi, Lady’i kurtarmaya gelen kişinin de Mario değil, herhangi bir adam olduğu kısmına itiyor.

İlerleyen yıllarda Super Mario World 2: Yoshi’s Island oyununda Bebek Mario ilk defa karşımıza çıktığında zaman çizgimiz başlıyor. Sonrasında ise Mario vs. Donkey Kong oyununda asıl orijinal Donkey Kong’un, Pauline’i kaçırdığını görüyoruz. Ama Donkey Kong Bananza’da kanka olan bu ikili neden orada böyleler diye sorabilirsiniz. Sanırım burada işin içinde hala bir dostluk olduğunu ve DK’in Pauline’i tanımadığı yabancı bir tesisatçıdan uzak tutmaya çalıştığını düşünebiliriz. Sonuçta DK oyunlarda pekte kötü bir karakter değil. Herifin tek derdi muz.

Şimdi ne yalan söyleyeyim Mario’da burnunu her şeye sokan ve tıpkı Harry Potter gibi “Tüm ilgi benim üzerimde olmalı!” modunda takılan biri. Hani Super Mario Odyssey’de Princess Peach bile sonunda friend zone’a aldı adamı. Ama biz her ne kadar fan’lar olarak bu zaman çizgisi olaylarına girişmeyi sevsekte, günün sonunda Nintendo, “İyi de Donkey Kong Bananza farklı bir evrende geçiyor. Bu karakterler bildiğiniz karakterler değil.” diyebilir. Yine de bunun sohbetini yapmak keyifli.

Dünyanın merkezine yolculuk?

Donkey Kong Bananza aslında uzun bir yolculuk hikayesi. Yüzeye yakın bir maden ocağında Banandium Gem adı verilen muzlardan toplayan Donkey Kong, deli bir Başkan olan Void Kong’un kontrolündeki VoidCo adında aniden ortaya çıkan bir şirket tarafından dünyanın alt katmanlarına yollanır. Başkan’ın amacı ise tüm Banandium Gem’lerini toplayıp sonsuz muza sahip olmak ve şirketini bu kaynakla beslemekten başka bir şey değildir. Bu bağlamda yanındaki iki yardımcısı ile dünyanın merkezine kadar inip, orada dilekleri gerçekleştiren ana köke ulaşmak istemektedirler.

Lakin bu dilek hakkı için ellerine geçirmeleri gereken bir şey vardır; müzik. Müziğin kaynağı ise başta bir taş parçasına hapis olan, yüzeydeki New Donk şehrinden kaçırılmış Pauline adındaki küçük bir kız çocuğudur. Pauline her ne kadar sahne korkusuna sahip olsa da yolculuk boyu hem daha iyi müzik yapmayı öğrenecek, hem de kısa sürede arkadaş olduğu DK’in merkeze yolculuğunda ona sesiyle yardımcı olacaktır. Sonuçta dilek hakkını isteyen tek kişi Başkan değil. DK daha fazla muz isterken, Pauline ise yüzeye dönmek istiyordur.

Ancak katmanlar arasında derine doğru yaptıkları yolculukta VoidCo’nun başlarındaki tek bela olmadığını fark edecek ve eski Donkey Kong oyunlarına çakılan selamlarla beraber iyice mest olacaksınız. Evet, Donkey Kong Bananza kendi içerisinde sürekli eskiye gönderme yapan bir oyun. Donkey Kong Country’den tutun Donkey Kong 64’e kadar çeşitli oyunlardan acayip detaylarla süslemişler. Ne kadarını yakalarsınız bilemem sonuçta ilk Donkey Kong oyununuzda olabilir.

Ama merak etmeyin evrene hızlı bir şekilde aşina edebilmeyi başarmışlar. Tanıdık karakterleri tanıtma konusunda cimri davranmamışlar ve hepsine diyaloglar yazmışlar. Bu noktada bir diğer beğendiğim konu ise oyunun seslendirmesi oldu. Herkes konuşamasa da konuşabilen tüm karakterlerin dublörleri harika bir iş çıkarmış. Özellikle oyunun ara sahneleri resmen şov atıyor. Hikayeyi ise genel olarak yeterli buldum ve son 2 saatinde yaptıkları ile zirvede bıraktığını söylemeden geçmek istemem.

