Mortal Kombat 1 İnceleme
Oyun dünyasının en köklü serilerinden olan Mortal Kombat 1’in yeni bir başlangıç arayışına girmesi kaçınılmazdı. Evet, Mortal Kombat 1 bir ‘reboot’ yani yeniden başlangıç. Gerçi pek de yeniden başlangıç denemez ama bunların hepsini incelememizde konuşacağız. O hâlde gelin, başlayalım.
Ya bugünkü hayatımız bir anda dursaydı ve kaderlerimiz en başından yeniden yazılsaydı?
Dile kolay onlarca oyun ile oluşturulmuş devasa bir evren. Üzerinde yıllarca çalışılmış bir hikâye. Tüm bunları bir anda silip atmak çok zor olurdu değil mi? Sevgili NetherRealm ekibi de böyle düşünmüş olacak ki bu yeniden başlangıcı minimum sancılarla atlatmak için serinin orijinal evrenine epey sadık kalmaya da çalışmış. Hikâye tarafında pek bir şey konuşmam mümkün değil çünkü hiç kimse için sürprizi kaçırmak istemem fakat Ateş Tanrısı Liu Kang tarafından yeniden yaratılan bu evren, bence çok iyi bir şekilde kurgulanmış.
Serinin sadık hayranları veya Mortal Kombat serisine yeni başlayacak kişiler bu dediğimi saçma bulabilir fakat bence burada önemli olan şey şirketin stratejisi. NetherRealm, onlarca yıldır devam eden bu seriye yeni bir başlangıç atmosferi sunarak yeni nesil oyunculara ulaşmak istemiş, bunu yaparken de eski sadık kitlesini de evrene dair sunduğu yeni bilgiler ve derin bakış açısı ile mükâfatlandırmış ki bence yapılacak en iyi hamle de buydu. Dövüş oyunlarına uzunca bir ara vermeden önce ben de bir Mortal Kombat hayranıydım. Hâliyle incelemek için Mortal Kombat 1’i açarken evrene dair temelleri biliyor, birçok karakteri ve arka plan hikâyelerini net bir biçimde hatırlıyordum. Gene de araya yıllar girdiği için bu karakterleri yeniden keşfetmek, haklarında yeni şeyler öğrenmek ve kaderlerinin ilerleyişini görmek beni epey mutlu etti.
Mortal Kombat 1, bir dövüş oyununun sunabileceği en kapsamlı hikâyelerden bir tanesine ev sahipliği yapıyor. Tabii oyun, aynı anda iki farklı kitleyi hikâyesi ile tatmin etmeye çalıştığı için zaman zaman saçmalayabiliyor ve epey karmaşık bir hâl alabiliyor. Gene de ben, bana sunulan bu yaklaşık altı saatlik sinematik hikâye ve dövüş deneyiminden, karakterleri farklı bakış açılarıyla keşfetmekten çok keyif aldım. Özellikle sinematikler ve sunum bambaşka bir boyuta ulaşmış diyebilirim. Belirli aralıklarla etkileşime girdiğiniz bol aksiyonlu sürükleyici bir film tadında.
Gene de Mortal Kombat 1’in belki de en beğenmediğim yanı olan menü, özel bitiriş animasyonları ve en önemli unsurlardan olan sinematik sahnelerin 30 FPS kilitli bir şekilde çalışmak zorunda olması gerçekten sinir bozucu. Bence bulunduğumuz yılda bunu artık aşmalıyız. Bu bir dövüş oyunu olduğu için genel 60 FPS kilidini tabii ki anlıyorum fakat menü, sinematik ve özel animasyonlardaki 30 FPS kilidi gerçekten oynanış deneyimimi epey baltaladı. Ha bir de bu sahnelere girişler anlık yaşandığı için oyun hafiften bir donuyor ve öyle devam ediyor. Bu da özellikle hikâye senaryosundaki şahane sinematikleri gölgeliyor. Bu sinematikleri gölgeleyen bir diğer unsur ise yaşadığım alt yazı kayma problemleriydi. Alt yazılar her zaman düzgün çalışmıyordu ve bazen çok geç geliyorlardı. Hikâye anlatımı doğrudan sinematik bir biçimde olan bir oyunda bu sorunlar, gerçekten negatif unsurlar yaratıyor ve görmezden gelinemiyor. Tabii tüm bu olumsuzluklara rağmen Mortal Kombat 1’in hikâyesinden fazlasıyla keyif aldığımı ve beğendiğimi söyleyebilirim çünkü ortada gerçekten şahane bir iş var.
