The Settlers: New Allies inceleme içeriğimize hoş geldiniz. Bugün belki de Türk oyuncularının büyük kısmı tarafından varlığı bile bilinmeyen 30 yaşındaki The Settlers serisinin en yeni oyununu birlikte inceleyeceğiz. Açıkçası ben de bu oyunu görene kadar henüz serinin varlığından haberdar değildim. Bu nedenle eğer seriye aşina değilseniz ve yine de oyunun detaylarını merak ediyorsanız, kesinlikle doğru yerdesiniz. Bir yandan da seriye hakimseniz ve yeni oyundaki değişiklikleri duymayı bekliyorsanız, yine de içeriğimizin sizi tatmin edebileceğini söyleyelim.
“THE SETTLERS: NEW ALLIES! heyecan verici bir oyun olmaktan çok, dinginleştirici bir oyun olmaya çalışıyor”
The Settlers: New Allies, Ubisoft’un 30 yıldır geliştirdiği strateji serisinin son oyunu
Gerçek zamanlı strateji dendiği zaman oyuncuların aklına genelde Age of Empires serisi gelir. Ülkemizde Ubisoft’un The Settlers serisi hiçbir zaman o kadar yaygın olmadı. Ancak The Settlers: New Allies ile Ubisoft bu duvarı aşabilecek potansiyele sahip. Genel olarak bakacak olursak karşımızda nispeten basit, öğrenme eğrisi hızlı bir oyun bulunuyor. Benim gözümde karmaşık mekaniklerden ziyade yapısını olabildiğince basite indirgeyen, hikayesini oyuncuya anlatmak için çeşitli yollara başvuran ve dingin atmosferiyle oynayanları dinlendiren bir yapım imajı çizdi. Eğer diğer RTS oyunlarını oynarken “yavaş yavaş gelişeyim, sonra savaşayım” cümlesini en az bir kez kurduysanız, oyunun sizi mutlu edecek bazı yönleri bulunuyor.
Peki tuzlu tarafları var mı? Sorusunun yanıtı ise açıkça evet. Kolay anlaşılır ve su gibi akan bir oyun geliştirmenin en büyük zorluğu da aslında beklenen karmaşıklıktır. Strateji oyunlarının bizleri doğrudan değil, dolaylı yoldan düşünmeye sevk etmesi gerekir. Bu nedenle The Settlers: New Allies inceleme içeriğimizde oyunu kendi halinde değil, içinde bulunduğu türün standartlarına göre eleştirmek en doğrusu olacaktır. Zira özellikle ülkemizdeki oyuncular çoğunlukla seriye hasıl olmadığından, bu oyunu alma kararı verirken “strateji oyunu” olduğunu varsayarak yaklaşacaklardır. Nihayetinde bizim incelememiz de satın alma kararı esnasında ihtiyaç duyulan bir içerik olduğundan, sizin için dikkat etmem gereken her şeye özen göstereceğimden emin olabilirsiniz.
Güçlü olan kötünün, zayıf olan iyiye karşı zulmüne direnen Envoy’lar olarak yolculuğa başlıyoruz
Oyunun kendi evreninde kurguladığı Maru Halkı, büyük bir haydut sorunuyla karşı karşıya. Haydutların başındaki ana kötü karakter sürekli Maru Halkı’nın köylerine akınlar düzenliyor, yerleşim yerlerini yağmalıyor ve insanlarını katlediyor. Biz de tam bu karmaşanın ortasına Envoy’lar olarak katılıyoruz ve “zalimin zulmü varsa mazlumun Envoy’u var” gazıyla haydutları püskürterek bölümlerde ilerliyoruz. Tabi ilerleyiş esnasında hikaye başladığı yerden uzaklaşmaya başlıyor ve kendini tekrar etmekten kurtuluyor. Ancak aynısını görevler için söylemek pek mümkün değil.
Senaryoyu daha derinlemesine işleyip sizlere spoiler vermek istemem. Bu nedenle hikayenin olay akışını burada bölüp asıl konu olan hikaye anlatımı kısmına geçmek istiyorum. Ubisoft’un iyi yaptığı şeylerden birisi, hikayelerini sinematik yollarla anlatmak. The Settlers: New Allies’ta da yine sinematik anlatı yöntemlerini kullanmış. Oynanış sırasında ne kendisini ne de bir etkisini görsek de senaryonun üç ana karakterini sinematik sekanslar sırasında ekranda görebilmemiz güzel olmuş. Kendine has grafik tarzını sinematiklerinde de uygulayan oyun, yoğun duygusal anlar yaratmak yerine kurgusunun özünü oyuncuya aktarmayı seçmiş. Ne çok uzun ne de çok kısa diyebileceğimiz bu sekanslar tadında ve açıklayıcı olmuş. Diyaloglar sıkıcı değil, klişe veya kötü şakalar içermiyor. Ancak doğallıktan da hayli uzak.
Peki oynanış mekanikleri ne anlamda? Dolaylı yoldan düşündürüyor mu?
