Land of the Vikings inceleme içeriğimize hoş geldiniz. Şehir kurma, koloni yönetme simülasyonu türündeki yeni yapım 9 Ekim’de erken erişimi geride bıraktı ve tam sürümüne ulaştı. Ayrıca erken erişim dönemi boyunca olmayan Türkçe dil desteği de tam sürümde oyuna eklendi. Gaming İstanbul’da yerinde oynayıp deneyimlediğim ve oldukça hoşuma giden Land of the Vikings’i incelemek de bu anlamda benim için büyük bir keyif oldu. Dilerseniz gelin oyunun sevip, sevmediğimiz kısımlarını detaylıca masaya yatıralım.
Şehir kurma, koloni yönetme oyunları ciddi bir yükselişte
Türe yabancı oyuncular için kısaca türden ve Land of the Vikings’in yapı taşlarından başlamam, yazının kalanında bahsedeceğim kısımlara yabancılık çekmemeniz için en doğrusu olacaktır. Benim “koloni-sim” dediğim ve temelde bir şehir oluşturup dinamiklerini kontrol ettiğimiz, halkımızı yönettiğimiz ve sürekli bir kaynak arayışında olduğumuz bu tür, uzun zamandır yükselişte.
Basitçe siz bir şehrin başkanı, şehir planlamacısı, hakimi ve savunma bakanısınız. Şehrinizin ihtiyaç duyduğu teknolojileri araştırır, bu teknolojilerin kilidini açtığı binaları yerleştirir, binalara kaynak sağlar ve üretimlerini halkınıza ulaştırırsınız. Halk kendi içinde bir ikileme düştüğünde size gelir ve son kararı siz verirsiniz. Bu sırada da estetik kaygılar güderek tasarladığınız şehrinizin başına kötü bir şey gelmemesi için dualar edersiniz. Sanırım türü bu şekilde anlatmak yeterli olacaktır.
Vikings dizisini izleyenlerin yabancılık çekmeyeceği bir atmosfer
Land of the Vikings, isminden de anlaşılabileceği gibi Viking temasını ele alan bir şehir kurma, koloni yönetme oyunu. Tam sürümde gelen sürükleyici mod ile anlatılan hikayeye göre uzak kıyılardan gelen yabancı ordular köyümüzü talan etmiş, insanlarımızı katletmiş ve biz bir avuç insan ile birlikte bu katliamdan sağ çıkmayı başarmışız. Küllerinden doğmayı ata sporu haline getirmiş Vikingler olarak hem kolonimizin hayatta kalması hem de gelişip büyümesi için yeniden bir medeniyet inşa etmemiz gerekiyor.
Sürükleyici mod, aslında ilk kez koloni-sim oynayan yahut türü oynamış fakat Land of the Vikings’in içeriklerini de görmek isteyen oyuncular için güzel olmuş. Sırasıyla size görevler vererek oyundaki tüm içeriği test etmenizi sağlıyor ve bu moddaki her şeyi gördükten sonra artık serbest modda takılmadan oynamak için hazır oluyorsunuz. Başta verilen hikaye arka planı da işin baharatı tadında olmuş. Ana odağımız bir senaryoya bağlı değil; aksine Land of the Vikings’te kendi senaryomuzu kendimiz yazıyoruz.
Türün mekanikleri üzerine bir takım soslar eklenmiş
Daha önce herhangi bir şehir kurma, koloni yönetme oyunu oynadıysanız Land of the Vikings’e ilk etapta yabancılık çekmeyeceğinizi söyleyebilirim. Köyünüzün halkı siz ne iş verirseniz orada çalışıyor, barınmaları için evler inşa ediyorsunuz ve zaman geçtikçe de popülasyon yükseliyor. Temelde halk ailelere ayrılıyor ve her aile için barınacakları bir ev yapmanız gerekiyor. İki ailenin çocukları büyüyüp evleniyor, yeni bir aile ortaya çıkıyor ve dolayısıyla yeni bir ev inşa etmeniz gerekiyor. Barınma oyunun başlarında olmasa da ilerleyen aşamalarda ciddi bir soruna dönüşüyor ve şehrinizin büyük bir kısmını evlerin kapladığını fark ediyorsunuz.
