Borderlands 4 İnceleme

Atarita'da reklam ve sponsorlu içerikler açıkça belirtilmiştir. Bunun dışındaki hiçbir içerik ticari bir ortaklık sonucunda hazırlanmamıştır. Bkz: Editöryal Standartlar

Paylaş

Borderlands 4’ün PlayStation 5 inceleme kopyası, 2K tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.

Borderlands 4 incelemesine hoş geldiniz sevgili okurlar! Artık ben yaza yaza siz okuya okuya birbirimize alıştık gibi hissediyorum. O yüzden şunu en önden ve net şekilde söylemenin iki taraf içinde doğru olacağını umaraktan: Ben Borderlands serisine daha yeni yeni giriyorum. Yuhalama ve şaşırmalarınızı duyuyorum ama Dragon Quest, Monster Hunter, Onimusha gibi çoğu kült eseri de ilk defa Atarita sayesinde deneyimlemiştim. O yüzden tıpkı o incelemelerde nasıl seriye ilk defa giren kişinin deneyimini doğrudan yansıttıysam burada da aynısını yapacağım. Haydi geçelim şimdi yazımıza!

Zamanın ellerinde esiriz.

Öncelikle seriyle olan geçmişim ve hikayenin Borderlands 4 ile birlikte nerelere ulaştığı konusundaki fikirleri tabii ki benden dinlememeniz daha doğru olur. Bundan ötürü ben de açıkcası bu noktadan oyunu çok vurmak istemiyorum. Kısaca Pandora gezegeni, Vault Hunter’lar tarihçesini oyunun başında gerektiği kadar alıyorsunuz ve sonrasında tamamen dördüncü oyuna özel hikayeye geçiş yapıyorsunuz. İyi haberse öncekileri bilmenize o kadar da gerek yok.

Normalde gizli olan ancak bir şekilde açığa çıkan Kairos gezegeninde hikayemiz başlıyor. Buraya Timekeeper adındaki bir abinin yönettiği The Order adı verilen ve yapay zekalı robotlardan oluşan bir ordu hükmetmektedir. Biz de Vault Hunter’lar olarak Kairos’taki Vault’u bulmak adına gezegene iniş yapıyoruz. Ancak eninde sonunda Timekeeper’ın kuvvetlerine yenilip esir düşüyoruz. Bizim kafaya bir çeşit implant takıyorlar ve böylece Timekeeper üzerimizde iyice kontrol kuruyor.

Tam her şey böyle berbat gidecekmiş derken de elbette bu düzene karşı olan bir direniş olduğunu öğreniyoruz. Vault Hunter’lar arasından seçtiğimiz ve oyunun devamında da hep onu göreceğimiz ana karakterimiz de bu direnişçilerden biri tarafından kurtarılıyor. Daha sonra ise Timekeeper’ı ve onun komutanlarını kovalayıp, bir bir avlayacağımız, direnişe can vereceğimiz maceramız başlıyor.

Hikaye belki çok sıradan diyebilirsiniz ama özünde Looter Shooter olup oyuncuyu ekran başında tutmaya çalışan bir oyun için başı sonu belli bir hikaye yazmaları bile taktire şayan değil mi? Hem önceki oyunlarda öyle bir kenara atılmış değil. Benim yakalayamadığım sürüyle referansı serinin hayranları muhtemelen bayılarak takip edecektir. Aynı zamanda yan görevler, konuşmalar ve çevre anlatımı da bu orijinalliği destekler nitelikte.

Görev yapıları ve temel oynanış döngüsü.

Borderlands 4 bir açık dünya, FPS Looter Shooter oyunu. Yani kullandığınız eşyanın sürekli yeni ve daha yüksek istatistiklisini düşürmeye çabaladığınız bir yapıya sahip. Bu tarz oyunlar genelde hayatınızı sömürürler ve Borderlands 4’te de pek farklı bir durum yok. Oyun bayağı büyük. Her taraftan bir görev fırlamasını geçtim “random encounter” diyebileceğimiz olaylar da fazla. Direnişçi yani dost NPC’lerin haritada çeşitli durumlardan ötürü yardımımıza ihtiyacı oluşu gibi anlık gelişmeler hoş olmuş.

Ana görev serimiz Timekeeper ve onun komutanlarına alt etmek üzerine olduğu için, kocaman bir haritayı boydan boya dolaşmamızı sağlıyor. Yaptığımız ana oynanış döngüsü ise aslında pek değişmese de bir noktada tekrar etmesi anlaşılabilir. Tabii bunun sıklığı bana ne yazık ki biraz fazla geldi ama oyun inceleyen birileri olarak unuttuğumuz bazı şeyler var. Bunlardan en önemlisi de zamanımızı nasıl kullandığımız.

