Metal Gear Solid Delta: Snake Eater İnceleme

Atarita'da reklam ve sponsorlu içerikler açıkça belirtilmiştir. Bunun dışındaki hiçbir içerik ticari bir ortaklık sonucunda hazırlanmamıştır. Bkz: Editöryal Standartlar

Paylaş

Metal Gear Solid Delta: Snake Eater’ın PlayStation 5 inceleme kopyası, Konami tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.

Metal Gear Solid Delta: Snake Eater incelemesine hoş geldiniz sevgili okurlar! Oyunların film sektörünü sollamaya başladığı şu dönemde bence ilk kurşunlardan birini kesinlikle Metal Gear Solid serisi sıkmıştır. Metal Gear Solid 3: Snake Eater, Death Stranding 2: On the Beach ile kendisini en azından benim şu sıralar pek iyi anmadığım Hideo Kojima’nın ustalık eseridir kannımca. Seneler boyunca en sevdiğim oyunlar listemin zirvesinde kalmış, senede bir defa her oynayışımda yine tüylerimi diken diken eder, gözyaşlarımı akıtır bu oyun. Peki yeniden yapılması gerekli miydi, gelin tartışalım.

Metal Gear Solid ve Seyidcem Bağı

Burada biraz daha serinin benim tarafımdaki kişisel tarafını anlatmak durumundayım. Sonuçta kendi listenizdeki tüm zamanların gelmiş geçmiş en iyi oyununu her zaman inceleme fırsatınız olmuyor. Yaşım itibariyle evrene Metal Gear Solid V: The Phantom Pain ile girişme şansı yakalamıştım. Gizlilik oyunlarını zaten seven biriyim. Özellikle Hitman Absolution’ı manyak gibi hiç gözükmeden bitirmeye çalışıyordum. Ancak hayatımda oynadığım en iyi taktiksel gizlilik oyununu oynayınca bir afallamıştım tabi.

Oynanış harikaydı ve aşırı detaylıydı ama… Phantom Pain bir şeyler de anlatma derdindeydi. İnanılmaz iyi ara sahneler vardı, twist içeren bir senaryoya sahipti ama o kadar bölük pörçüktü ki. Önceki oyunları oynamadığım için anlamıyorum sanıyordum ama sonrasında oyunun tamamlanmadan çıkmak zorunda kaldığını öğrendim. Buna rağmen olanları merak etmiştim ve geçmişte çıkan oyunları oynama yolculuğum da bu şekilde başlamıştı.

Çıkış sırasına göre yaptığım yolculukta bazen oyunun kontrollerinin zorluğuna sövmüş olsam da genel olarak her oyunda erkana takılıp kaldığım sürüyle an yaşanmıştı. Özellikle ilk oyunda her boss savaşından sonra onlara üzülmem veya ikinci oyunun günümüzü aratmayacak senaryosundaki finalinin tüyleri diken diken edişi gibi. La-Li-Lu-Le-Lo. Ama üçüncü oyun? Başından sonuna kadar beni bu kadar kendine bağlayan başka bir eğlence ürünü olmamıştı. Oyunlar sanat mıdır kavgası ediyorlar ya… Üçüncü oyun gayette sanattır. Dördüncü oyun ise bence seriye inanılmaz bir finalle noktayı koyuyordu. Adeta bir “Absolute Cinema!” anı.

Size neden peki bunları anlatıyorum? Arkadaşlar, lütfen Metal Gear Solid serisini oynayın. Bunu sadece oyunlarla ilgilenenler için demiyorum, herkese diyorum. Başta üçüncü oyunun bu yeniden yapım fikrine hiç sıcak bakmıyordum. Ancak Metal Gear Solid Delta: Snake Eater bu konudaki fikrimi değiştirdi. Zaten tarihsel sıralamaya göre üçüncü oyun aslında tüm hikayenin başı olduğu için (ben her ne kadar çıkış sırasına göre oynamayı daha çok sevsem de) gayette buradan başlanabilir. Haydi daha gevezelik etmeden asıl yazıya başlayalım.

