Mimimi Games, uzun zamandır severek takip ettiğim, gizlilik tabanlı taktiksel oyun türüne olan ilgilerini ve bu oyunlardaki başarılarını hayranlıkla izlediğim bir oyun stüdyosu. Benzer türdeki yeni oyunları Shadow Gambit: The Cursed Crew ise bu akşam (17 Ağustos) çıkıyor. Biz de oyunu önden deneyimleme fırsatı bulduk ve inceledik. Gelin, birlikte bakalım.
Azıcık eskiyi hatırlayalım ve yavaştan incelememizin açılışını yapalım.
Shadow Tactics: Blades of Shogun ile birlikte ”Derin Taktiksel Gizlilik Oyunu” olarak adlandırabileceğimiz tür ile yapabileceklerini gösteren Mimimi Games, hâli hazırda birçok oyuncu için nostaljik bir seri olan Desperados’a elini attı ve Desperados III ile birlikte şahane bir iş çıkararak eski gücünü neredeyse tamamen kaybetmiş olan bu türün sevenlerini tek bir çatı altında toplamayı başardı. Tabii bugünkü konumuz ne Shadow Tactics ne de Desperados III’ün başarısı. Mimimi Games, bugün aynı türden yeni bir yapım ile karşımızda.
Shadow Gambit: The Cursed Crew, aktif olarak gelişimini seyrettiğim, demo sürümlerine katıldığım ve epeydir radarımda olan bir yapımdı. Oyunun içerisine ilk girdiğimde beni az çok neyin beklediğini tahmin ediyor, Mimimi’nin uyguladığı konsepte göre adapte ettiği bu türün stiline yeterince aşina olduğumu biliyordum. Gene de uzun zamandır takip ettiğim ve her yerde detaylarını araştırdığım bu oyunun sunduğu tam sürüm versiyonuna adım attığımda epey bir şaşırdım. Shadow Gambit: The Cursed Crew, taktikselliğiyle sizi büyüleyen, özellikle bu derin stratejinin yanı sıra arka planda kapsamlı bir hikâye arayanlar için bu türde inşa edilmiş en iyi oyunlardan bir tanesi.
Shadow Gambit: The Cursed Crew, Mimimi Games’in farklı konseptlere uyguladığı stratejiyi ve keşfettiği potansiyelini çok iyi yansıtıyor.
Oyun için oluşturulan ana konseptin konusu, yaşayan canlı bir hayalet gemiye katılan karakterimizi ve lanetli bir korsan mürettebatını yeniden bir araya getirişimizi anlatıyor. Efsanevi Kaptan Mordechai’nin gizemli hazinesine ulaşmaya çalışıyoruz ve bu süre esnasında Engizisyon kuvvetleri olarak adlandırılan düşman birlikleriyle karşı karşıya geliyoruz. Oyunun oluşturduğu hikâye şeması ilk etapta basit ve klasik gibi görünüyor olsa da ilerleyen kısımlarda derinleşen ve desteklenen alt hikâyelerle birlikte oyuncuyu merak ettiren, sürükleyici bir maceranın içerisine dahil eden cinsten.
Bu türdeki bir oyunun oyuncuda uyandırdığı ana oynanış motivasyonu stratejik düşünce ve zekanın getirdiği zaferi yansıtıyor olsa da hikâyenin vermiş olduğu ilerleme merakı ve karakter altyapısı da epey önemli bir rol oynuyor. Bence Mimimi Games bu noktada işin altından çok iyi sıyrılmış ve keyifli, mizahi yönü kuvvetli, merak uyandıran bir iş ortaya çıkarmış. Tabii ki bu oyunun sadece hikâye tarafındaki başarısı. Asıl odak noktamız stratejik derinliği ve buradaki işleyiş olacak.
Oyun içerisindeki mürettebatlar, sunulan strateji açısından en kritik noktayı belirliyor ve oyuncuya odak özgürlüğü sunmayı başarıyor. Ana karakterimiz ile birlikte ekibimize kattığımız ve amaç uğruna geri döndürdüğümüz her bir mürettebat üyesi; kendi kişiliğine, detaylı arka plan hikâyesine ve oyunun dengesini değiştirecek bir oynanış stiline sahip. İşte oyunun sizlere sunduğu özgürlük tam olarak bu noktada öne çıkıyor ve Mimimi Games’in Shadow Gambit’in konseptine uygun olarak tasarladığı oynanış tarzlarının asıl potansiyeli sunuluyor.
Her bir karakterin içerisinde barındırdığı ve oyuna gerçekten etki eden oynanış stilleri oyunun gidişatını ve sunduğu temel eğlenceyi büyük oranda etkiliyor. Bu yüzden her oyuncunun kendi oynanış stiline göre bir ekip ile göreve başlayabilme seçeneği oyuna büyük bir artı puan sağlıyor. Tabii ki isterseniz belirli bir sinerjiyi tutturup tamamen o ekip ile devam edebilir isterseniz de her bölümü öncesinde stratejik olarak analiz edip – Ki oyun bu yapmanıza olanak sağlıyor – o bölümün yapısına göre uygun karakterler ile bir ekip kurabilirsiniz.
Şahane bir görsel stile ev sahipliği yapan Shadow Gambit: The Cursed Crew’in en çok beğendiğim yönlerinden bir tanesiyse sesler konusundaki başarısı oldu.