Köylülerinizi farklı işlere yönlendirebildiğiniz gibi bir kısmının da elinizde boşta kalması gerekiyor. Boşta kalan bu NPC’ler işaretlediğiniz ağaçları kesiyor, taşları kırıyor ve boşta kalan malzemeleri inşa ettiğiniz depolara taşıyorlar. Eğer boşta çok az karakteriniz varsa işleriniz aksayabiliyor. Buna da oynanış sırasında çok dikkat etmek gerekiyor. Bütün bu işçi ve zanaatkar sınıflarının yapacağı işleri oyundaki ufak bir arayüzden kolaylıkla halledebiliyorsunuz.
Kolaylık demişken, Land of the Vikings’in genel olarak oyuncuya kolaylıklar sunduğuna da değinmeden geçmek istemiyorum. Oyunun başında tek tek yaptığınız fakat ilerleyen aşamalarda sürekli bir rutine dönüştüğünde sıkıcı olabilecek bütün özellikleri otomasyonlara yaptırabiliyorsunuz. Tabii uzun vadede bu durum artık şehrinizin birçok kısmına müdahale etmeden, kendi akışını izleyerek ve sadece ters giden durumlarda yardımınıza ihtiyaç duyan bir yapıya bürünmesini sağlıyor. Oyun ilerledikçe kolaylaşıyor fakat sizi tetikte tutacak birkaç temel parametre hala kontrolünüze ihtiyaç duyduğundan, zamanı hızlandırıp bilgisayarın başından ayrılmanızı da engelliyor.
Teknoloji sistemi de Viking kültürüne yedirilmiş
Bu tür oyunlardan bildiğimiz teknoloji ağacı, Land of the Vikings oyununda da “Hayat Ağacı” olarak isimlendirilmiş. Köyünüzün/şehrinizin popülasyonu artıp bina sayısı ve askeri gücü yükseldikçe şöhret elde ediyorsunuz. Kazandığınız bu şöhret bir yandan da Hayat Ağacı’nda yeni puanlar kazanmanızı sağlıyor. Kazandığınız bu puanlar ile düğümlerin kilidini açarak yeni binalar inşa edebiliyor ve köyünüzü doğrudan etkileyen pasif geliştirmeler yapabiliyorsunuz. Ayrıca az önce bahsettiğim otomasyona dönüştürme işlemi de bu ilerleyiş sırasında oluyor. Örneğin bir düğümde “Tarla mahsülleriniz daha geç kurur ve otomatik olarak hasat etmenin kilidi açılır” deniyor. O düğümü açtığınızda artık tarlanızdaki buğday ya da arpa olgunlaştığında kendiliğinden hasat ediliyor.
Şehrinizin güvenliği de size emanet
Land of the Vikings’te ilerleyen safhalarda şehrinizi savunmanız gerekebiliyor. Bunun için de savunma dekorasyonlarıyla gelen düşmana “bak bu şehir kendisini savunabilir” imajı çizmeniz ve aynı zamanda şehirde belirli miktarda asker bulundurmanız gerekiyor. Askerleri, Yaşam Ağacı’nda ilerleyerek kilidini açtığımız askeri eğitim binasında yetiştiriyor, demirciden silahlarını, terziden de zırhlarını yaptırarak savunmaya hazır hale getiriyoruz.
Askerler şehri savunabildiği gibi gemilere binip diğer köylere baskın düzenleyerek ganimet de getirebiliyorlar. Bence, şehir savunma sistemi ne kadar yüzeysel oturtulmuş olursa olsun baskınlar tarafı gayet eğlenceliydi. Hatta oynarken “madem baskını bu kadar güzel yaptınız, nasıl bu savunma işini böyle yüzeysel bıraktınız” diye düşündürdü de diyebilirim.
Şehrinizi savunurken gelen düşman askerlerin gücüyle şehrinizin savunması mukayese ediliyor ve size seçenekler sunuluyor. Askeriniz yeterliyse saldırıya yanıt veriyor, eğer zayıf bir savunmaya sahipseniz de düşmanlara istediklerini verip kan dökmeden sıyrılabiliyorsunuz. Tabii bu durumda halkınızın gururu ayaklar altına alınacağı için büyük ölçüde şöhret kaybediyorsunuz ve mutluluk parametresi de düşüyor.
