Yes, Your Grace 2: Snowfall İnceleme

Yes, Your Grace 2: Snowfall’ın PC inceleme kopyası Brave At Night tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.

Selam! Zengin hikâyeli ve seçimlerin önemli olduğu oyunları seven kişileri buraya alalım. Bugün sizlerle orta çağdaki bir krallığın yönetiminden sorumlu olduğumuz Yes, Your Grace oyununun ikinci oyunu Yes, Your Grace 2: Snowfall’un inceleme yazısı için karşınızdayım. İlk oyun uzun zamandır oynama listemdeydi fakat bir türlü sırası gelmemişti, ne yazık ki bugün sizlere ilk oyunu oynamış şekilde bunları yazmıyorum. O nedenle ilk oyunla tecrübeli bir karşılaştırma yapamayacağım fakat bununla birlikte ilk oyundan bağımsız şekilde ikinci oyuna geçerseniz sizleri nelerin beklediğini de gösterebileceğim. Zaten kendi oyun deneyimimle birlikte objektif bir şekilde oyunu anlatmaya özen gösterdiğim için hiçbir sorun oluşturmayacaktır.

İsterseniz daha fazla toplantı salonunda işimizi uzatmayalım, taht odasında derdini anlatmak için bizi bekleyen bir sürü vatandaşımız var. Gelin, işimize başlayalım.

“Bir taht nelere bedel?” dedirtecek bir yapım: Yes, Your Grace 2

Seçimler üzerinden değişikliklere gidilen zengin hikâyeli yapımları oldukça seven birisi olarak Yes, Your Grace uzun zamandır radarımdaydı. Bu oyunla birlikte seriye ilk kez giriş yapmış oldum. Benim gibi ilk oyunu oynamayan birisiyseniz sahip olduğumuz hikâye açığı oyunun girişiyle birlikte kapatılıyor, gerisi tamamen mekanik ve oyuna adapte olma sürecine kalıyor. Hikâyeyi sinematiksel olarak anlatım şekillerinin oyunun genel havasını kaplayan piksel tasarımı kadar sanatsal ve oyuna uygun olduğunu düşünüyorum. Piksel görselleri pek sevmeyen birisiyseniz tabii ki de oyunun genel yapısı görsel açıdan atmosfer olarak size yüzeysel gelebilir. Fakat kendi kategorisi içerisinde gayet yeterli bir iş yaptıklarını düşünüyorum. Müzikal açıdan da oyuncuyu atmosfere sokmada başarılı.

Oyunun mekanikleri ve oynanışı aslında oldukça basit. Belli başlı görevlerimiz var. Döngümüz haftalık şekilde ilerliyor. Bu döngü sürecinde taht odasına gelen vatandaşların dertlerini dinliyoruz ve yardım edip etmeme kararı veriyoruz. Bir taraftan sarayı geziyor, farklı odalarda etkileşim gerektiren kişilerle irtibata geçiyoruz. Gerekirse ayrı olarak birlikleri görevlendirip saray dışında bir alana gitmelerini sağlıyoruz. Aslında olay tamamen bundan ibaret fakat tabii ki de her şey bu kadar basit değil, kendince detayları olduğu gibi ödüllendirici ve cezalandırıcı yanları da var.

Oyunda alışveriş ve gezme için başlangıçta iki farklı değer birimimiz var. Bunlarla kalmayıp halkın mutluluğu, krallık seviyesi ve refah seviyesi olarak üç değişkenimiz de bulunmakta. Bu kısa süreli haftalık döngülerde öncelik verdiğimiz strateji sistemi tam olarak burada devreye giriyor. Halkı mutlu etmeli, bir taraftan da gerekli görevlerimizi yerine getirmeliyiz. Duvarı onarmak için gerekli taşları satın alacak parayı toplama, çocuğumuzun alacağı kararda doğru bir yol almasını sağlama gibi hem yönetim içi hem de yönetim dışı sorumluluklarımız bulunmakta. Bunlarla birlikte halkın sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Krallığın refah seviyesini arttıracak, gerçekten sorunu olduğu için gelen vatandaşlar olduğu gibi üçkağıtçı diyebileceğimiz kişiler de huzurumuza geliyor. Bunların farkını anlamalı, kaynaklarımızı boşuna tüketmelerini engellemeli ve gerekirse de vatandaşımızı reddetmeliyiz.

Sorunlar bir oradan, bir buradan gelirken dikkat: Kafanız çorba olma garantili!

