Atarita sizin için inceledi! Editörlerimiz her oyun incelemesine saatlerce emek harcıyor ve bilmeniz gereken tüm detayları objektif şekilde ele alıyor. Nasıl yaptığımızı merak ediyorsanız inceleme politikamıza göz atabilirsiniz. |
Ninja Gaiden 4’ün PlayStation 5 inceleme kopyası, Xbox tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.
Ninja Gaiden serisi uzun süren sessizliğini bu yıl oldukça güzel bir şekilde bozdu. Yılın başında bir shadowdrop ile serinin ikinci oyununun Remake’i Ninja Gaiden 2 Black çıktı. Daha sonrasında ise Ninja Gaiden’ın köklerine inen Ninja Gaiden Ragebound oyuncular ile buluştu. Şimdi ise sırada Platinum Games ile ortak geliştirilen Ninja Gaiden 4 var. Gelin birlikte Ninja Gaiden 4 nasıl olmuş bakalım.
Seriye dair bahsi atlayıp doğrudan incelemeye geçmek için Ryu’nun değil Yakumo’nun hikayesi başlığına gidin
Oyun sektörü için önemli bir seri: Ninja Gaiden
Ninja Gaiden 4’ü derinlemesine incelemeden önce sizlere Ninja Gaiden serisinden bahsetmek istiyorum. Hem oyun sektörü için hem de benim için çok önemli bir seridir Ninja Gaiden. Bir aksiyon/hack n slash türü hayranı olarak olmazsa olmaz üç serimden birisidir. Yalnız benim için değil oyun sektörü için de oldukça önemli bir seridir. Esasen 1988 yılında hayatına side scroller beat m up olarak başlar. Sevilen serinin bir o kadar da zor olduğunu duymuşsunuzdur. Ninja Gaiden üç oyunla NES dönemini kapar. Daha sonralarında Game Gear’a, Sega Master System’e de çıkan seri 1992 yılından sonra uzun bir sessizliğe gömülür.
Ta ki Team Ninja’nın başında ki yetenekli yönetmen Tomonobu Itagaki ortaya çıkana kadar. Tomonobu Itagaki çok yetenekli bir dövüş oyunu yönetmeni. Dead or Alive serisi ile iyi iş ortaya koyan yönetmen Itagaki, Ninja Gaiden serisini diriltmeyi de çok istemektedir. Orijinal Ninja Gaiden (2004) tam beş koca yıl boyunca geliştirilir. Xbox konsolunun etinden sütünden yararlanan yapım oldukça sevilir. Hem oyuncular tarafından hem de basın tarafından hakkı verilen oyun Ninja Gaiden serisinin tekrar altın çağını yaşatır.

2008 senesinde Ninja Gaiden 2 Xbox 360’a özel olarak çıkar. Ve sana şunu söyleyebilirim ki en sevdiğim okur; hala Ninja Gaiden 2 kadar “aksiyon” bir oyun yok. Düşman agresifliği, oyunun kaosu, Ryu’nun savaş kabiliyetleri ve oyunun mekanikleri ile benim için bir başyapıttır. Bildiğin üzere Ninja Gaiden serisinin birden çok kere piyasaya sürüldü. Ninja Gaiden 2’de Sigma adı altında PS3’e getirildi. Fakat atlanan nokta Orijinal Ninja Gaiden 2 ile Ninja Gaiden 2 Sigma’nın ateş ve su kadar zıt oyunlar olduğu.
Ninja Gaiden 2 Sigma, Orijinal 2’nin insanlaştırılmış bir hali. Kötü bir oyun değil ama Itagaki’nin asıl vizyonunu görmek için Orijinal 2’nin deneyim edilmesi gerekiyor.Ninja Gaiden 2’den sonra Team Ninja’da depremler olmaya başladı. Tomonobu Itagaki stüdyodan ayrıldı. Yerine gelen Yosuke Hayashi ve bugünlerde hala Team Ninja’nın başında olan Fumuhiko Yasuda Ninja Gaiden’ın iplerini ele aldı. Ninja Gaiden 3 2012 yılında hem PS3 hem de Xbox360 için çıktı. Lakin ne Ninja Gaiden olarak ne de aksiyon oyunu olarak iyi bir oyun değildi.
