Grounded 2 Erken Erişim İnceleme

Grounded 2’nin PC inceleme kopyası, Xbox tarafından Atarita’ya gönderilmiştir.

Selam! Bugün sizlerle ilk oyunuyla hayatta kalma oyuncularını sevindiren Grounded’ın devam oyunuyla karşınızdayım. İlk oyunu tecrübeleme fırsatı bulamamış fakat radarında tutan birisi olarak sizler için arkadaşlarımla Grounded 2’yi erken erişimde inceleme fırsatı buldum. Siz de benim gibi merak ediyorsanız gelin bakalım, erken erişimin ilk dönemlerinde oyun ne durumdaymış?

Kocaman dünyanın küçücük bir parçasıyız

Grounded, isterseniz tek; isterseniz 4 kişiye çıkan arkadaş grubuyla size devasa bir hayatta kalma deneyimi vadediyordu. Devasadan kastımız bitmek bilmeyen görevler, kocaman bir açık dünya gibi kısımları değil. Karıncaların bile kocaman gözüktüğü bir boyutta, ufacık canlılar olarak dünya bizim için devasanın ta kendisiydi! “Parmak Kız”, “Mariposa”, “Aşırıcılar” ve “Arthur ve Minimoylar” gibi hikâyelerle büyümüş kişiler için bu konseptin ne kadar ilgi çekici olduğunu biliyorum. Etraftaki bitkileri kesiyor, dalları buduyor, kendi boyutlarımızdaki teknolojinin varlığını çözmeye çalışırken gizemden gizeme ve maceradan maceraya koşturuyoruz. Grounded 2, aynı konsepti daha da geliştirerek bizlere yeni bir macera vadediyor.

Oyunun giriş kısmında ilk oyunu oynamayanlar için de kısmen açıklayıcı bir anlatımla hikâye bizi karşılarken alıştırma sekanslarında bir zorluk çekmeyeceksiniz. Kontroller basit, neredeyse iki harekete indirgenebilen etkileşimimiz bulunmakta. Tabii, envanter’imizi açmak ve harita gibi ek araçları kullanmak gerektiğinde etkileşim seviyemiz artabiliyor. Genel olarak sisteminin basit olduğunu söyleyebilirim. Yeni malzemeler keşfettikçe onları araştırıyor, üretilebilecek yeni eşyalar elde ediyor ve bunları karakterimiz ya da üssümüz için ayrı üretim sekmesinden gerçekleştiriyoruz.

Doğayla iç içeyken bir taraftan teknolojiden de yararlanıyor, düşmanımız hem doğanın kendisi hem de teknoloji oluyor. Dalga dalga gelen böcek saldırılarından üssümüzü donattığımız savunma araç gereçleriyle korurken kendi büyüttüğümüz yumurtalardan çıkan böcekler savaşlarımızda bize yoldaşlık ediyor. Bizden çok daha hızlı ve çevik olan böcekler, oldukça geniş olan haritamızda yolumuzu kısaltma ve dövüşlerde güçlü saldırı gibi kolaylıklar sağlıyor. Ana görev ve yan görevlerden oluşan sistem, size genel olarak tüm bunları öğretecek şekilde dizayn edildiği için oyun çiçek gibi açıldıkça gelişiyor ve ritmine ayak uyduruyoruz.

Erken erişim bir oyunun ilk aşamasında önemli olanlar: Hata durumu nasıl, arkadaşlarla denenir mi?

En azından bize vadedilenler bu şekildeydi. Kendi deneyimimizde nasıl olduğundan biraz da konuşmak isterim. Unreal Engine 4’ten 5’e geçiş yapan yapım, dünyasını genişlettiği gibi görüntü kalitesini de arttırıyor. Unreal Engine 5’le yapılan oyunlarda ortak bir sorun olarak sıkça gördüğümüz optimizasyon sorunu ne yazık ki bu oyunda da karşımıza çıkıyor. Ortalama olarak sistem gereksinimlerini karşılayan donanımımla oyunun bilgisayarıma özel olarak otomatik ayarladığı ayarın altında ancak sabit 30 FPS alabildim. Yine de yer yer kasılmalar yaşadığım oldu fakat arkadaşımın sistemini bir hayli zorlaması harici bu konuda ekstra bir sorun yaşamadık. Arkadaşım “Bilgisayarımın yanacağından korkuyorum.” dedi defalarca, öyle söyleyeyim.

