Total War: Pharaoh İnceleme
Bizleri Eski Mısır’a doğru zamanda uzun bir yolculuğa çıkaran Total War: Pharaoh geldi çattı. Biz de oyunu çıkmadan önce deneyimleme fırsatı bulduk ve inceledik. O hâlde gelin, lafı daha fazla uzatmadan incelememize geçelim.
Total War: Pharaoh, konu aldığı dönemi müthiş bir şekilde yansıtıyor.
Total War oyunlarının en sevdiğim çizgisi Pharaoh ile de devam ediyor. Creative Assembly ekibi, konu aldığı dönemleri her zaman en iyi şekilde yansıtmayı başarıyor. Tabii ki bunu tarihsel oyunlar özelinde de söylemiyorum. Son zamanlarda şirketin ana odağı hâline gelen Warhammer serisi dahi arkasında yatan derin evreni ve bu evrene sadakatini hissettiriyor. Bu yüzden Total War: Pharaoh’a adım atacağım zaman en heyecanlandığım nokta Eski Mısır’ı deneyimleyebilecek ve kaderini yeniden şekillendirebilecek olmaktı. Üstelik benim için dönemin iyi yansıtılması demek, biz strateji severler için daha iyi bir rol yapma deneyimi demekti. Kendimi kontrol ettiğim fraksiyona adamayıp, o dönemde yaşıyormuş gibi davranmayacaksam oyunun keyfi neredeydi ki? Siz de kendinizi böyle kaptırıyor musunuz hiç bilmiyorum ama benim tarafta işler epey eğlenceliydi. Gerçi Total War’a uzun bir ara vermiş olduğum için baya paslanmış olduğumu fark ettim ve zorluğun dozunu bir tık kaçırmışım. Firavunluk hayallerim ilk seferimde biraz yalan oldu.
İlk seferime bir Mısır fraksiyonu ile başladım. Ayrıca Hititliler, Kenanlılar gibi farklı fraksiyonların da olduğunu ve bu fraksiyonların kendi tanrıları ile oynanış biçimlerinin de olduğunu söylemek istiyorum. Hatta arada sırada Frigyalılar ve diğer medeniyetler ile karşılaşmak da oldukça güzel bir deneyimdi. Seçtiğim Mısır fraksiyonunun lideri Ramesses, Firavun olmak için mücadele ediyordu. Dolayısıyla kendimi kanıtlayarak Saray’a girmem, atalarımın topraklarını tekrardan birleştirmem ve mücadelemi vermem gerekiyordu. Kendimi bir anda tüm Eski Mısır’ın karıştığı devasa bir iç savaşın içerisinde buldum ve ortalık iyice karıştı. Tahta giden yoldaki aç gözlülüğüm benim sonum oldu ve Firavun’un özel askeri elit birimleri ile tanışmak durumunda kaldım. Bu noktada oyunun uzun vadede sunduğu birim çeşitliliği gerçekten güzel. Zaten dönemi düşündüğümüzde pek bir seçeneğimiz olmuyor. Ağır birim olarak genelde savaş arabaları kullanılıyor. Askerler de hafif zırhlı ve teçhizatsız oluyorlar. Tam teçhizatlı birimler, Firavun’un özel muhafızları gibi birazcık daha ileri safhaların ve kısıtlı fraksiyonların elde edebileceği güçler olarak kalıyor.