Siz bu oyunu belki de aylarca, yıllarca hatta arkadaşlarınızla beraber oynayacaksınız. O yüzden benim bu incelemeyi size yetiştirmek için haldır haldır 2 haftada bitirmeye çalıştığımla aldığım deneyim sizin tadına vararak oynamanızla bir olmayacak. Ancak yine de çeşitlilik daha geniş çaplı olabilirdi diye notumu düşmek isterim. Güzel denemeler var ama günün sonunda birkaç tuşa basıp, Boss savaşı yapıp ana görevi bitiriyorsunuz.

Yan görevlerdeki yazımları ise gayet beğendiğimi söylemeden geçmek istemem. Sizi farklı lokasyonlara götürmesinin yanı sıra dallanıp budaklanan hikayeler epeyi fazla. Belki ana görev serisinden bile ilgi çekici hikayeler var. Bunlar oyunun o klasikleşmiş mizahına uygun şekilde yer yer dramatik yer yer bir araştırma havasında geçiyor. Yani normalde bu tarz oyunlarda yan görevleri “grind” ve verdiği ödüller için yaparız ama Borderlands 4’te hikayesi için yapacağınız istisnalar olacaktır.

Sıka sıka oynuyoruz da tadı nasıl?

Şimdi gelelim oyunun büyük çoğunluğunda yaptığımız o kısma. Öncelikle bu tarz oyunlarda unutmamak gereken bir durum var. Tek silaha bağımlı bir oyuncu iseniz ne yazık ki bolca değişmeniz gerekecek. Çünkü önceki kullandığınız silahın daha iyi istatistiklisini düşürene kadar oldukça fazla zaman geçebilir. Bu da bir noktada yüksek seviye düşmanlara düşük seviye silahla vurmanıza ve zaten öldürmesi kolay olmayan düşmanlarınızın canlarını hızlıca bitirmenize oldukça mani olacaktır.

Ancak iyi haberi vermek gerekirse Borderlands 4’te haddinden fazla çeşitte silah var! Kötü haberi vermek gerekirse vuruş hissi ne yazık ki o kadar iyi değil. Silahların tepkimesi güzel ve tabancadan pompalıya, sniper’dan lazerlere oldukça iyi bir diskografi var. Lakin dedik ya; düşmanlar ölmek nedir bilmeyebiliyor. Kimi zamansa üzerine bir şarjör boşaltmanıza rağmen tepki vermeyip, size doğru koşmaya sarsılmadan devam ediyorlar. İnsan düşmanlar bu konuda daha az göze batarken robotlar ne yazık ki çok sırıtıyor.

Bu noktada yapmanız gereken en önemli şey kafadan nişan almak. Çünkü kafadan verdiğiniz her hasar kritik oluyor ve düşmanın canını kolayca eritebiliyor. Yani olabildiğince kolay… Boss savaşlarında ise genel olarak aslında nereye sıkarsanız daha çok canı gidebileceğini az çok anlayabiliyorsunuz. Sadece kafa vuruşu da değil, kolumuzdaki kanca ile çevredeki dondurucu/yanıcı eşyaları düşmanlara fırlatıp yine ekstra hasarlar çıkartabiliyoruz.

Zaten kanca ve roket kısmını aksiyona biraz hareket kattığı için gayet beğendim. Yoksa üzerinize koşan robotların üstünden zıplayarak bir Mario edasıyla kaçmak ne yazık ki komik duruyor. Kalkan ve can tarafında da geliştirmeleri yine çevreden edinebiliyoruz. Dolduğu müddetçe ufak bir süre can basma hakkımız var ama ben kalkanı kırmamaya özen göstermenizi öneririm. Oldukça kolay düşebiliyoruz ancak bunun sebebi ise yere düştüğümüz an bize birkaç saniye kurtuluş şansı tanınması. Yerde yatarken bir düşman alt ederseniz, savaşa kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz.

Özel yetenekler ve diğer karakterler.

Borderlands 4’te dört adet Vault Hunter’ımız var. Ben bunlardan Rafa ile oynadım ve kendisi aslında risksiz bir seçimdi. Dümdüz silah kullanan, drone’ları olan bir asker seçmek istedim. Ancak isimlerini sizin de önemsemeyeceği diğer karakterlerimiz de klasik bir oyundan beklenildiği gibi yakın dövüş, büyücü, tank vb. sınıflara mensuplar. Hepsi esasen özel yetenekleri ile ayrışıyorlar ve oynanışta çokta büyük farklar vermiyorlar. Yani hangisini seçersem bir şey kaçırır mıyım gibi düşünüp korkmayın.

Oyun içerisinde düşürülen krediler ile Vendor Machine’lerden ekipman yükseltebiliyoruz.