Üçümüz de seriye ikinci oyunla ilk kez girdik. Hayatta kalma oyunlarını seven ve keyifle saatlerimizi veren kişiler olarak bu yeni dünyayı merakla araştırmaya koyulduk. Görevler gayet açık, konumu net veren cinstendi. Çok sıkıntı yaşamadan ilk görevleri hâllettik, üssümüzü başarıyla kurduk. Beraberinde bazı canlıların pasif, bazı canlılarınsa saldırgan olduklarını ve kısmen seviyelerine göre haritada dağılım sağladıklarını keşfettik. Böcekler bizlere göre daha hızlı, hızlı olmayanlar da bizden daha güçlüler. Oyun bize ister istemez üstlerinde yazmayan ama anlayabildiğiniz seviye sıralamasına göre böcekleri öldürüp onlardan donanım sağlamamıza teşvik ediyor. Mızrağınızı geliştiriyor, kalkan yapıyor, farklı silahlar ve tam zırh elde ediyorsunuz. Böylece daha güçlü böceklerle kapışıyor ve daha farklı alanlara güvenlikle ilerleyebiliyorsunuz.

Oyunun neredeyse her yerini örümcekler sarmış durumda. Bu düşününce mantıklı, örümcekler gerçek anlamda her yeri sarabilen canlılar ve doğada tabii ki de her an her yerden çıkabilirler. Fakat karakterlerimizin hantallığı ve açık dünya tasarımı yaparken ilk temas ettiğimiz alanlarda bu sıklığın oyunun temposunu olumsuz etkileyebileceği göz ardı edilmiş gibi geldi. İlk bineğimizi elde ettikten sonra oyunun biraz daha insaflı hâle geldiğini ve su sıkıntısı harici rahatladığını söyleyebilirim fakat bunda da değinmem gereken kısımlar olacak. Hayatta kalmamız için su içmeli, yemek yemeli ve tabii ki de canımızı 0’dan yüksek tutmalıyız. Canımız 0’a düşerse arkadaşımız tarafından canlandırılmayı bir süre bekleyebilirken diğerlerinde böyle bir durum söz konusu değil. Bu nedenle de devamlı elinizin altında su ve yiyecek kaynağı bulunması şart.

Oyunun en başlarında yaprakların altında duran çiyleri su kaynağı olarak kullanıyoruz, mızrağımızı fırlatarak düşürüp elde ediyoruz. Daha sonra örümcek ağlarından yaptığımız düzenekte biriken su damlacıklarını içiyoruz, smoothie yapabiliyoruz derken yavaş yavaş kaynağımız gelişiyor. Fakat gelişmek için malzeme, farklı malzemeler için de dolaşmamız şart. Henüz gelişme aşamasında belli seviye donanıma sahipken en büyük dayanağınız bineğiniz oluyor. Bineği elde etmemizi sağlayan görevde en başta yalnızca bir yumurtayı sağsalim getirebilmiştik. Birisini geride bilinçli bıraktık, bir tanesi yere bırakınca kaybolmuştu derken sonuç bu oldu. O bineği bilmeden sahiplenmiştim, öyle olunca o bineğe yalnızca ben binebiliyor ve üzerinde eşyaları yalnızca ben depolayabiliyordum. Bence buna da bir ayar getirilebilir. Binek sisteminin kodlanma şeklinden kaynaklı başkaları binemeyebilir belki ama en azından üzerinde depolamayı diğer oyunculara açık hâle getirebilirmişler gibi geliyor.

Daha sonra oyundan düştüm, yeniden girdiğimde bineğim arkadaşım üstüne olmuştu. Hadi, bu olabilecek bir şey diyelim. Bu sefer bineğin olmazsa olmaz bir sistem olduğunu fark ettik, oraya geri inip başka yumurtalar da aldık. Diğer arkadaşım ve bana da binek elde ettik. O zaman oyunun dengesi aniden değişti. Çok rahat geziniyor, çok rahat dövüşüyor ve keyfimize bakabiliyorduk. Bu bahsettiğim süreç kısa gibi gelmesin kulağınıza, saatlerimizi vermiştik. Nihayet oyun açılacak, rahat rahat akmaya başlayacak derken ne oldu dersiniz? Birimizin bineği aniden yok oldu. Önce binek çağırma sekmesinde henüz gözüktüğü için bir yere takıldı sandık, benimkini bir sefer nedense ışınlanma problemi yaşayarak o şekilde bir yerde bulmuştum. Bir çıkıp girelim ki arkadaşımın bineği düzelsin dedik. Bu sefer bilin bakalım ne oldu? Tamamen yok oldu. Sadece onunki değil, benimki de. O kadar saat oynamamışız gibi aynı yere dönmüş olduk.