Team Ninja hayranlardan ve basından gelen eleştirileri ciddiye aldı. 6 ay kadar kısa bir süre sonra ise Ninja Gaiden 3 Razor’s Edge’i piyasaya sürdü. Razor’s Edge Ninja Gaiden 3’ü oldukça iyi toparladı ve gayet başarılı bir aksiyon oyunu oldu. Hiç şüphesiz benim de serideki savaş sistemi olarak favori oyunum Ninja Gaiden 3 Razor’s Edge idi.

Razor’s Edge sonrası Ninja Gaiden serisi yine uzun bir sessizliğe gömüldü. Team Ninja artık hızlı aksiyon oyunları yerine dönemin popüler türü soulslike’a yöneldi. Oldukça da başarılı işler çıkaran ekibi gayet beğeniyorum. Yine de Ninja Gaiden serisinin devam etmeyecek olması beni oldukça üzmekteydi. Ta ki bugüne kadar…
Ninja Gaiden serisi geri döndü!
Sene başında yapılan bir Xbox sunumunda Ninja Gaiden 4’ün yapım aşamasında olduğunu öğrendik. Hem de Team Ninja serinin geliştirme sürecinin tamamen Platinum Games’e bırakmıştı. Platinum Games hali hazırda aksiyon oyunlarında kendini kanıtlamış harika bir stüdyodur. Bayonetta, Vanquish, Wonderful 101, Madworld gibi iyi oyunları olan bir stüdyo. Lakin Platinum Games yakın zamanda oldukça büyük yeteneklerini kaybetti. Bundan dolayı da hayranlar büyük bir şüpheyle Ninja Gaiden 4’ü beklemeye başladı.

Ancak Team Ninja’nın tek duyurusu bu değildi. Sunumun sonunda Ninja Gaiden 2 Black’in de shadowdrop olarak oyunculara sunulduğunu gördük. Ninja Gaiden 4 öncesi insanları seriye ısındıracak oyunu iyi seçmişlerdi. Şahsi kanaatimce serinin en iyi oyunu olmasından dolayı iyi bir hamle yaptıklarını söyleyebilirim. Bir de ilk Ninja Gaiden’ın ruhunu taşıyan Ragebound ile seri iyice iyiden iyiye güzel bir geri dönüş yaptı.
Ryu’nun değil Yakumo’nun hikayesi
Ninja Gaiden 4 hikayesinin merkezine bu sefer Ryu’yu almıyor. Karasu Klanının genç ninjası Yakumo bu sefer başrol koltuğuna oturuyor. Aynı durumu hatırlarsanız Capcom Devil May Cry 4 sürecinde de yapmıştı. Dante’nin yerini Nero almış, yeni nesilde insanların seriye taze bir girişi olsun istemişti. Team Ninja’nın da bu noktada doğru bir adım attığını düşünüyorum. Nitekim Ninja Gaiden serisi hiçbir zaman hikayesi ile ön plana çıkmadı. Yine de seriye yeni girişecek insanları uzaklaştırmamak adına yeni bir ana karakter seçilmesi bence güzel bir hareket.