Üstelik oyun içerisinde ciddi bir kaynak kıtlığı yaşayabiliyorsunuz. Bunun sebebiyse yerleşim yerlerinin gerçekten çok değerli bir yere sahip olması ve yapay zeka da bunun farkında. Bu, her fraksiyonun gelişimini yavaşlatarak oyuna denge katıyor. Oyundaki en önemli etken gıda olduğu için yerleşim yerleri genelde gıda ile işliyor olsa da tunç gibi önemli bir maddeye ihtiyacın varsa ve tunç kazanabileceğin bir yerleşim yerin yoksa çok ciddi sıkıntılara girebiliyor, tunç konusunda sıkıntı yaşamayan fraksiyonlara diğer kaynaklarından bolca sunarak takas anlaşmaları vadedebiliyorsun ki bu da seni sadece geçici süreliğine kurtarıyor. Bu yüzden her bir yerleşim yeri gerçekten çok önemli bir rol oynuyor ve savunmasız bıraktığın kritik bir nokta, senin kaynak akışını durduracağı için sonunu getirebiliyor. Yani aslında önümüzde stratejik anlamda keyifli bir mücadele sunan, zorluğu ve gerçekçiliği yerinde, dönemini yansıtan bir oyun var.
Ben, bu tarz strateji oyunlarının birazcık ağırdan alınması taraftarıyım bu yüzden artırılan bu mücadele hissini gerçekten çok beğendim. Kendimi, yaptığım her hamleyi birkaç defa düşünürken buldum ve bu da bana sunulan gerçekçi deneyimi yükseltti. Gene de incelemenin ilerleyen noktalarında bahsedeceğim bazı negatif noktaların bu deneyimi epey bir baltaladığını da söylemem gerekiyor.
Savaşlar sırasındaki hava koşulları ve oynanış dengesinden de bahsetmeden olmaz.
Biraz önce anlattığım mücadele hissi sadece sefer haritasında değil, gerçek zamanlı savaş sırasında da kendisini gösteriyor. Bu noktada oyunun oynanış tarafını detaylandırmak ve dönemin koşullarından en iyi şekilde yararlanmak için daha detaylı bir hava durumu sistemi geliştirilmiş. Bunu en iyi şekilde anlatabilmek adına direkt olarak oyundaki bir anımdan bahsetmek istiyorum. Hititliler olarak oynuyorum. Dönemin kavurucu sıcağından bitkin düşmesine rağmen katılacağı savaş için heyecanlı, mızraklarını havaya kaldırmış binlerce kişilik görkemli bir ordum var. Uzun zamandır kuşatma planlarını sürdürdüğüm bir kaleye saldırımı gerçekleştireceğim. Kale duvarları çok yüksek. Bu yüzden öncesinde gizli bir ekip yollayarak kalenin altından bir yarık oluşturdum. Aynı zamanda devasa merdivenler ve bir koçbaşı inşa ettirdim. Kuşatmanın günler, belki de aylar süreceğini biliyordum. Bu yüzden düşmanıma dışarıdan gelecek bir desteğin önüne geçmek adına saldırı emrini vermek konusunda aceleci davranmak zorundaydım.
İklim, şimdilik sakin görünüyordu. Saldırı emrini verdim. Gözden çıkardığım birliklerim, üstlerine yağan ok yağmurlarına karşı kalkanlarını havaya tutarak ilerlemeye başladı. Okçularım onların arkasındaki yerini aldı ve karşı ateş açtı. Merdivenler kaleye dayandı, koçbaşı kapıyı yıktı. Ordumun küçük bir kısmıysa daha önce açılan yer altı deliklerinden içeriye sızdı. Oluşturduğum strateji fazlasıyla başarılı gidiyordu ve daha ilk zamanlardan savaşı kalenin içerisine taşımıştım. Düşman, tam zor duruma düşüyordu ki hava koşulları bir anda değişti. Ordularım, devasa bir kum fırtınasından bir anda kırılmaya başladı. Birliklerimin bir kısmı ile birlikte kale duvarlarının arkasına doğru çekilmek zorunda kaldım fakat bu kum fırtınası tüm işleri değiştirdi. Havanın sakinleşeceği de yoktu. Kazanacağım savaşta, ciddi kayıplar ile birlikte geri çekilmek zorunda kaldım. Açıkçası bir savaş içerisinde yaşadığım bu deneyim, beni fazlasıyla tatmin etti. Tabii ben işin içerisine birazcık da rol yapma elementleri karıştırdım.