Muz istiyorsan daha çok yıkman gerek!

Bunun esasen mekanikleri ile ön plana çıkan bir oyun olduğunu hatırlayıp, artık oynanışa geçeyim. Ne yapalım, hikaye benim için ne olursa olsun çok önemli. Nintendo oyunlarında pek aranmayacak bir unsur olsa da burada güzel işlenmesi beni memnun etti. Peki Donkey Kong Bananza oynanış konusunda nasıl? Şaşırtmasa gerek ama tabii ki mükemmele çok yakın. DK’in ağır bir karakter olduğunu hissettirmek bir yana kullanımını da çok basit yapmışlar.

Öncelikle temel oynanışımız haritanın dört bir yanına dağılmış Banandium Gem muzlarını toplamak üzerine kurulu. Yani tıpkı Super Mario Odyssey’deki ay parçaları gibi. Harita tasarımları, muzların konumları, çevre etkileşimleri… Hepsi tanıdık bir dostu hatırlatıyor. En sevdiği 3D Mario oyunu Super Mario Galaxy 2 olan ben ise, ne düşünmem gerektiğinden pek emin değilim. Evet basın puanları ortada ama ben bazı kısımlarda Donkey Kong Bananza’nın Super Mario Odyssey’den bile daha iyi olduğunu düşünüyorum.

Bunun en büyük noktası ise keşfi inanılmaz keyifli kılan; etraftaki neredeyse her şeyin kırabilir olması. Donkey Kong Bananza’da gitmeniz gereken yol dahil, her yeri parçalayabiliyorsunuz. (Önemli bir yeri kırarsanız menüden reset atabiliyorsunuz.) Ancak koca bir haritanın neresinde olduğunu bile bilmediğiniz muzları aramak neden keyifli olsun ki? Çünkü bölüm ve harita tasarımları inanılmaz iyi. “Şurada kesin muz vardır.” dediğim her noktada muz bulmuşumdur. Bazen bariz gözümüzün önünde olan ama bir sebepten ulaşamadığımız muzların erişim yollarını keşfetmek ise işin başka bir noktası.

Ayrıca sadece çevreyi keşfederek değil, belli başlı mücadeleler tamamlayarakta muz toplayabilirsiniz. Bu mücadele kısımları genel olarak savaş, parkur ve 2D kısımlardan oluşmakta. Bazen bu kısımların içindeki muzları bulmak için bile keşif yapmanız gerekiyor ve bu da onları özel kılıyor. Bu mücadele alanları da yine haritayı gezerek bulunabilir. Haritayı gezerek bulabileceğiniz bir diğer toplanabilir kaynak ise fosiller. Değersizden daha değerliye üçer seviye fosil var. Bunlar ile marketten alışveriş yapıp karakterlerimizin tipini değişebilir ve bu kıyafetlere bağlı olarakta istatistiksel olarak minik geliştirmeler alabilirsiniz.

Donkey Kong Bananza yetenek ağacı mı içeriyor?

Tüm bu keşif işini daha keyifli kılan mekanik ise olabildiğince basit: Sonar gibi çalışan bir görüş vuruşu (?) yeteneği. DK ellerini yere vurduğunda uzaktaki bir muzu, fosili, hatta mücadele alanını şeffaf bir şekilde görebiliyor. Bu bağlamda oraya tabiri caiz ise bir maden açıp ulaşmak tamamen sizin hayal gücünüzde. Çünkü tıpkı The Legend of Zelda: Tears of the Kingdom’ın zindanlarını herkesin farklı şekilde çözebildiği gibi, Donkey Kong Bananza’da da oyuncunun istediği cisime ulaşması herkes için farklı olacaktır.

Muzları da boş yere toplamıyoruz tabii ki. Oyunda topladığınız her beş muzda bir, yetenek puanı kazanıyorsunuz. Yetenek ağacımız hayati özellikler katmıyor. Basit, ufak tefek geliştirmeler var. İşte can barımız artıyor, alanlara verdiğimiz hasar artıyor, Sonar’ın görüş uzaklığı artıyor, tek tuşla etrafa dağılmış Banandium gem’leri toplayabildiğimiz vuruşun uzaklığı artıyor, can barının tamamen azalması durumunda onu yeniden dolduran elmalarımızın sayısı artıyor…

Oyunun başında neydim de sonunda ne oldum, hissini veremediğini düşünsem de bizleri muz toplamaya teşvik etmeleri elbette güzel düşünülmüş. Bir sonraki katmana bir an önce ulaşmayı kendiniz bile istemiyorsunuz. Zaten oyun bitince geri dönüp genel tüm muzları şöyle baştan bir temizlemek isteyeceksiniz. Ancak yetenek ağacında bir yer daha var ki oyunun önemli bir kısmını kapsıyor. Oyuna adını veren mekaniği.