Basın tarafı ise bambaşka bir mevzu gerçekten. Askeri gücünüze ve şöhretinize bağlı olarak keşfettiğiniz diğer köyler -onlar sadece avatar ve istatistiklerden ibaret, oyunda fiziksel olarak bulunmuyorlar- yardım isteyebiliyor ve ganimeti onlarla paylaşabiliyorsunuz. Baskını aşama aşama nasıl yapacağınız size sorulurken bunun yanında başarı oranları, fırsatlar ve tehditler de gösteriliyor. Yani siz sormadan oyun size gireceğiniz savaşın SWOT analizini yapıyor da diyebilirim. Birkaç kez yaptıktan sonra tekrara düşse de güzel yapıldığını düşündüğüm şeylerden birisi bu baskın sistemi olmuş.
Land of the Vikings incelemesinin tuzluları
Oyunu severek oynasam da eksikliğini hissettiğim, daha iyi olabilirmiş dediğim şeylerin hepsini sıralamadan geçmek verilen emeğe büyük haksızlık olurdu. Land of the Vikings üzerinde ufak tefek ayarlamalar yapılması gereken ve tasarımsal olarak da zemininin güçlendirilmesi gereken bir oyun.
Motivasyon eksikliği
Oyunun sürükleyici modunu oynarken başta size koloninizin arka planına dair bilgiler verilmiş olsa da siz şehrinizi neden yaptığınız konusunda kesin bir görüşe sahip olamıyorsunuz. En azından bu benim için böyleydi. Türü sevdiğim ve benzeri oyunları da severek oynadığım için benim Land of the Vikings oynamaya devam etme motivasyonum “görelim, bakalım neler varmış” tadında oldu. Şehrim büyüdükçe büyüdü, ticarete atıldım, baskınlara gittim ama bu büyümenin bir sonu, bir hedefi yokmuş gibi hissettim.
Bina çeşitliliği
Bu sonsuzluk ve hedefsizlik hissine sebep olan unsurlardan birisi ise oyundaki bina çeşitliliği. Yaşam Ağacı’nın yarısına bile gelmeden oyunda kilidini açabileceğim neredeyse tüm binaları yapabiliyor olduğumdan sonrası için “artık pasif geliştirmeler ve binalardan üretebileceğim şeyler artacak herhalde” diyerek fazla heyecanlanamadım. Aslında bu da bir önceki alt başlıkla ilişkili olabilir. Zira bu bina çeşitliliğinin erken tükenmesi hissi ilerleme motivasyonuna da zarar vermiş. Artık aynı binalardan daha fazla yaparak üretimimi artırıyor, gümüş kazanıyordum ama ne için? Şehrim sürekli büyüyor ama bu 600 insanın ortak bir hedefi var mı? İşte bina çeşitliliğinin de bir yerde sebep olduğu motivasyon eksikliği bunları düşünmeme sebep oldu.
UI konusuna biraz daha eğilmek gerekiyor
Land of the Vikings temel mekanikleri ve türün esas özelliklerini iyi yapmasıyla aslında çok rahat şekilde “premium hissettirebilecek” bir oyun ancak kullanıcı arayüzünün tasarımları bu “premiumluk hissinin” önüne geçiyor. Arayüzün renk paleti Unreal ve Unity oyun motorlarının arka plan rengine ve kullandığımız birçok yazılımın renk paletine yakın olduğundan, oyundaki “oyun olma” imajını örseliyor gibi hissettim.
Genel olarak o “ruh” eksik geldi
Land of the Vikings iyi bir şehir kurma ve koloni yönetme oyunu ancak iyi olması en azından tür içinde sıyrılması için yeterli değil. Viking teması bina çeşitleriyle, müziklerle yedirilmeye çalışılmış fakat yönetirken gerçekten bir Viking köyü ya da şehri yönettiğimizi hissetmek çok güç. Oyunda belirli durumlarda gelen karar verme ekranları ya da bildirimlerinin sayısı ve çeşitliliği yeterli gelmedi.
Uzun vadede önümüze hep aynı 5-6 ekran çıkıyor ve verdiğimiz kararlar, sonuçlarının yansımaları hep aynı. Bu yüzden 2-3 defa gördükten sonra artık okumayı bırakıp otomatik şekilde tıklayarak geçiyoruz. Bu da oyunun sürükleyiciliğini ve Türkçesi hala oturtulamamış “immersive” tarafını zedeliyor. Bu anlamda daha fazla ekran ile karşılaşıp daha farklı olaylar zincirinin içine sürüklensek ve çözüm mekanizması sadece kaynak bulup onları otomasyon haline getirmenin önüne geçse harika olurmuş.