Filmleri aratmayacak bir casusluk hikayesi.

Bir oyunun genel olarak en vurucu unsurunun benim gözümde hikayesi olduğunu ilk defa anlamamı sağlayan oyundu Metal Gear Solid 3: Snake Eater. Başından sonuna kadar sizi ekrana bağlayan dudak uçuklatıcı bir sinematik anlatıma sahipti. Bir kere içinde bir senaryonun iyi olmasını sağlayan her şey var; aşk, savaş, ihanet… Yeniden yapım; ara sahneler, seslendirmeler dahil hiçbir şeyi değiştirmediği için genel anlamda orijinal oyundaki ara sahnelerin daha iyi gözükenini izliyorsunuz. İnanır mısınız, bunun bile beni ilk saniyeden nasıl heyecanlandırdığını tahmin bile edemezsiniz!

Hikayemiz oyun boyunca Snake kod adlıyla tanıyacağımız Jack adında bir Amerikan askerinin Rusya topraklarına tarihin ilk HALO (High Altitude, Low Open – Yüksek İrtifa) uçak atlayışını gerçekleştirerek inmesi ile başlıyor. Sokolov adlı bilim adamı nükleer bir silah olan meka Shagohod’ın geliştiricisidir. Amerika ise Soğuk Savaş’ın kaderini değiştirecek bu silahın tamamlanmaması için Sokolov’u ele geçirmek istemektedir. Ancak bu operasyon Snake’in eski akıl hocası The Boss’un taraf değiştirmesi ile sekteye uğrar.

Yanına Sovyet ordusundan Colonel Volgin, Ocelot ve eski dostları Cobra Unit’i alan The Boss, ülkesine ihanet eder ve nükleer silah Shagohod’un korunmasına yardımcı olur. Olan bitene anlam veremeyen Snake’i de bir güzel etkisiz hale getirir. Amerika ve Rusya arasında bir gerginlik çıkarmak isteyen Volgin ise Amerikan yapımı bir nükleer patlayıcıyı kendi askerlerinin ölecek olması pahasına Rusya topraklarına ateşler. Bu durum Beyaz Saray ve Sovyetler Birliği arasında diplomatik bir kriz yaratacaktır.

Amerikan başkanı Johnson olayın aslını Kruschev’e anlatsa da Rus hükümeti bir kanıt ister. Amerika’ya, The Boss ve Cobra’larının alt edilmesi, Shagohad’ın yok edilmesi ve Volgin’in ihanetinin kanıtlanması için bir hafta süre verir. Önceki operasyon Virtuous Mission’ı da planlayan Major Zero, başarısızlığı yüzünden zaten topun ucunda olduğu için eski ustasından intikam alma görevini Snake’e götürür. Böylelikle Snake Eater operasyonu başlar. Ne senaryo ama değil mi?

Zaten çok iyi olan bir şeyi değiştirmeyip, birebir grafik güncellemesi yaptıkları için tabii ki Konami’ye kızmayacağım. Çünkü derinlerde bir yerde biliyorum ki bu hikayeyi sadece Hideo Kojima ve ekibi yazabilirdi. Herifin zaten eskiden gelen bir yönetmen olma takıntısı olduğu için sahneleri, açıları harika çekiyor. Ancak son oyunlarında bir bütünlük sorunu olduğu aşikar. Bence bunun sebebi Tomokazu Fukushima ve Shuyo Murata gibi yardımcı yazarların eksikliğinden kaynaklı. Onlara da saygılarımızı sunmadan geçmeyelim. Kısadan hisse hikaye inanılmaz, hele en son sahne beni her zaman ağlatmayı başarır.

Daha önce yılan yediniz mi? Yiyeceksiniz.