Açıkçası gerçek zamanlı strateji oyunları türündeki rakipleri arasında The Settlers: New Allies’ın en zayıf kaldığı nokta bu olmuş diyebiliriz. Çünkü oyunun dinamikleri, belki de şu anda düşündüğünüzden bile daha basit. Çevreyi etkili kullanmak için yapabileceğiniz her şeyin bir sınırı var.
Oyunda binalar inşa etmek, bölgeleri sahiplenmek, kazandığınız ödülleri ambarınıza taşımak gibi olağan işlerle “Mühendis” birimleri ilgileniyor. Nüfusunuzu arttırdığınızda “Toolmaker” binasında araçlar üreterek, “Guild Hall” binasında da mühendisler yetiştiriyorsunuz. Tıpkı AoE serisindeki köylüleriniz gibi, her işinize de bu mühendisler koşuyor. Boşta kalan mühendisler eğer yapımı başlamamış binalarınız varsa otomatik olarak gidip kendisi işin ucundan tutuyor. Eğer stratejik bir tercih ile bunu yapmasını istemiyorsanız, oyun ayarlarından kapatabiliyorsunuz.
Mühendisler dışında sadece sayısını kontrol edebildiğiniz kuryeleriniz bulunuyor. Bunları oyun esnasında iş başındayken izlemesi oldukça keyifli. Mühendisleriniz bir yapı inşa ederken ihtiyaç duydukları taşları, odunları ambarınızdan alıp onlara götürüyorlar. Aynı zamanda yaptığınız taş ocaklarında, kereste atölyelerinde de yine bu işçiler çalışıyor. Nüfuslarını kontrol edip eğer yeterli değilse yaşam alanları oluşturarak sayılarını artırabiliyorsunuz. Yine bu işçiler siz mühendis yetiştirecekseniz gidip Guild Hall’a giriyor, bir bekleme süresinden sonra mühendis olarak çıkıyor. Aynı şekilde asker yetiştireceğiniz vakit de talim alanlarına giderek askere dönüşüyorlar. Oyunun benim için en dinlendirici ve huzur verici kısmı bu yapay zekalar işlerini yaparken onları izlemek oldu. Eğer neyi bu kadar çok izlediğimi merak ediyorsanız, aşağıdaki videoyu sizin için yüklüyorum.
Hayır, dolaylı yoldan düşündürmüyor
Eğer taş stoklarınız tükeniyorsa çabucak bir taş kaynağı bulmanız gerekiyor, üretim hızınız yeterli değilse üretim atölyelerinizin sayısını artırmanız gerekiyor. Aslında oyun içinde bir çeşit “boost” sistemi var ancak bunun etkilerini doğrudan hissetmeniz oldukça zor. Mesela kömür madeninde çalışan işçilerinize üzüm verdiğinizde madenin verimi %100’den %185’e kadar yükselebiliyor. Ancak bu desteğin etkisi üretilen kömür ile demir madenini eritip külçe haline getirirken tıkanan üretimde kendisini fazla hissettirmiyor. Bu nedenle oyun sizi yeni kaynaklar bulabilmeniz için haritanın daha fazla alanını keşfetmeye ve daha çok bölgeyi sahiplenmeye teşvik ediyor.
Bölge sahiplenme mekaniği belki de oyunun en stratejik bölümü olmuş
Oyunun haritasında altıgen şeklinde parseller var ve siz binalarınızı bu şekiller üzerine inşa ediyorsunuz. Ancak bir yere bina inşa edebilmeniz için önce mühendislerinizin orayı sahiplenmesi gerekiyor. Hak iddia edebildiğiniz bölgelere maden, ambar, savunma kulesi gibi bütün binalarınızı yerleştirebiliyorsunuz. Aynı zamanda bir yerde hak iddia etmeden oranın yeraltı kaynaklarından da faydalanamıyorsunuz. Dolayısıyla bir önceki paragrafta belirttiğim haritada yayılma işini bu mekanik sayesinde gerçekleştiriyorsunuz. Mühendisler işaretlediğiniz alanın etrafına taş döşeyerek oraya bir şeyler inşa edebilmenizi sağlıyor. Bu, savunma hatlarını ayarlarken de dikkat etmeniz gereken bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.
Yeniden oynanabilirlik konusunda kısır bir oyun olduğunu söyleyebilirim
Hikayesini bitirdik, çevrimiçi oynamaya başladık derken bir süre sonra kendinizi hep aynı şeyleri yaparken bulabilirsiniz. Fraksiyon sayıları, birim çeşitlilikleri ve birimleri geliştirme seçenekleri oldukça kısıtlı. Her fraksiyonun bir tank, bir okçu ve bir de yakın dövüş savaşçısından oluşan üç temel birimi var. Ek olarak hem tank hem de yakın dövüş özellikleri eşit düzeyde olan bir birim daha ileri safhalarda açılıyor. Bununla birlikte farklı binalar inşa ederek elde edebileceğiniz bir şifacı ve iki de yapılara hasar verebilen farklı menzil ve dayanıklılık özelliklerine sahip birim mevcut.