Oyunda zaten yüzde 80 oranında Yakumo’nun üzerine kurulmuş. Ryu konu mankeni olması ile beraber DMC4’ün Dantesi gibi kurtarıcı rolünde değil. Yakumo’da oldukça yetenekli bir Ninja olduğu için Ryu’nun yokluğunu aratmıyor. Yine her düşmanı darma duman eden bir süper Ninja’yı kontrol ediyoruz anladığınız. Öte yandan Yakumo içi boş bir kabuk. Ki Ryu’da böyle bir karakterdi aslında. Bu karakterler sadece oyun boyunca kestiğimiz düşmanlar için birer kılıflar. Ryu’nun öyle derin ve felsefi bir hikayesi yoktu. Sadece havalı ve süper bir Ninjaydı ve bu durumu zaten oldukça seviyorduk. Ninja Gaiden 3 bu durumun tersine bir şeyler denedi. Bununla beraber de ağzının payını aldı. Kısacası ne Ryu ne de Yakumo sizlerin favori ana karakterlerinden birisi olmayacak.

Oyunda hiç mi hikaye yok derseniz elbette bir hikaye anlatısı mevcut. Lakin bu anlatı o kadar basit ve önemsiz ki sizler için ana yemek bu olmayacaktır. Hikayeyi sizlere kısaca şöyle anlatıyım. Yakumo, Karasu (Raven) Klanına hizmet eden bir ninjadır. Karasu Klanı Ninja Gaiden 4 ile birlikte serinin lore’una eklenen bir klan. Asil Hayabusa Klanının arkasında olan Karasu Klanı genellikle pis işleri halletmektedir. Lakin bu klan kehanete göre Kadim Ejderha’yı ve Rahibesini öldürecek, dünyayı bu tehditten arındıracaktır.
Yakumo’nun amacı da tam olarak budur. Kadim Ejderha daha önce Ryu tarafından iki kere öldürülmüştür. Lakin her seferinde geri gelmeyi başarmıştır. Ryu Hayabusa ve Kadim Ejder Teşkilatı geçici bir çözüm olması adına Kadim Ejderha’yı kilitler. Kadim Ejderha’yı öldürmek ve dünyayı kurtarmak Yakumo’nun ellerindedir. Vasat bir hikaye ve vasat bir sunuma sahip Ninja Gaiden 4. Lakin şunu söylemeliyim ki hikaye anlatmak gibi bir derdi de yok zaten. Önceki paragraflarda da yazdığım gibi Ninja Gaiden serisi, hatta genel olarak Hack n Slash oyunları hikayeleri ile ön plana çıkmazlar. Bundan dolayı Ninja Gaiden 4’ün hikayesini büyük bir eksi olarak görmüyorum.
Hızlı ve kanlı bir savaş sistemi
Ninja Gaiden 4’ün hiç şüphesiz parladığı nokta savaş sistemi. Günümüz aksiyon oyunlarının istisnasız hepsi soulslike olmaya çalışıyor. Hatta ve Hatta Team Ninja bile hızlı aksiyon oyunlarını bırakıp kendisini bir soulslike stüdyosuna çevirdi. Nioh, Rise of the Ronin gibi iyi oyunlara sahipler. Lakin benim istediğim o Ninja Gaiden gibi hızlı aksiyon oyunlarını geride bıraktılar. Ninja Gaiden 4’ü de Platinum Games’e outsource ettiler. Platinum’da elindeki bütün yeteneği kullanarak harika bir savaş sistemi ortaya çıkarmış.
Aslında oyunun genel mantığı oldukça basit. Kare ile hızlı saldırılar, üçgen ile ağır saldırılar yapıyorsunuz. Amacınızı düşmanınızın işini bu iki tuşa basarak hızlıca bitirmek. Bu iki tuş arasında kombinasyonlar ile düşmanları hızlıca indirmek başlı başına çok keyifli. Oyunun animasyon kalitesi de başarılı olduğu için hiçbir sırıtma yok. Yakumo’nun bir temel formu bir de kanlı kuzgun formu var. Temel formda saldırılarınız çok daha hızlı gerçekleşiyor. Sol tetik tuşu ile geçtiğiniz kanlı kuzgun formunda daha oturaklı ve sağlam saldılar yapıyorsunuz. Bir nevi silah değiştiriyorsunuz gibi. Lakin bu formun belirli bir barı var. Bu bar bittikten sonra er ya da geç temel forma geçiş yapıyorsunuz.