Hikayesi ile bu kadar övülen bir seri olunca belki de akıllara gelen ilk soru işareti: “Ama bu bir oyun! Oynanıştan hiç bahsetmedin.” olabilir. Haklısınız da, ben BİRAZ fan boy’um, taktir ederseniz bu kadarını da yapayım artık. İşin eğlenceli tarafı şimdi başlıyor çünkü bu oyun detay hastası bir oyun. Metal Gear Solid Kojima’sı diye bir gerçek var ve… Ben onu Death Stranding Kojima’sından daha çok seviyorum.

Snake Eater’ın döneminde en büyük pazarlama noktası aslında oyunun büyük oranda ormanda geçecek olmasıydı. Bu oyundaki orman, gizlilik yeteneklerinizi sonuna kadar kullanmak yanı sıra hayatta kalma unsurlarına da dikkat etmeniz gereken kocaman bir oyun alanı. Snake’in kamuflaj üniformasını yüzeye göre sürekli değiştirmeniz gerekmekte. Böylece belli bir gözükme yüzdesini doldurup, düşmanların sizi seçememesini sağlayabiliyorsunuz. Yeniden yapım ile beraber birkaç tane de oynanışı değiştiren, bazen kolaylaştıran yeni kamuflajlar eklenmiş.

Aynı zamanda eğilmek daha az görünmenizi sağlıyor tabii ki. Ancak yaprakların arasında olsanız bile orada hızlı sürünmeniz düşmanın yine sizi fark etmesini sağlayabilir. Eğilerek hareket etmek ise asıl oyunda tam bir işkenceydi. Daha doğrusu seriye dördüncü oyun ile eklenen bir özellik oldu. Bunun dışındaki oyunlarda eğildiğiniz zaman hareket ettiğinizde Snake hemen sürünmeye başlıyordu. Ayrıca silahımızı kullanmak için de sabit durup First Person kamera açısına geçmemiz gerekiyordu. Aslında geriye dönüp bakınca bu oynanış bayağı bir işkenceymiş.

Ama ne mutlu ki yeniden yapım ile serbest kamera açısı gelmiş ve hoşta gelmiş. Bu oyunu böyle oynayabildiğime hala inanamıyorum. Eski versiyonda yerine göre değişen bir kamera açısı mevcuttu. Oynadığınız alana bağlı olarak bazen kuş bakışı bazense sabit kamerayla oynuyordunuz. Artık siper almak, rahat nişan almak günümüz oyunları standartlarına ulaşmış.

Benim artık senede bir “run” yapmaktan elim alıştı ama yukarıda da bahsettiğim gibi oynanış olarak en rafine oyun Metal Gear Solid V: The Phantom Pain idi. Orada Snake’i o kadar özgür, o kadar akıcı kullanabiliyorduk ki önceki oyunlara geçince gelişimin farkından ufak bir şok yaşamıştım. İşte o oyundaki Snake’in Metal Gear Solid Delta: Snake Eater ile geri döndüğünü söylesem çok yanlış olmaz. Hala o kadar akıcı olmasa da kütüklük bayağı düzeltilmiş. Ancak bu da başka bir soruna yol açmış.

Bu kadar kolay mıydı bu oyun?

Hani dedim ya kamera açısının sabit kalması ve düzgün nişan almak; oyunu rahatlatmış diye… Biraz fazla rahatlatmış ne yazık ki ve korktuğumuz başımıza geldi. Oyun daha ilk duyurulduğundan beri Konami altını çize çize, “Biz aynı oyunu makyajlayıp, kontrolleri güncelleyip sunacağız.” demişti. O yüzden tam olarak umduğumu buldum.

Doğal olarak saydığım etmenler orijinal oyunu bir noktada zorlaştırıyordu. Birinin arkasından gizlice yaklaşıp onu sorgulamak veya bayıltmak bile işkenceydi. Bunların günümüze göre güncellenmesi gerekirdi ama sorun şu ki; düşman yapay zekası orijinal oyun ile tamamen aynı. Hala aynı görüş açısında görüyorlar, hala aynı spesifik hataları yapıyorlar. Böyle olunca da susturuculu tabancamı alıp sıka sıka gitmek oyunu aşırı kolaylaştırmış. Susturucunun bir ömrü var ama genelde kafadan başarılı atışlar yaptığınız için yenisini bulana kadar çok rahat götürüyor.