Her birimin karşısında güçlü olduğu bir başka birim mevcut ve stratejik olarak bunları kullanabiliyorsunuz. Yine de oyun sizi dolaylı yoldan düşünmeye itmediğinden, basit bir mantık ile fazla askeri olan savaşı kazanıyor. Yerleştirdiğiniz akademi binası ile bazı kaynaklarınızı harcayarak askerlerinizin özelliklerini geliştirseniz de bunu görsel olarak oyunda göremiyorsunuz ve etkisini de yine minimum şekilde hissediyorsunuz.
Asker olmayan birimler için de çeşitli geliştirmeler mevcut. Bunlar aslında olması gerektiğinden fazla işinize yarıyor ve askeri taraftaki geliştirmelerin zayıflığını daha da vurguluyor. Mesela çiftlik oluşturup burada buğday yetiştirerek, bu buğdayı ahırda eşek ya da et üretmek için kullanabiliyorsunuz. Eşek üretmeyi seçtiğinizde bir başka binada bu eşekler ve nüfusunuzdan kullanacağınız insanlarla eşeklerin çektiği arabalar üretebiliyorsunuz. Mühendislerinizin peşinden odun, taş ve aletleri taşırken faydasını fazlasıyla görüyorsunuz. Çünkü eğer gecikirlerse mühendisler boş boş durup malzemelerin gelmesini bekliyor ve işler aksıyor.
Açıkçası askeri tarafta da işleri bu kadar kolaylaştırabilen geliştirmeler görmeyi isterdim. Oyunun bu konuda da basit kalmış olması yeniden oynanabilirliği ve oynarken toparlanan dikkatinizi bitirebilir. Açıkçası genel olarak basit olsa da böyle elzem hususlarda daha komplike bir oyunla karşılaşmayı beklerdim. İçerisindeki strateji unsurlarını destekleyen ve güçlendiren bir oyun olduğunu söylemek zor.
Müzikler ve oyunun genel atmosferi başarılı
Strateji oyunları oynarken dikkatinizin bir anda darmaduman olmasına sebep olan müzikler duymak hiç hoşunuza gitmeyecektir. The Settlers: New Allies oynarken bu tür müziklerle karşılaşmayacağınızı söyleyebilirim. Oyunun günlük güneşlik atmosferine yakışan dinlendirici ve hoş müzikler seçilmiş. Genel olarak atmosferin verdiği rahatlama hissi sesler ve müzikler ile güzelce desteklenmiş.
17 Şubat’ta çıkan oyunun çevrimiçi sunucuları halen sorunlu
The Settlers: New Allies oyuna ne zaman girersem gireyim önüme “Error Code: Forest – 000008” hatasını getirdi ve çevrimiçi sunuculara bağlanamadım. Bu nedenle oyunun online özelliklerini test etme fırsatım olmadı ve Ubisoft Connect ödüllerinin de büyük kısmını alamadım. Eğer bu ödüller ve çevrimiçi bağlantı bu oyunun bir parçasıysa, sorunsuz çalışmasını beklemek de bizim en büyük hakkımız olmalı. Ne yazık ki Ubisoft, 17 Şubat’tan bu yana bu sorun için herhangi bir çözüm getirmiş değil ve çözülecek gibi de görünmüyor. Bu nedenle oyunu online oynamak istiyorsanız en azından bu problem düzelene kadar beklemenizi tavsiye ediyorum.
Daha acı tarafı ise eğer internet bağlantınız yoksa tek başınıza yapay zekalara karşı bile oynayamıyor olmanız. Yani buna söylenecek pek bir şey de yok açıkçası. Umarım düzelir. Oyunun benden büyük ölçüde puan kaybetmesinin arkasındaki en büyük sebep bu oldu diyebilirim.
Uzun lafın kısası
Açıkçası oyun bana verdiği izlenim ile çağ açıp çağ kapatmaya gelmiş, türün bazı özelliklerini yeniden tanımlamak için üretilmiş bir yapım olmadığını çağrıştırdı. Zaten böyle bir kaygısı da yok. Serinin mirasını sürdüren, hikayesini anlatan, kolay öğrenilen basit mekaniklere sahip bir strateji oyunu. En üzüldüğüm tarafı stratejik unsurların gereğinden daha yüzeysel olarak işlenmesi oldu. Tabi bunu farklı bir açıdan ele alacak olursak, strateji oyunlarıyla arası olmayan oyuncular için iyi bir başlangıç noktası olabilir. Tabi sunucu sorunlarını daima aklınızın bir köşesinde tutmanızı tavsiye ederim.
Oyunun incelemesi için biraz geciktiğimizin farkındayım. Ne yazık ki The Settlers: New Allies PC için piyasaya sürüldüğünde deprem nedeniyle evimden uzakta yaşamak zorunda kalmıştım. Bu nedenle beni mazur görün fakat ilerleyen dönemlerde karşınıza tam vaktinde ve bomba gibi çıkacağımızın sözünü de buradan vermiş olayım.
The Settlers: New Allies’ın Epic Games Store mağaza sayfasını buraya tıklayarak ziyaret edebilirsiniz.