Kolu bacağı kopan düşmanlarınızı üçgene basarak infaz ediyorsunuz. Bu infazlar oldukça önemli. Çünkü Ninja Gaiden’da düşmanınızın her iki ayağını bile kesseniz sizin üzerinize atlayacak ve bir fedai saldırısı yapacak. Tehditi ortadan kaldırmak bundan dolayı büyük önem arz ediyor. Üçgen tuşuna basılı tutup ultimate teknik moduna giriyorsunuz. Burada tamamen şarjladıktan sonra yakumo düşmanlar üzerinde hunharca kombolar çıkarıyor. Ve bir şey söyleyeyim en sevdiğim okur… bu insanı çok tatmin ediyor.
Örneğin düşman üzerinde hafif kombolarla saldırmaya başladınız ve etrafınız kalabalık. Düşmanı havaya kaldırdıktan sonra Izuna Drop atıyorsunuz. Yere indiğiniz anda da ultimate tekniği kullanıyor ve tüm tehditleri çatır çatır doğruyorsunuz. Bunun yaşattığı hazzı bir başka oyunda yaşamanız mümkün değil. Bir de düşmanlarınız oldukça agresif olduğu için onların işini bitirmek daha bir tatmin edici oluyor. Bunların yanı sıra Platinum Games seride daha önce olmayan bir iki yeni mekaniği de oyuna eklemiş.
Yeni mekanikler
Öncelikle olarak oyunda parry sistemi mevcut. Doğru zamanda blok tuşuna basarsanız Yakumo parry yapabiliyor. Parry’den sonra da üçgen tuşuyla hızlı bir karşı saldırı yapabiliyorsunuz. Ben bu mekaniği oyun boyunca oldukça az kullandım. Zaten oldukça kaotik olan savaş ortamında düşmanın saldırılarını beklemek bana oyunu temposuna zarar veriyormuş gibi geldi. Fakat bir diğer ekledikleri mekanik olan son anda kaçınmayı oldukça kullandım. Elbette bir kaçınma tuşumuz var. Platinumun çok az bir süre dahi olsa bir ağır çekim fantezisi var.
Düşman saldırılarından son anda kaçınırsanız oyun bir saliseliğine ağır çekime giriyor. Akabinde üçgen tuşuna bastığınızda da düşmanınız üzerinde bir karşı saldırı yapıyorsunuz. Bir salise deyip geçmeyen. Ninja Gaiden gibi kaotik ve zor bir oyunda bir salisenin bile büyük bir önemi var. Boşluk bulduğunuz her anda kendinize yeni bir pozisyon almalısınız. Düşman pozisyonlarını saldırılarını iyi okumalısınız. Bundan dolayı her hareketinizin, her bir anın büyük önemi var. Odağınızı kaybettiğiniz anda düşmanların sizi saniyeler içerisinde doğraması işten bile değil.

İşte bu noktada oyunda beğenmediğim bir noktayı sizlerle paylaşmak isterim. Tepkinin ve animasyonların bu denli önemli olduğu bu oyunda düşmanların size hasar verdiğini pek anlayamıyorsunuz. Sizin düşman üzerindeki geri bildiriminiz oldukça iyi. Silahların sesleri, kesiş sesleri, efektler çok iyi ayarlanmış. Lakin ara sıra düşmanların size saldırılarını kaçırıyorsunuz. Daha iyi anlamanız adına şöyle izah edeyim. Diyelim ki kalabalık bir grup ile bir savaşa girdiniz ve tam canlısınız. Düşman grubunda bir kişi ile dövüşüyorsunuz. Elbette diğer gruptaki düşmanlarda size saldırıyor. Ve sol üstü kontrol ettiğinizde yarı cana düştüğünüz görüyorsunuz. Düşmanlar size ancak güçlü saldırılar yaparsa Yakumo tökezliyor. Bu da sizin oyun içerisinde kendinizi takip etmenizi zorlaştırıyor. Savaş sistemindeki tek eksi bence budur.