Shadow Gambit: The Cursed Crew, neredeyse her anlamda bayılarak oynadığım bir oyun olsa da bence onu en çok öne çıkaran noktalardan bir tanesiyse ses konusundaki başarısı. Seslendirmelerin aktardığı duygular, ses efektlerinin sunduğu gerçekçi yoğunluk ve müziklerin oyunun evreniyle birebir uyuşması kesinlikle beni oyunun dünyasının içerisine dahil eden en kritik noktalardan bir tanesi oldu. Tabii oyunun Türkçe dil desteğini de unutmamak gerekir. Alt yazı konusunda gerçekten güzel bir iş çıkarılmış. Oyunun demosunu deneyimlediğimde bazı noktalarda eksiklikler vardı ki muhtemelen yetişmemişti. Ayrıca o zamanlar denk geldiğim ufak tefek yazım hataları da tamamen giderilmiş. Yapan ekibin ellerine sağlık.
The Cursed Crew’in görsel anlamda da hiç geriye kalan bir yönü yok. Kendi özgün stili ve oyunun sunduğu evrene uygun şahane tasarımlarla sizi kendi içerisine çekmeyi başarıyor. Hatta biraz fazla bile çekiyor. Özellikle oyunun ana lobisi olarak adlandıracağım gemi sahnelerinde sunduğu hikâye anlatım stili çok yakışmış.
Kontrol şeması ile yaşadığım ızdırap, bayıldığım oynanış stili ve stratejik üstünlüğün getirdiği o haz.
Her ne kadar bu oyun türünü fazlasıyla seviyor olsam da Mimimi Games’in yaptığı bu türdeki her oyun ile onlarca saat vakit geçiriyorum ve zihnen de epey yorucu oyunlar olduğu için türe uzun bir ara veriyorum. Her seferinde de en sevdiğim kontrol şemasını – Katılıyorum, bu nokta tamamen benim hatam ve oyunun varsayılan şemalarına hiçbir şekilde uyum sağlayamıyorum. – unutuyorum ve saatlerce uğraşarak yaptığım aralıklı oynanış testleri aracılığıyla sıfırdan oluşturmam gerekiyor. Neyse ki oyun bu noktada güzel bir özelleştirme seçeneği sunuyor. Bu yüzden eğer bu türe ilk defa başlıyorsanız ne yapın edin oyunun klasik şemalarından bir tanesine alışın derim. Yoksa benim gibi her seferinde sürünme şansınız oldukça yüksek.
Shadow Gambit: The Cursed Crew’de bulunan her karakterin kendine özgün oynanış stili, yetenekleri ve bir arka plan hikâyesi bulunduğunu söylemiştim. İşte benim oynanış tarafındaki favori karakterim Pinkus oldu. Pinkus, düşmanların zihnini kontrol edebilen ve onların bedenlerini ele geçirebilen bir karakter. Tamamen gizlilik ve ajanlık üzerine oluşturulmuş eşsiz bir güç. Kendisini alıp düşman saflarının içerisinde kılık değiştirerek gezmek ve zihnini kontrol etmekte olduğum düşman ile etraftaki herkesin teker teker kontrolünü ele geçirmek gerçekten çok keyifli idi.
Ben, Shadow Gambit: The Cursed Crew’e başlarken oyunun sunacağı mücadelenin çetinliğini göze alarak seçebileceğim en üst seviye zorlukta başladım. Bence oyundan maksimum verimi almanın ana odak noktası biraz da zorluğun getirdiği stratejik düşünme ‘zorunluluğu’ oldu. Sonuçta bu bir deneme yanılma oyunu ve oyuncuya vadettiği tatminlik hissinin en güçlü olduğu noktaysa sürekli olarak denemek ve doğru stratejiyi keşfetmek. Sonrasında da o stratejiyi keşfetmenin verdiği o haz.
Oyunun ana oynanış teması taktiksel olduğu için bu noktada uzun süreli oynanış sekansları zihinsel anlamda epey yorucu olabiliyor. Üstüne üstlük büyük zorluklarla geçtiğiniz bir yer sonrasında saçma sapan bir hata yaparak karakterinizi feda ettiğiniz bir senaryoda oyunu kaydetmeyi unuttuğunuzu görünce durum iyice üzücü olabiliyor. Bu yüzden oynarken birazcık da sabır gerekebileceğinin altınızı çizmiş olayım. Tabii stratejik üstünlük kurmanın ve kendi stilinizde taktikler inşa etmenin verdiği moral de eşsiz. Gene de oyun kusursuz bir oyun değil ve oynanış deneyiminizi çok kritik düzeyde etkilemese de yapay zekanın zaman zaman saçmalayabildiğini ve düşmanların yapacağı enteresan hareketlerle siz tam o strateji moduna girmişken oyunun havasını mahvedebileceğini de ekleyeyim. Benim oynanış esnasında deneyimlediğim tek negatif tecrübe bu oldu açıkçası. Onun dışında ortada kesinlikle şahane bir iş var.
Son sözler
Shadow Gambit: The Cursed Crew’i oynarken içimdeki gizlilik tabanlı taktiksel oyun açlığını tamamen bastırdığımı söyleyebilirim. Kendisi incelememde de etraflıca bahsettiğim gibi gerek sesleri, müzikleri, görselliği, stratejik oynanışı, çeşitliliği ve derinliğiyle öne çıkan bir yapım. Benim gözüme çarpan tek negatif noktaysa düşman yapay zekasıyla zaman zaman yaşadığım sorunlar oldu. O da pozitif yanları yanında neredeyse hiçbir şey zaten. Buradan tüm Mimimi Games ekibine bu başarılı yapım için ayrıca teşekkür etmiş olayım. Sonraki incelemelerde görüşmek üzere.