Bananza formları ve oynanışa etkileri.

Bananza formları Donkey Kong ve Pauline’in 5 farklı haritada tanıştığı Elder’lar tarafından öğrendikleri, Donkey Kong’un şekil değiştirmesine yarayan yeteneklerdir. Donkey Kong, Bananza ritüeli sonrası sırayla daha güçlü bir maymuna… Bir saniye. Bence oynayacaksanız kendinizin keşfetmesi daha iyi olur. Sadece farklı hayvanlara dönüşebildiğinizi söyleyip geçiyorum.

Belli bir sayıda altın toplamanız ya da etraftan yiyeceğiniz meyve, belirli bir sayacın dolmasını sağlıyor. Bu sayaç dolunca DK göğsünü yumrukluyor (bunu Joy Con’lar ile siz de yapabiliyorsunuz) ve o Bananza formuna geçiyor. Oynanışa acayip iyi bir katkı yapmasının yanı sıra, her formu da spesifik olarak kullanmanız gereken yerler ve mücadeleler var. Aynı zamanda yetenek ağacında da hepsi için farklı geliştirmeler mevcut. Kesinlikle oyunun en keyifli yanlarından biri ve güzel kullanılmışlar.

Kafa göz dalma işi nasıl olmuş?

Şimdi de işin dövüş kısmına gelelim. Öncelikle savaşmak eğlenceli, o tarafta mekaniksel olarak bir derdim yok. Sonuçta koyduk mu oturtuyoruz. Bazı düşmanlar hatta genel olarak yapılar; sadece farklı madenlerin onlara çarpması vesilesiyle kırılabiliyorlar. Neredeyse her yüzeyi kırabildiğiniz gibi söküp elinize de alabiliyorsunuz. Böylelikle isterseniz o parçaları fırlatabilir, isterseniz direkt elinizdeyken etrafı dağıtabilirsiniz. İsterseniz de kaykay yapabilirsiniz ki ona sonra geleceğiz.

Yani düşmanlara bodoslama yaklaşmaktansa genel olarak hepsine uygun bir taktik yapmanız gerekmekte. Ama… Hem de koca bir AMA; saçma bir şekilde bazen de dümdüz vurmanız yeterli olabiliyor. İnanır mısınız, küçük düşmanlarda olabildiğince ince eleyip sık dokuyan ekip, gitmişler boss savaşlarını inanılmaz kolay yapmışlar. Karşılaştığım neredeyse her boss aynı mantığa sahip. İlgili mekandaki madeni sök, onunla hasar ver, düşmanın koruma yüzeyini kır ve patakla.

Yetmez, keşke daha kolay yapsaydınız.

Yukarıda anlattığım durum, bir noktadan sonra aşırı tekrar ediyor ve zorluk neredeyse finale kadar hiç değişmiyor. Bananza formunda kaldığınız sürece zaten acayip güçlüsünüz. Üstüne üstlük tüm formlar arasında tek tuşla geçiş yapabiliyorsunuz. Bu mükemmel bir özellik ama sadece son boss savaşında kullandım. Oyunun en sevdiğim ve zorlayıcı olan savaşı da oydu zaten. Çünkü o savaşın rahat geçmesi için tüm Bananza formları arasında hızlıca değişim yapmanız gerek.

Princess Peach Showtime incelemesinde de bu zorluk olayı hakkında bayağı bir söylenmiştim. Orada da tamamen yenilmek nerdeyse imkansızdı, Donkey Kong Bananza’da da değişen bir durum yok. Bir yerden aşağı düşsem beni son düştüğüm yere çıkaracak 50 tane balon biriktirmişimdir. Fazladan elma taşıma yeteneğini kastıysam zaten can barımın sıfırlanması halinde maksimum beş kere yeniden doldurabilirim. E ben tam olarak nerede zorlanacağım o zaman?