İşte Ninja Gaiden 4’ün sistemleri tamamen bunlardan oluşuyor. Bu sistemleri birbirine bağlayarak düşmanlarınızı doğruyorsunuz. Sistemler oldukça pürüzsüz çalıştığı içinde inanılmaz zevk alıyorsunuz. İşin aslı souls türünün satüre edildiği bu dönemde Ninja Gaiden 4 gibi hızlı hack n slash oyunlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Gelecekte bu türde daha fazla oyun görmek isterim.
Ninja Gaiden zor bir seridir
Ninja Gaiden serisinin zorluğu şanındandır. Heyecanla oyunun başına oturan her oyuncu bir noktada pes etmiştir. Lakin seriye dayanabilenler gerçek güzelliği görmüş, Itagaki ve ekibinin yarattığı şahesere bağımlı olmuştur. O kaotiklik içerisinde kendi yolunu bulmak, zorluğun üstesinden gelmek oyuncuya müthiş bir tatmin yaşatır. Zordur Ninja Gaiden serisi… Lakin bir kere ritmine alıştıktan sonra da akıp gider. Hele bir de stilize oynamaya başlarsanız aldığınız zevk beşe katlanır. En ince mekanikleri bile özenle kullanır, düşman üzerinde adeta şov yaparsınız.
Ninja Gaiden 4’ün videoları ilk düştüğünde içimde bir şüphe vardı. Gösterilen videolarda düşmanlar agresif değildi. Sizin saldırmanızı bekleyen basit düşmanlar gibi gözüküyorlardı. Platinum agresifliği ile tanına Ninja Gaiden’ı modern oyuncular için kolaylaştırmıştı sanki. Bu da beni oldukça korkutuyordu. Serinin ruhunun bir noktada terk edildiğini düşünüyordum. Oynadıktan sonra şunu söyleyebilirim ki en sevdiğim okur, ben yanılmışım. Ve bu yanılmışlığıma o kadar seviniyorum ki sana anlatamam. Oyunun başlangıcında kolay, normal ve zor olmak üzere üç farklı zorluk modu var.

Oyuna normal modda başladım. Hem düşman agresifliği hem de oyunun kaosu oldukça yerindeydi. Yine Razor’s Edge ve OG 2’ye göre daha hafifti ama oldukça keyiflidi. Belli ki Platinum Games yeni oyuncuları korkutup kaçırmak istemiyordu. Deneyimli bir Ninja Gaiden oyuncusu olduğum için zorluğu bir kademe yükseltmeyi tercih ettim. İyi ki de yükseltmişim. Oyun OG 2 ve Razor’s Edge’in kaosuna ve zorluğuna sahip oldu. Yerimde durmuyor sürekli hareket halinde sağa sola koşuyordum. Düşmanlarımın işini hızlıca bitiriyordum. Daha zor gruplar ile savaştığım için de dopamin beynimin her yerinde geziyordu. Oyunun zorluk ayarını oldukça beğendiğimi söylemeliyim bundan dolayı. Özellikle deneyimli bir Ninja Gaiden oyuncusu iseniz kesinlikle zorda başlayın.
Platinum’u en çok takdir ettiğim nokta burada başladı. Ninja Gaiden’ın kaosunu korurken diğer yandan kendi estetiklerini ve stillerini oyunun içerisine aktarmayı başarmışlar. Ekledikleri mekanikler ve animasyonlardan bunun bir Platinum oyunu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu da zaten stilize oynamanın oldukça zor olduğu Ninja Gaiden 4’ü benim için eşsiz kılıyor. Hem Ninja Gaiden kaosuna hem de Platinum’un stilizeliğine sahip bir Ninja Gaiden oyunu. Bir hack n slash hayranı daha ne isteyebilir ki?