Teknik tarafa gelecek olursak
Land of the Vikings işleme sonrası efektleri ile güzel bir sanat tasarımı yakalamaya çalışmış fakat grafikleri öyle aman aman bir noktada değil. Karakter modellemeleri, gölgelendirmeler gibi konularda optimizasyon uğruna birçok şeyden feragat edildiği gözüme çarptı. Aslında çılgın grafiklere sahip olup kare hızlarında tutarsızlık yaşamasından ise böyle olmasını tercih ederim. Bu nedenle bu tarafı oyunun eksileri kısmına dahil etmeyeceğim.
Performans tarafında yağ gibi akan bir oyun sizi karşılayacak. FPS dropları, tıkanmalar, donmalar olmadan yüksek kare hızlarında akıp gidiyor. Dolayısıyla teknik tarafta sorun çıkartacak büyük bir mesele yok. Gözüme sadece birkaç bug takıldı fakat bunlar da aşılamayacak ya da oyun deneyimini zehir edecek şeyler değiller. Örneğin köyünüze bir kahraman geldiği zaman açılan görevde, ekranın sol üst tarafında beliren ve görevi bitirmek için tıklayıp arayüzüne girmeniz gereken daire şeklindeki sembol, eğer bir başka sembole daha önce tıkladıysanız siliniyor. Dolayısıyla görevi başarısızlıkla bitirebiliyorsunuz ancak görev bu döngüde tekrar karşınıza çıkacağı için kaybettiğiniz birkaç dakika dışında büyük bir zararınız olmuyor.
Bu saydığım hatalar da bizim gibi kullanıcıların verdiği geri bildirimler ile küçük yamalar halinde çözülebilir. Oyunu kıran bir şey olmadığı için teknik anlamda benden geçer not aldığını söyleyebilirim.
Bina editörü ve Steam Atölyesi desteğine bir paragraf açmasam olmazdı
Land of the Vikings’te binaların görünümlerini beğenmiyorsanız kendiniz yenilerini yapabiliyorsunuz. Bina editörü sayesinde oyunda kendi binalarınızı oyunu bozmayacak sınırlar dahilinde yaparak mevcuttakilerin üzerine ekleyebiliyor ve Steam Atölyesi‘nde de diğer oyuncularla paylaşabiliyorsunuz. Bu anlamda oyuncuya özgürlük verilmesi ve teknik tarafta böyle bir şeye niyetlenilmesi çok hoşuma gitti. Bazı oyunlar için “derdi güzel” derim, bina editörü ile birlikte Land of the Vikings’te de derdi güzel olan şeyler var. Yani geliştiricinin derdi “oyunu yaptım, hadi oynayın” gibi bir şey değil. Oyuncuların da etkileşim kurabileceği bir ekosistem inşa etmek. Bunun bir adım ilerisinde de artık resmi mod desteği ve mod araçları var.
Uzun lafın kısası
Iceberg Interactive tarafından yayınlanan ve Laps Games’in geliştirdiği Land of the Vikings, genel hatlarıyla teknik açıdan sorunsuz ve iyi bir şehir kurma, koloni yönetme oyunu olmuş. Göze batan bazı eksikliklerden kırdığım puanlardan sonra bile oyunculara hala önerebileceğimi görmek beni de mutlu etti.
Öyle çılgın bir hikaye ve motivasyon olmadan, şehrinizi kurup halkınızı yönettiğiniz ve kendisine has baskın mekanikleri gibi sos içeriklerle ağızda iyi tat bırakan bir oyun oynamak istiyorsanız gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Ana fiyatı 190₺ olan oyun bu incelemenin yayınlandığı günden 5 gün sonrasına, yani 16 Ekim’e kadar 142,50₺ fiyatıyla satılıyor. Oyun süresinin uzunluğunu da hesaba katarak uygun bir fiyatlandırma yapıldığını söyleyebilirim.
Land of the Vikings inceleme içeriğinde size aktaracaklarım bu kadardı. Eğer merak ettiğiniz, sormak istediğiniz noktalar olursa gönül rahatlığıyla yorumlar kısmından benimle paylaşabilirsiniz. Elimden geldiğince yanıt vererek sizi daha da bilgilendirmeye çalışırım.
Land of the Vikings’in de yer aldığı bu yıl geliştirilmekte olan Türk oyunları listemize göz atmayı da unutmayın. Bir başka içerikte daha görüşmek dileğiyle, sevgi ve oyun ile kalın.