Oyun boyu 7 kere falan tamamen yenilmişimdir. Onun cezası da fazla cüzi zaten; sadece -500 altın. Yahu bir damar bulsam zaten birkaç vuruşta 1000 tane altın topluyorum! Ama hak yemeyeyim boss savaşlarının bazıları acayip keyifli. Ancak bana aynısının farklı taştan yapılmışını ve hatta yetmezmiş gibi direkt aynı savaşı tekrar sunarsan ne yazık ki bir noktadan sonra ilgimi çekmez. Hele oyun bu kadar kolayken hiç ilgimi çekmez.

Harita tasarımı ve katmanlar mükemmel!

Oyunun dengesiz zorluk tasarımını anlattığımıza göre kalan kısımları tekrardan överek geçirebiliriz. Çünkü bence oyunun en iyi yaptığı yere geldik; harita tasarımları. Öncelikle oyun toplamda 17 katmandan oluşuyor ve bu sayı oldukça fazla olmasının yanı sıra içeriklerle dolu. Muzları toplamanın envai çeşit yolları olmasının yanı sıra bu hasta geliştirici arkadaşlarımız her katmanı bambaşka temalarda yapmış. Ayrıca bu katmanları haritada da 3D bir şekilde görebilip, bölüm içinde seyahat edebiliyorsunuz.

Bu genel olarak alışık olduğumuz bir tasarım fikri olsa da, “Acaba bir aşağı katta ne bulacağım?” sorusunu sordurup merak ettirmeyi başarıyor. Biyomların bazıları olabildiğince geniş olmasına karşın genel olarak çoğu ara katmanlara da sahipler. Bu yoldaki ilerlemelerimiz dümdüz olmasına ve tek tuşla Pauline’in şarkı söylemesi ile ana rotamızı görebilmemize rağmen asla bu rotada kalmayacağınızı temenni ederim. Çünkü bambaşka bir yerde bir muz görüyorsunuz, oradan mücadeleye geçiyorsunuz, fosil kovalıyorsunuz ve bir bakmışsınız tüm haritayı gezmeye başlamışsınız.

Özellikle kırılabilir yüzeyleri sökerek kaykay yapıp ulaşamadığınız mesafelere erişmek, her haritadaki canımızı dolduran evleri açmak, bir noktadan sonra her bir yüz tanesine bir muz alabileceğiniz paraları toplamak rutin haline geliyor. Bunları yer altında olduğumuz için genel olarak taş parçalarından oluşan NPC’ler hallediyor. Saklambaç bile oynuyoruz heriflerle. Biri kırdığınız madenlerin metre karesine göre muz verirken, biri quiz yapabiliyor. Bu ufak yan görevleri çok beğendim. Ayrıca ekip burada tembel davranmamış ve nerdeyse her katmanda değişen ortam koşulları sunmuşlar.

Donkey Kong Bananza asla bitmesin istediğim ve her katmandaki muzları ağır ağır toplayarak finaline ulaştığım bir oyundu. Dümdüz oynarsanız oyunu bence yanlış oynamış olursunuz. Zaten istediğiniz katmana da haritadaki merkezlerdeki Gong’lara vurarak seyahat edebiliyorsunuz. Harita içlerindeki yerlere erişim de bazı checkpoint’ler ile güzelce desteklenmiş. Çevreden topladığımız altınlar ile de can tamlayan elmaları, Bananza sayacını dolduran gazozları, düşüşten kurtaran balonları ve toplanabilir içeriklerin lokasyonunu satın alabiliyoruz.

Görsellik, müzikler ve teknik kısımlar…

Merak edilen bir soruya geçmek isterim. Donkey Kong Bananza gerçekten bir Nintendo Switch 2 oyunu mu? Şunu açıkça söylemeliyim ki, bizim düz Switch bu oyunu asla oynatamazdı. Çünkü buradaki en büyük mesele sadece nerdeyse her yüzeyin kırılabilir olmasıyla sınırlı değil. Oyun görsel açıdan da bayağı iyi gözüküyor. Alanlar geniş, bölümlerse içerik olarak artık taşıyor.