Bölüm tasarımları, boss savaşları ve görevler
Klasik Hack n Slashlerin en büyük problemleri oldukça lineer bölüm tasarımlarına sahip olmasıydı. Ninja Gaiden (2004), Devil May Cry (2001) bu kalıpların dışına çıkmayı başarabilen oyunlardı. Lakin tür ilerledikçe daha lineer daha, düşman kes devam et tasarımına evrildik. Bu biraz da türün yapısıyla alakalı bir durumdu tabii. Temponun sürekli yükseldiği, dur durak bilmediği bu oyunlarda tempoyu bölecek eylemler yapmak çok doğru değildi. Lakin Platinum Games bunun da ayarını bir şekilde iyi tutturmayı başarmış.
Ninja Gaiden 4 oldukça çizgisel bölümlere sahip. Amma ve lakin bu çizgeselliğin dışına çıkan bir yapıya da sahip. Oyun çizgisellik ilüzyonu oluştursa bile oyuncuya keşfedebileceği alanlar sunuyor. Eğer bölümleri iyi araştırırsanız göreceksiniz. Araf adı verilen mücadele odaları, toplanabilir sandıklar, maksimum canı artıran eşyalar hep keşife saklanmış. Bunun yanı sıra platforming sekansları ile oyuncunun nefes alması hedeflenmiş. Katmanlı bölüm tasarımları, keşfe açık alanlar ve yer yer çizgisel yapıyla oyunun bölüm tasarımları güzel ayarlanmış. Keşfin merak unsurunu artırmak için de oyuna görev sistemi eklenmiş.

Görevlerden bahsetmeden önce sizleri Umi ile tanıştırmak isterim. Umi Yakumo’nun görevi boyunca yardımcı olan bir karakterç Kendisi bize uzaktan bilgisayarı ile yardımcı oluyor. Belirli terminallerden ki bunlar bir nevi kayıt noktaları Yakumo’ya eşya satıyor ya da görev veriyor. Aslına baktığımızda bizim için bir market görevi görüyor. Görevlerimizi Umi’den alıyoruz. Görevleri tamamladığımızda da para, aksesuar gibi şeyler kazanıyoruz. Dediğim gibi bu görevler, 50 düşman katletme, canavar yakalama gibi basit işler. Lakin oyunu çeşitlendirdiği için ben birçoğunu yaptım. Aynı zamanda benim bölümleri araştırma arzumu da kuvvetlendirdi. Güzel bir eklenti olmuş.
Sizlere bir de boss savaşlarından bahsetmek isterim. Açık konuşmak gerekirse serinin bossları hiçbir zaman çok iyi olmadı. Savaşması ve dövüşmesi pek iyi olmayan bosslar benim için bir çileye dönüştü. Gereksizce sizin canınızı yiyen, sizi kapma saldırılarıyla cezalandıran bosslar ile savaşmak hiç keyifli değildi. Bu oyunda ise tasarımları çok hoş olan ama savaşması yine çok keyifli olmayan bosslar mevcut. Bossların atmosferleri ve dövüş alanları oldukça iyi. Lakin kendileriyle savaşmak beni çok tatmin etmedi. Oyun içerisinde sevdiğim bir iki boss var elbet ama bu türde favorilerime bile giremezler muhtemelen.
Usta Ninja Ryu Hayabusa
Ryu Hayabusa… Asil Hayabusa klanının lideri ve meşhur ejder soyunun varisi. Kadim Ejderhayı iki kere öldürmüş, dünyayı sayısız tehlikeden kurtarmış süper ninja. Kendisine ayrı bir başlık açmasam ve biraz da onun oynanış döngüsünden bahsetmesem içimde kalırdı. Evet belki süper bir karakteri, felsefi bir hikayesi yok. Yine de oyun sektörünün gördüğü en havalı isimlerden birisi. Benim de aksiyon oyunlarında kişisel olarak favorilerimden birisi. Özellikle Razor’s Edge’de ki yetenek seti ile oynaması en keyifli karakterlerdendir.