Ustalaşması zor bir oyun olsa da ustalaştıktan sonra size sunulan eğlence bambaşka bir boyutta.
Başlıkta kullandığım bu cümleyi hemen hemen her dövüş oyunu için kullanabiliriz. Gene de Mortal Kombat 1’in üzerine kurgulanmış olan kombolar ve bu komboların sunduğu tatmin edici oynanış deneyimi gerçekten eşsiz bir seviyede. Tabii tüm bunları oyunun tek kişilik sekansları için söylüyorum. Yani hikâye ve yapay zekaya karşı mücadele ettiğimiz diğer oyun modları için. Yoksa bazı oyuncuların, çevrim içi taraftaki dengeden dolayı şikayet ettiğini de duymuştum fakat oralara da birazdan değineceğim. Benim oyun esnasındaki favori karakterim Liu Kang oldu. Kendisi pek bağ kurabildiğim bir karakter değildi fakat Mortal Kombat 1 ile birlikte beni kendisine alıştırmayı başardı.
Tabii Liu Kang’i favorim olarak belirledim diye diğer karakterleri de oynamamazlık yapmadım. Çünkü her birinin kombolarını, kombolar sonrasında ortaya çıkan animasyonlarını ve etkileyici bitiriş anlarını görmem – Kesinlikle iki üç kombo öğrenebilmek için saatlerce alıştırma yapmadım (!) – gerekiyordu. Bunların her biri gerçekten de oldukça memnun ediciydi. Oynanış tarafına büyük tat katan unsurlardan bir tanesi de Kameo dövüşçüler olmuş. Bunlar bizim dövüşler arasındaki eşlikçilerimiz oluyorlar ve belirli bekleme süreleri arasında onlardan yardım alabiliyoruz. Kendi içlerinde küçük komboları bile bulunuyor. Eski günlerdeki favori karakterim Cyrax’ı burada Kameo olarak görmek de oldukça mutlu ediciydi. Bu açıdan karakter çeşitliliği de gayet iyi.
Eğer siz de benim gibi eski bir dövüş oyuncusuysanız ve bu türe uzunca bir ara verdiyseniz bir süre çevrim içi oyun moduna girmenizi pek tavsiye etmem.
Çevrim içi oyunlara veya oyunlar içerisindeki çevrim içi elementlere pek sıcak olan bir oyuncu değilim. Yani Mortal Kombat veya Call of Duty gibi ana potansiyeli çevrim içi oynanış olan oyunları dahi hikâyesi için deneyimliyor sonrasında bilgisayarımdan kaldırıyorum. Gene de ne kadar paslandığımı ve insanların nasıl oynadığını görmek için Mortal Kombat 1’in çok oyunculu moduna yaklaşık bir saatimi ayırdım ve bu bir saat benim için gerçekten çok büyük bir zulüm oldu.
Bir saat boyunca tokat yedim desem yanlış olmaz sanırım çünkü Mortal Kombat 1’in çok oyunculu modundaki herkes çılgınlar gibi oynuyor. Kombo üstüne kombo, özel hareket üstüne özel hareket derken kendimi hareket edemezken dahi bulduğum oluyordu. Üstelik bazı karakterlerin vuruş aralıkları gerçekten çok seri ve Kameo komboları ile birleşince size gerçekten hiç fırsat vermeyebiliyorlar. Bu yüzden çevrim içi tarafı benim için biraz sancılı geçti. Bir daha da bakmam ve kendi kendime ‘’Tower’’ modunda takılırım muhtemelen.
Son sözler
Mortal Kombat 1, gerçekten epey bir zaman isteyen bir oyun. Eğer benim gibi birazcık daha keyfi oynayacaksanız yani ana hikâyeyi bitirip, yapay zekaya karşı eğlencesine takılacaksanız o kadar da zaman istemez. Ama eğer diyorsanız ki ‘’Zaten o kadar para ödüyoruz, çok oyunculu tarafta da ustalaşacağım.’’ O zaman yüzlerce saati gözden çıkarın derim. Tabii bu süreç içerisinde de sizi bolca üzebilirler. Tüm bunlara rağmen hedefinize ulaştığınızda ve komboların üstadı olduğunuzda artık maksimum deneyimi ve eğlenceyi yaşayabilirsiniz. Ben oyunu çok beğendim. Nasıl oynayacağınızın seçimi sizlere kalmış.