El modunda 1080p 60fps çalışıyorken Dock modda 4K 60fps olarak çalışabiliyor. Açık alanlar harika gözükürken, yer altındaki yerler, “Keşke ekranım OLED olsaydı!” dedirtiyor. Ama HDR desteği ile bunu bir nebze çözebiliyoruz. Ben genel olarak elde oynadım ve performansı son boss savaşı dışında bayağı beğendim. Ancak Dock modda etraftaki büyük yapıları yıktığım zamanlar yer yer fps drop’lar yaşadım. Ama nereden nereye geldik sonuçta buna da şükür! Aynı zamanda DK’in yeni tasarımını da çok beğendiğimi söylemeliyim.

Müzikler tarafında oyun son derece başarılı. Pauline yine aklımıza kazınacak acayip iyi şarkılar söylüyor. Bunun dışında klasik Donkey Kong tema müziklerinden de esintileri yakalayabiliyorsunuz. Etrafta düşmanlardan düşürdüğümüz plakları açık dünyadaki evlerimizden dinleyebiliyoruz. Bazen fizikler ne yazık ki pek doğru çalışmıyor. Mesela altını kırdığınız bir yapının üstü de otomatik olarak çökmüyor, asılı kalıyor. Ama bu bana kasti düşünülmüş gibi geldi. Oyunu çok kolay kırabilirdik.

Son sözler ve kapanış

Sanırım yazdığım en uzun incelemelerden biri oldu ama Donkey Kong Bananza gibi mükemmele yakın oyunlar her zaman çıkmıyor. Açık konuşmak gerekirse; zorluk dengelense ve düşman çeşitliliği artsa, ben oynadığım en iyi oyunlar listesine bile ekleyebilirdim. Uzunluk tarafında ise yeterli içeriğe sahip. Hatta “endgame” kısımlarında bayağı zorlayıcı mücadeleler var. Kendisi son senelerde çıkmış, The Legend of Zelda: Echoes of Wisdom‘dan beri oynadığım en iyi Nintendo oyunu. İkisine de aynı puanı vermeyi düşünüyordum ama geriye dönüp baktığımda Donkey Kong Bananza’dan daha çok eğlendiğimi düşünürsek…

Sanırım en son puanlamam bu olacak, evet. Oyunun 5000 lira olduğu tartışmalarından ötürü yanlış yönlendirilmenizi de istemem. Nintendo, Mario Kart World’ü her ne kadar 80 dolardan itelese de Donkey Kong Bananza’yı 70 dolardan satışa çıkardı. Malum Xbox tarafı, Outer Worlds 2 ile geri adım atınca ben bir süre daha rahatız diye düşünüyorum.

Burada çok net bir son sözle incelemeyi artık bitireceğim. Nintendo Switch 2’niz varsa veya almayı düşünüyorsanız Donkey Kong Bananza bence kesinlikle oynamanız gereken bir oyun. Bana Nintendo Switch 2’nin de çıkışına yetişsin diye biraz aceleye gelmiş gibi gelse de bu formülle yapılan ilk oyun olduğu için bir sonraki yapacakları oyundan aşırı ümitliyim. Böyle aşkla yapılmış oyunları seviyoruz, okuduğunuz için teşekkürler!

Donkey Kong Bananza - Nihai İnceleme Puanı
Donkey Kong Bananza – Nihai İnceleme Puanı

Seyidcem Öztürk
Seyidcem Öztürk
Bazen şarkı yazarım ama daha çok mühendislik ile cebelleşirim. Oyun oynamaksa her daim hayatımın içine entegredir. Çeşitli yazılar ve videolarla dolu oyun basını maceram ise hala devam etmekte. Nintendoʼdan ve Japonyaʼdan çıkmış oyunlar ise ana dalımdır.

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Daha Fazla Atarita

Oyun Gündemi:

Donkey Kong Bananza'nın Nintendo Switch 2 inceleme kopyası, Atarita’ya gönderilmemiştir. Atarita, incelemek için oyunu kendi imkanlarıyla edinmiştir. Selamlar sevgili okurlar Donkey Kong Bananza incelememize hoş geldiniz! Nintendo Switch 2'yi her ne kadar "bundle" ile almış olsam da Mario Kart World o kadar ilgimi çekmiyordu. Tamamen...Donkey Kong Bananza İnceleme