Sıka sıka gitmeyip, hiç görünmeden gitmekte yenilenen kamera sayesinde artık daha kolay. Düşmanın arkasına yaklaşıp tek tuşla CQC (Close Quarter Combat – Meskûn Mahal Savaşı) ile onu yatırabiliyoruz. Onu geçtim yakalanınca girilen Alert modunda üzerinize akın akın düşmanlar geldiği için kaçmak isteyebiliyorsunuz. Konami’deki zeki arkadaşlar oyunun alan alan map’lerden oluşmasını da orijinal oyundaki gibi bıraktığı için, başka bir bölgeye kaçtığınızda sizi hala kovalıyor olsalar bile, öldüğünüzde save’i oradan yükleyip tamamen görülmemişsiniz gibi devam edebiliyorsunuz.

Tamam, tembel davranacaklarını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Keşke Metal Gear Solid Delta: Snake Eater’ı da Silent Hill 2 Remake’te yaptıkları gibi dışarıdan bir geliştiriciye (Bloober Team) verselerdi. Bu haliyle ne yazık ki Metal Gear Solid: Master Collection içindeki sürümden farkı sadece kamera ve grafik oluyor ne yazık ki. Hatta orijinal oynanış mekanikleri ile oynamak isterseniz menüden onu da seçebiliyorsunuz. 70 dolara 2004 oyunu akardı valla değil mi?

Oyundan biraz daha bahsedelim.

Hem yeniden yapımı hem de asıl oyunu konuşmalı bir inceleme yazmak istediğim için biraz daha spesifik konulara dönmek isterim. Yukarıda yeniden yapımın yanlış yaptığı şeyleri göstermek için birazcık sallasam da sonuçta bunun nihayetinde 2004 yapımı bir oyun olduğunu unutmamak gerek. Ancak şöyle bir durum var ki 2004 için bile çok ileride bir oyun.

Öncelikle hayatta kalma yanına da dikkat etmemiz gerekmekte. Snake acıkabiliyor ve bu da onun stamina barını düşürüyor. Bar düştükçe nişan almanız zorlaşıyor ve Snake’in karnı gurulduyor. Ama ne guruldama! Aslan kükremesi gibi mübarek. Tam gizli gittiğiniz bir operasyonun ortasında “Gurrr” diye bir ses duyunca, siz de düşman askerleri gibi şok oluyorsunuz. Yemek yemek içinse ya bu koca ormandaki hayvanları avlamanız gerek ya da hazır gıda bulmak adına etrafı keşfetmeniz gerek. Snake’in her yeni hayvanı çiğ çiğ yiyişinde verdiği tepkiyi görmekse gerçekten eğlenceli.

Yapay zekası sorunlu desekte yine de görülmek, duyulmak diğer oyunlara nazaran aşırı kolay. Düşmanlar en ufak hatanızda sizi fark edebiliyorken bazen de gözünün önünde öylece dursanız bile anlamıyorlar. Hani bir yeniden yapımda bunu çözmek gerekirdi diye düşünüyorum ama neyse… Bunun dışında Snake çeşitli sebeplerle yaralanabiliyor. Menüden Snake’i nasıl iyileştireceğinizi kendiniz bulmanız lazım. Yanlış tedavi kaynaklarınızı boşa harcamak ile sonuçlandığı için dikkat etmeniz gerek. Cure yapmazsanız da can barınızın belli bir kısmını kullanamıyorsunuz.