Gene de bu anlatmış olduğum senaryo sizlerde kusursuz bir savaş deneyimi izlenimi bırakmasın. Oyun içerisindeki savaşlardaki oynanış dengesi her ne kadar oldukça yeterli olsa da yapay zeka konusu ne yazık ki hâlen daha tamamen oturtulabilmiş değil. Yapay zeka, savaşlar sırasında ciddi anlamda saçmalayabiliyor ve tepkisiz kalabiliyor. Özellikle gerçek zamanlı savaşların bu denli önemli olduğu bir strateji oyununda oyuncuya kusursuz bir deneyim sunmak, bence yapay zekada yatıyor. Gerçek zamanlı savaşlar konusunda yapay zekanın beni pek tatmin etmediğini söyleyebilirim.
Oyunun en çok beğendiğim noktalarından bir tanesiyse optimizasyon konusu oldu. Total War: Pharaoh, benim bilgisayarımda kusursuza yakın bir deneyim sundu ve hiç sorun çıkarmadı. Tabii bu oyunun bir Warhammer skalasında olmadığını ve küçük, dönemini yansıtan bir deneyim sunmayı hedefleyen bir oyun olduğunu da unutmamak gerekiyor. Aslında zaman zaman bir SAGA oyunu olduğunu hissettiriyor ama bir SAGA oyunundan daha kapsamlı bir deneyim vadediyor.
Oynanış stilimizi doğrudan etkileyen Saray sistemi, oyuna ayrı bir tat katmış.
Pharaoh içerisinde oynanış sisteminizi doğrudan etkileyen bir Saray sistemi de bulunuyor. Bu Saray sistemi, bulunduğunuz ırkın yönetimine dahil olmanızı sağlıyor. Bu şekilde isterseniz entrika dolu saraya dahil oluyor isterseniz de iç savaşlarda mücadele ederek tahtın doğrudan talibi oluyorsunuz. Ben Hititliler olarak oynarken Sarayın bir çalışanı olarak kalmayı, yargıç olarak hizmet etmeyi tercih ettim. Yargıçlığı seçince oyunun bana sundukları epey bir değişti ve ülkeme dair belirli sorumluluklarım ortaya çıktı. Zaman zaman davalara katılarak kararlar vermem gerekti. Bu kararların getirdiği pozitif ve negatif etkenler oldu. Sarayda beni sevmeyenler, kumpaslar aracılığıyla tuzaklar kurmaya çalıştı. Ben de her biriyle mücadele ederek görevimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım.
İşte Saray sisteminin kısa özeti bu. Entrika ve görev. Bu noktada oynanış stilinizi belirlemek tamamen sizlere kalıyor. Her fraksiyonun amacı ve zafer noktaları farklı olduğu için oyun size özgürlük tanıyor. Ayrıca Sarayda görev yapan diğer kişiler ile aranızı iyi tutarak onların görevlerinin bonuslarından da yararlanabiliyorsunuz. Gene de oyunun Saray sisteminin getirmiş olduğu bir negatif nokta bulunuyor. Oyun, her tur bir Saray aktivitesi sunuyor. Bu yüzden her tur Saray mekaniğini kontrol edip, bu noktada bir eylem hakkınızı kullanmanız gerekiyor. Oyun ilerledikçe bu konsept çok fazla tekrara giriyor ve can sıkıcı bir hâle gelebiliyor. Bence burada küçük bir düzenleme gerekiyor.
Son sözler
Total War: Pharaoh, benim gibi konu aldığı dönemi sevenler için gerçekten eşsiz bir strateji oyunu. Zaten oyunun kendisini öne çıkardığı nokta da Eski Mısır dönemi. Ama diğer oyunlarda da yaşadığımız yapay zeka sorunlarının devam ettiğini ve dönemi sevmeyenler için pek de bir albenisi olmadığını söylemem gerekiyor. Gene de Saray sistemi ve dinamik savaşlara eklenen bazı geliştirmeler ile birlikte oldukça keyifli bir Total War deneyimi sunuyor.