Benim burada eksik gördüğüm konu bir Vault Hunter’ı seçtikten sonra diğerlerini bir daha asla görmemeniz oldu. Yani Co-op oynamıyorsanız ve benim gibi tek başına oynamayı seviyorsanız ben mizahı bu kadar yerinde bu oyunda böylesi renkli karakterlerin bot olarak bile olsa gelip bana savaşta yardım etmelerini isterdim. Ancak yetenekleri gayet beğendim. Çokta spoiler etmeyeyim ama Rafa daha teknik bir adam iken cadı karakter Vex Necromancer gibi, portallarla savaşan daha savunma odaklı bir kadın.

Yetenek ağacı kısmında seçeceğiniz yollar ile asıl yapmak istediğiniz build’i yaratabiliyorsunuz. Takım çalışmasına yönelik yetenekler yanı sıra oyunu tank mı yoksa DPS yoksa daha yakın dövüş odaklı mı oynamak istediğinizi seçebiliyorsunuz. Burada oyuncuya bırakılan özgürlüğü sevdim. Yetenek ağacını hızlıca geliştirmek zor olduğu için oynanışa yansıyan değişimi görmek biraz daha geç oluyor ama dolu dolu seçenekler olduğunu söyleyelim.

Açık dünya, görsellik ve teknik kısımlar…

Oyunun açık dünyasının bir hayli geniş olduğunu söylemiştik ama ne kadar büyük olduğundan çok ne kadar verimli şekilde dolu olduğu önemli değil mi? Bence Borderlands 4 haritasını ne yazık ki çok da verimli kullanamamış. Çoğu zaman geniş boş arazilerden oluşan bu haritayı aynı zamanda düşmanlara ateşte açabileceğiniz bir Hover ile gezebiliyorsunuz. Etraftaki binalar, ormanlar ve terk edilmiş mekanlar ise daha iyi Loto’lar için tasarlanmış birer oyun alanı.

Görsel açıdan ise Borderlands serisinin hep kendine has bir tasarımı olmuştu. Telltales oyunlarından ta ilk oyunlarına kadar görsel roman sanat tasarımında ilerlemeyi tercih ediyorlar. Bence dördüncü oyun ile de özellikle yansımalar ve çevre detayları göze gayet hoş geliyor. Ben oyunu Playstation 5’te oynadım ve bu yüzden bilgisayar tarafındaki optimizasyon sorunlarını yaşamadım. Hatta direkt teknik bir sıkıntı yaşamadım ama yine de bu hiçbir CEO’ya, oyunculara, “Çok biliyorsanız kendiniz yapın.” deme hakkını vermemeli. 🙂

Son düşünceler ve kapanış

Sözlerimin sonuna gelirken Borderlands 4 deneyimim benim için biraz karışık geçti. Aslında elimden geldiğince oyunu size anlatıp hemen hemen ne ile karşı karşıya kalacağınızı yazmaya çalıştım. Oyunu hızlıca bitireyim derdiniz olmaması gereken, genele yayarak oynamanız gereken bir oyun olduğunu tekrardan hatırlatayım. Özellikle tek başına deneyimde sizi bıraktığı yalnızlık, genel anlamda aynı görev tasarımına sahip olması gibi faktörler birazcık bayabilir.

Lakin işin sonunda oyunun tadına vararak, arkadaşlarla sohbet ede ede, hep birlikte oynayacaksanız (ki oyunların 70 dolar olduğu günümüzde bunu ne kadar yapabiliyoruz artık ben de bilmiyorum) o zaman gözüm kapalı öneriyorum. Bence sürükleyici bir oyun olsa da herkese gitmeyebilir. Çünkü asıl amacınız tek kişilik macerasının tadına bakıp, hızlı silah dövüşleri ile taçlandırmak ise indirim beklemekte fayda var. Okuduğunuz için teşekkür ederim, hoşça kalın!

Seyidcem Öztürk
Seyidcem Öztürk
Bazen şarkı yazarım ama daha çok mühendislik ile cebelleşirim. Oyun oynamaksa her daim hayatımın içine entegredir. Çeşitli yazılar ve videolarla dolu oyun basını maceram ise hala devam etmekte. Nintendoʼdan ve Japonyaʼdan çıkmış oyunlar ise ana dalımdır.

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Daha Fazla Atarita

Oyun Gündemi:

Borderlands 4'ün PlayStation 5 inceleme kopyası, 2K tarafından Atarita’ya gönderilmiştir. Borderlands 4 incelemesine hoş geldiniz sevgili okurlar! Artık ben yaza yaza siz okuya okuya birbirimize alıştık gibi hissediyorum. O yüzden şunu en önden ve net şekilde söylemenin iki taraf içinde doğru olacağını umaraktan: Ben Borderlands...Borderlands 4 İnceleme