Ninja Gaiden 4’de Ryu Hayabusa bütün ihtişamı ile oyunda bulunuyor. Ekran süresi oldukça az, lakin onu kontrol etmeye başladıktan sonrası oldukça keyifli. Hala oyundaki yetenek seti olarak Yakumo daha üstün. Çünkü Yakumo’nun 4 silahı ve sayısız tuş kombinasyonu var. Lakin Ryu’nun şuanlık tek bir silahı ve dört ninposu bulunuyor. Buna rağmen Ryu ile oynamak en az Yakumo ile oynamak kadar keyifli. Ryu’nun da iki formu var. Sol tetik tuşuna basarak geçtiğiniz ışıltı formu Ryu’nun sayısız saldırı yapmasını sağlıyor. Platinum her iki karakterin oynanışını da nevi şahsına münhasır yapmayı başarmış. Her ikisiyle de ayrı ayrı oynarken oldukça eğlendim.
Zaten oyunu bitirdikten sonra da tüm oyunu Ryu olarak oynayabiliyorsunuz. Ayrıca oyunu bitirdikten sonra da yine oyun sonrası içerikler sizi karşılıyor. Araf sınavları, mücadele odaları, bölümleri daha zorda oynama gibi Ninja Gaiden serisinde bulunan güzel içeriklerle oynanış sürenizi artırabilirsiniz.
Tomonobu Itagaki Anısına
Ben bu cümleleri yazarken hem Dead or Alive hem de Ninja Gaiden serisinin yaratıcısı Tomonobu Itagaki’yi kaybettik. Kendisi benim bu sektörde gördüğüm en çılgın adamdı. Oyunlarının eğlence unsuru oldukça fazlaydı. Öteki yandan oyunlarını yaparken elindeki tüm teknolojiyi dibine kadar kullanan bir yönetmendi. Aksiyon oyunlarında belirli bir çıtayı sağlamıştı. Başta Tekken serisinin yaratıcısı Harada olmak üzere, Hideaki Itsuno, Keiji Inafune gibi önemli isimlerle dostluğu olan harika bir oyun yönetmeniydi. Son yıllarda kendisinin işlerini göremesek dahi oyun sektörüne bıraktığı izler su götürmez bir gerçek. Kendisine kendi adıma her şey için teşekkür ederim. Itagaki Sensei huzu içinde uyusun.

Teknik detaylar ve son sözler
Ninja Gaiden 4 iki farklı mod ile geliyor. Hem grafik hem de performans modu sunan oyunu performans modunda deneyim ettim. 60 FPS’in altına düşmediğim oyun yağ gibi aktı gitti. Bunun yanı sıra oyunun Türkçe dil desteğine de sahip olduğunu belirteyim. Team Ninja zaten Rise of the Ronin’de de Türkçe dil desteği sağlamıştı. Bundan dolayı kendilerini tebrik etmek isterim. Ayrıyetten 2026 başına oyuna “Two Masters” ismi adında bir DLC paketi gelecek. Hem Ryu’ya hem de Yakumo’ya yeni silahlar ekleyecek bu DLC’yi heyecanla bekliyorum. Bir de Ayane ile Kasumi’Yi getirirlerse tadından yenmez.
Ninja Gaiden serisi oldukça güzel bir geri dönüşe imza attı. Ninja Gaiden 4’de bu geri dönüşü pekiştiren harika bir oyun. Hızlı ve akıcı aksiyon sistemi, iyi bölüm tasarımları, fena olmayan boss dövüşleri ve ilginç karakterleri ile kesinlikle şans verilmesi gereken bir iş. Souls türünü satüre edildiği şu günlerde hack n slash aksiyon oyunlarının geri dönmesi için bir umut.
Evet böylelikle incelememizi bitirdik en sevdiğim okur. Eğer istersen şuradan geçen haftalarda yaptığımız GOG Röportajına ulaşabilirsin. Kendine çok iyi bak ve sağlıcakla kal.
