Mara dünyası aslında çoğumuzun bildiği ve içerisinde vakit geçirmekten hoşlandığı bir dünya. Summer in Mara oyununu deneyimleyenler Koa and the Five Pirates of Mara’ya daha bir yakın olacaklar. Uzun zamandır böyle eğlenerek oynadığım bir platform oyunu daha olmamıştı diyebilirim. Gelin incelemeye geçelim;
Koa and the Five Pirates of Mara’ya hoş geldiniz!
Summer in Mara’yı daha önce oynama fırsatınız olduysa ana karakterimizi ve yardımcısını tanıyorsunuz demektir. Koa ve eğlenceli dostu Napopo’yu bu yapımda tekrar karşımıza sunan geliştirici ekip Chibig, oldukça eğlenceli bir bulmaca-platform oyununu gözler önüne seriyor. Mara dünyasının engin sularında bu sefer farklı bir maceraya atılıyoruz.
Korsan ganimetlerini bulmak için adadan adaya olan yolculuğumuz boyunca oldukça tatlı ve huzur dolu manzaralar ile karşılaşıyoruz. İçerisinde bol bol bulmaca, bol bol platform ve biraz da keşif elementleri içeren bu yapımın gerçekten çok eğlenceli olduğunu söylemem gerekli. Eski usul platform oyunlarına resmen saygı duruşunda bulunan Koa and the Five Pirates of Mara, nostaljik platform ve bulmaca oyunlarını özleyenler için kesinlikle en güzel alternatiflerden birisi olabilecek potansiyelde.
Koa ve yakın dostu Napopo, Mara dünyası içerisinde farklı adalara seyahat ediyor, buradaki korsan haritalarını buluyor ve birçok tehlikeyi atlatmaya çalışıyor. Böyle kısaca özetleyebileceğim bu oyunun zevkini ise oynamadan alamayacağınıza çok eminim.
Nostaljiye minik bir bakış
Eski dönem bulmaca-platform oyunlarının günümüzde pek rağbet görmemesi beni derinden üzüyor. Bu kadar eğlenceli ve oynaması keyifli olan bir türü neden yok ediyorlar anlam veremiyorum. Koa and the Five Pirates of Mara ise nostaljiye adeta göz kırpmayı başarıyor. Eski dönemden aşina olduğumuz o kaygısız platform oyunlarından kendine çok güzel örnekler çıkartmış bu yapım.
Mara içerisindeki her adanın farklı bir dokusu ve büyüsü var. Kumsaldan volkanik dağlara kadar çok çeşitli bir tasarım dizaynı söz konusu. Her haritanın da kendine özgü bir platform ögesi bulunuyor. Mesela buzul adalarda daha fazla kaygan bir ilerleyiş sunuluyor. Bu tür küçük ama güzel tasarım farklılıkları da benim çok hoşuma gitti diyebilirim. Oynarken acayip keyif aldım ve bir çırpıda bitirdim.
Oyun içerisinde çok ama çok basit mekanikler var. Koş, zıpla ve yuvarlan. Bazen ise bir nesneyi alıp fırlatmamız gereken etkileşim butonu. Bu 4 farklı mekanik dışında oyun içerisinde farklı bir düzenek sunulmuyor. İşte bu sebeple tam bir platform oyunlarına giriş yapımı. Daha önce bu türden herhangi bir oyun oynamadıysanız veya türe pek yatkın değilseniz, sizin için en güzel tercihlerden birisi olabilecek düzeyde. Mekaniklerin yanı sıra bölümlerdeki zorluk oranları da bence iyi dengelenmiş. Zaten yeterince az ve öz mekaniklere sahip olan oyunda çok fazla karmaşık bölüm tasarımlarının kullanılması pek hoş olmazdı.
Bölümlerdeki bulmacaları çözmek, tuzaklardan kaçınmak ve baştan sona bitirmek için neredeyse sadece koşup zıplamak yeterli olabiliyor. Türe yeni girenler için güzel bir tercih dedik ancak oyunlarla yeni tanışan minik dostlarımız için de oldukça ideal bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Karmaşık olmayan mekanik yapısı ve bölüm dizaynları sayesinde yeni nesillere oyunları sevdirmek için bundan daha iyi bir alternatif bulamayabiliriz.
Bazı bölümlerde karşımıza çıkan “Hızlandırma düzenekleri” sayesinde çok daha eğlenceli durumlar ortaya çıkabiliyor. Bu düzenek dediğim hızlandırma platformları ise her bölümde yok, ancak olduğu bölümlerde ise daha farklı bir oynanış sunuyor. Üstüne bir kez geldiğiniz anda sizin koşma tuşuna basmanıza gerek duymayan bir mekanik devreye giriyor ve tek yapmanız gereken şey, otomatik olarak koşarken önünüze çıkan engellerden zıplayarak kurtulmak. Yani yapımcılar bizlere yeri geldiği zaman oyunun temposunu arttırabileceğini çok düzgün bir şekilde göstermeyi başarıyor diyebiliriz.
Kamera açıları ise bazen sinir bozucu olabilir
Oyun iyi güzel ve çok eğlenceli fakat tek sorunu bence sabit kamera açısı tercihi. Bölümlerde Koa’yı sabit bir kamera takip ediyor ve bu yüzden bazı platformlarda kamera açısının kurbanı oluyorsunuz. Bölümlerin içerisinde yer alan Checkpoint düzenekleri ise çok az olduğu için ilerleyiş sağladığınız çoğu platformu tekrar oynamak zorunda kalıyorsunuz. Üstelik bunu 2-3 kez tekrar ettiğinizde canınız bir hayli sıkılabiliyor.
Elbette kamera açısı bu tarz bir oyuna çok rahat uyabiliyor fakat bölümleri de ona göre tasarlamak gerekiyordu. Özellikle kamera derinliğini hissetmeniz gereken noktalarda karşınıza çıkan platform ögelerinde ne yapacağınızı anlamadığınız zamanlar olabiliyor.
Her korsan adasının sonunda o bölümün Boss’u olduğu için çok daha farklı bir oynanış mekaniği ele alınıyor. Bu son savaşlarda genellikle platformun kendisi Boss olduğu için yukarıda bahsettiğim sabit kamera açısı düzeneği gerçekten sinir bozucu olabiliyor. Yalnız şunu belirtmek isterim, bu durum oyunun her anında yok. Sadece 2-3 farklı bölümde can sıkıcı olabiliyor ancak tüm oyunu baltalayacak bir sorun olmadığını da belirtmeliyim.
3D platform oyunlarını tekrar gün yüzüne çıkarmasa bile oldukça güzel bir alternatif olacaktır. Özellikle Summer in Mara’yı sevdiyseniz ve karakterlerine aşinaysanız Koa and the Five Pirates of Mara size çok daha eğlenceli gelecektir. 10 saate yakın oynanış süresi içerisinde nostaljik hisler alacak ve 3D platform oyunlarının gerçekten ne kadar değerli olduğunu tekrar hatırlayacaksınız.