Bu kısma oyundaki en önemli kısım diyebiliriz. Vatandaş aracılığıyla görevlendirdiğimiz her bir çalışanımız, haftalık iş kotasından bir tane azalarak dönüt sağlıyor. 4 ya da 4’ten fazla vatandaşla uğraşmamız gerektiği durumlarda eğer satıcıdan kullanabileceğimiz ekstra malzemeler almadıysak görevi kabul edilebilir bir puan seviyesine getirmemiz için tek kaynağımız çalışanlarımız oluyor. Eğer şarlatanların sunduğu bir görev değilse halkın refah ve mutluluk seviyesinin artması için görevin kabul görmesi şart, aksi takdirde puanlarımızdan oluyoruz. Bununla beraber birden fazla sonu olan bir yapım olduğunu ve seçimlerimizin her birinin oldukça önem arz ettiğini hatırlatmak gerek. Nihayetinde hafta içinde alınan kararlar ve hafta bitimindeki birim ve değer dağılımları oyunun kemik yapısını oluşturuyor.

Sürprizi bozmadan oyunun genel olarak mekaniklerini anlattığımı düşünüyorum, bundan sonrası tamamen kişisel deneyime dayalı görüşlerimi içerecek. Sizde aynı etkiye sahip olmaması çok olası olduğu için rica ediyorum değindiğim şeylerin duygusal değil yalnızca mantık kısmını alın.

Temelde oyunun mantığı hoşuma gitti. Bu mekaniklerle gayet eğlenceli ve saatlerin akıp gideceği sürükleyici bir yapım izlenimi veriyor. Kimisi için de bunu karşılayabileceğini düşünüyorum. Hatta sanırsam ilk oyunla mekanikleri oldukça farklı, o nedenle ilk oyununa hâlâ şans vermeyi planlıyorum. Fakat henüz tedavi süreci başlayamamış dikkat dağınıklığı sahibi bir insan olarak sabır ve odak konusunda ciddi sorunlarım var ve bu oyun gerçek anlamda kafamı allak bullak etti. Bunu yaşamamanız dediğim gibi çok olası, aslında bu değindiğim şeyin önüne kolayca bile geçilebilir. Oyunda gidişatı not düşen bir kitapçığımız var fakat seçim süreçlerinde can alıcı unsurları ne yazık ki not almıyor.

Oyunun mekanikleri her ne kadar önemli olsa da çoğunluğu yazı okumaktan ibaret ve mutlaka gözünüzden bir şeyler kaçabiliyor. O kaçan en ufak kelime yüzünden gidişat da değişebiliyor. Bu durum yeri geldiğinde oldukça tatsız bir olaya da sebep olabiliyor. O kadar sık kayıt alabilmenin önünü bizlere açmışlarken bu konuda da oyuncu dostu bir yaklaşıma sahip olmalarını beklerdim. Kendi adıma kısa sekanslar içerisinde ne yapacağımın stratejisini kurarken diyaloglarda olanları aklımda tutmakta oldukça zorluk yaşadım. Ekstra not alarak oynamanız lazım. Bu da birazcık oyunun yapısına ters gibi geliyor ama neticede önemli olan oyundan keyif almanızı sağlayabilmek. Çözüm yolunu ben bunda buldum.

Bu bahsettiğim döngü ne yazık ki benim yaşadığım gibi oyuncuların bir kısmında da bir süre sonra tekrara düşme, yapılanların rutinden ibarete yönelmesi ve nihayetinde de oyuncuyu oyundan koparacak kadar sıkılmaya yönlendirecektir. Bunun önüne geçmek için beklentiyi doğru ayarlamak ve dediğim gibi belki not alarak sakin bir kafayla oynamaya çalışmak lazım. Türkçe dil desteği olmadığının da altını çizmem gerek, yani uykulu hâldeyken de pek oynanacak bir oyun olduğunu düşünmüyorum.

Atmosferi ve sanat tasarımı gibi unsurlara gerçekten bayıldım. Fakat bu oyundan daha verimli bir dönüt almak için kendi adıma doğru bir zamanda sanırım değilim. Eğer benim gibi bir dönemden geçiyorsanız şu ara tercih etme konusunda kendinizi bir dinleyin derim, yine de denemek istiyorsanız da mutlaka şans verebilirsiniz. Mizahi unsurları da içerisinde barındıran ve bol emek içeren bir yapım olduğu her hâlinden belli. En kötü arada kalırsanız benim de yapmayı düşündüğüm gibi ilk oyuna yönelmenizde fayda var, sırayı bozmamak belki daha doğru olacaktır.

Umarım soru işaretlerinizi giderebilmekte yardımcı olabilmişimdir. Oyunda hikâye çok önem taşıdığı için o kısma bilerek değinmeden mekanikler üzerinden bir anlatıma gitmeye çalıştım. Yine de sorularınız olursa yorumlarda mutlaka belirtin lütfen, elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Bir sonraki incelemeye kadar görüşmek üzere, sağlıcakla kalın! Siz yeni yazıya, ben de yeni oyuna geçeyim.