Ayrıca bir de çantamız var ki etraftan gezip topladığınız eşyalarla onu doldurabiliyorsunuz. Elinizde taşıyıp kısayoldan seçebileceğiniz eşyaların sayısı sınırlı olduğu için duruma göre seçim yapmanız gerek ama mühim değil zaten menüden değiştirebiliyorsunuz. Bunun yanında gece görüş gözlüğü, termal gözlük, mayın dedektörü gibi eşyaları çevreden bulabilceğiniz için gözünüzü dört açmanız gerek. Yoksa oyunun farklı alanlardan oluşan yarı açık dünyasında en başa geri dönmeniz gerekir.

Bu oyunu böyle gördüğüme inanamıyorum!

Click bait bir başlık attım. Çünkü inanamama sebebim güzelliğinden ötürü değil. Tamam çokta sallamayayım şimdi ama bazı kısımlar o kadar kötü gözüküyor ki orijinal oyunun daha iyi gözüktüğünü düşündürttü. Ana amaçlarından biri grafik güncellemesi olan bir oyunda bu şekilde ışıklandırma hataları nasıl yaparlar aklım almıyor. Zaten performans modu, kalite modu artık alışık olduğumuz bir durum ama bunun 30fps’i ben aşırı rahatsız etti.

O yüzden performans modunda oynadım ve genel anlamda da oyunun özellikle ara sahnelerde bir sıçrama yaşadığını söyleyebilirim. Ama ışıklandırma sorununun olduğu kısımları kalite modunda da açsam bir şey değişmedi. Ben Playstation’da oynadım ama sanırım bilgisayarda görmek lazım bir de tam gelişim için. Neyse ki teknik anlamda beni yoracak bir sıkıntı görmedim. Ayrıca orijinal oyunda olan detayların hepsi birebir taşınmış. Bunları spoiler etmek istemem ama detay manyağı bir oyun olduğu için her birini ayrı seviyorum.

Son sözler ve kapanış.

Son olarak seslendirmelerin aynen orijinal oyundan taşınması biraz hayal kırıcı olsa da aşırı şaşırdığım bir durum oldu. Oyunun efsane tema müziği olan Snake Eater şarkısını da stüdyoya girip yeniden kaydetmişler. Başta çıkan intro videosunu izlerken tüylerim diken diken oldu ve bu yeniden kaydetme işini yaptıkları için ekibi gerçekten taktir ediyorum. Cynthia Harrell abla sen mükemmel bir insansın.

Sonuç olarak Metal Gear Solid serisine ilk defa girecek birinin Metal Gear Solid Delta: Snake Eater ile başlamasını mantıklı buluyorum. Sadece diğer oyunların yeniden yapımlarını ne zaman yapacaklarını kestiremediğim için biraz bekleyebilirsiniz. Ama mühim değil çünkü üçüncü oyun kendi içinde anlattığı hikayeyi bitiriyor. Orijinaline biraz fazla sadık olsa da inanın bana yeni nesil bir oyuncu olarak 2004 sürümüne pek katlanmayabilirsiniz. Oyunu hali hazırda çok seven kişiler ise… Biliyorum siz çoktan aldınız bile. Kendinize iyi bakın, hoşça kalın!

Seyidcem Öztürk
Seyidcem Öztürk
Bazen şarkı yazarım ama daha çok mühendislik ile cebelleşirim. Oyun oynamaksa her daim hayatımın içine entegredir. Çeşitli yazılar ve videolarla dolu oyun basını maceram ise hala devam etmekte. Nintendoʼdan ve Japonyaʼdan çıkmış oyunlar ise ana dalımdır.

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Daha Fazla Atarita

Oyun Gündemi:

Metal Gear Solid Delta: Snake Eater'ın PlayStation 5 inceleme kopyası, Konami tarafından Atarita’ya gönderilmiştir. Metal Gear Solid Delta: Snake Eater incelemesine hoş geldiniz sevgili okurlar! Oyunların film sektörünü sollamaya başladığı şu dönemde bence ilk kurşunlardan birini kesinlikle Metal Gear Solid serisi sıkmıştır. Metal Gear Solid...Metal Gear Solid Delta: Snake Eater İnceleme