Oyunda genel anlamda bir denge sorunu söz konusu

Görevlerle ilerlememeye de çalıştık. Bineğimiz henüz yokken etrafta gezindik, boyumuzu aşan böceklerle karşılaştık. Biraz dayak yedik, ölünce çantamızı henüz geri alamadığımız kadar problemli yerlere bile burnumuzu soktuğumuz oldu. Bizim kadar şanssız değilseniz bu yaşadığımız tempo sorunu yaratan ve heves götüren hataları tecrübelemeden arkadaşlarınızla deneyimleyebileceğiniz kocaman bir yapı sunuyor. Fakat bizde mi sorun var, oyunda mı sorun var derken o kadar devamlı “Aman susamışım, aman acıkmışım.” derdine düştük ki oyunun hikâyesini unutacak raddeye geldik. Genel olarak biraz denge sorunu olduğu taraftarıyım. Fakat bunlar çözüldüğü takdirde oyunun eğlenceli olacağını düşünüyorum.

Oyunu dilerseniz birinci bakış açısı, dilerseniz üçüncü bakış açısıyla deneyimleyebiliyorsunuz. Bu devasa dünyanın bir parçası olarak düzenli bir yapı oluşturduğunuz takdirde malzeme toplamak, onlarla üssünüzü inşa etmek, donanımınızı geliştirmek ve tamir etmek gibi özellikler keyifli olacaktır. Hatta arkadaşlarınızla görev dağılımı yapabilir, bu şekilde küçücük varlığınıza kocaman dert yüklemezsiniz. Neyin oyunun kendi yapısı, neyin hata olduğunu tam olarak çözemediğim bir deneyim olmasından ötürü emin olamamakla birlikte; şayet yere bıraktığımız objelerin bir süre sonra kaybolmaması gerekiyorsa karahindibanın kökünü inşaatta kullanmak için defalarca arayıp bulma sürecimin gerçek anlamda dakikalarımı alması gibi unsurlar keyifli olmaktan çıkıyor. Var olmayan ama var gibi gözüken çiyi defalarca toplamaya çalışmamız, devamlı bir gözüküp bir yok olan çimenin üssümüzün ortasında çıkması gibi gördükçe gıcık eden durumlar bulunmakta. Biz oynarken güncelleme geldi, biraz düzelmiştir diye ummuştuk ki bahsettiğim binek olayı da ondan sonra yaşandı.

Bu oyunda da artık diğer oyunlarda sıkça gördüğümüz dayanıklılığa dayalı tırmanma mekaniğinin olmasını beklerdim. Düştüğümüzde, binek üstünde olsun-olmasın fark etmeksizin, hasar aldığımız için biraz hantal yapımızda bir yerlere çıkma kısmı daha keyifli yapılabilirmiş gibi geldi. En azından tırtıl gibi daha yukarılarda olan canlılara ulaşmak için hoş olurdu. Aynı zamanda örümcek korkusu olan insanları düşünüp en ufak detayına kadar örümceğin görünümünü yok edebilme özelliğini diğer böcekler için de ekleyebileceklerini düşünüyorum. Mesela oynadığım bir arkadaşım kelebeklerin deseninden kaynaklı onlara bakamıyor, bir nevi fobi diyebilirim. O nedenle bir yerde öldü, bir daha da oraya gidemedi. Genel olarak oyunun detaylarına bayıldığımı da söylemem gerek. Görsel gerçekçiliği, ışıkların yansıması ve ses efektleri atmosferi sağlamaya yetiyor. Karanlık ortamda ya da kocaman böcek karşısında gerilmeden duramıyorsunuz, böceklerin kendine özgü seslerini işitmek de ayrı bir deneyim sağlıyor.

Örümceklerle kapıştık, çamura yapıştık derken bir de diş perisi olmadığımız kalmıştı!

Deneyim demişken etraftan topladığımız süt azı dişlerine de değinmek gerek. Bunlar sayesinde dayanıklılığımızı, canımızı, canımızın yenilenme hızını ve hasar seviyemizi kalıcı olarak yükseltiyoruz. Bunlar harici yan görev olarak diyebileceğimiz bazı meydan okumalar sonucunda geliştirebildiğimiz yetenek ağacımız da bulunmakta. Hayatta kalma, keşif, dövüş ve saldırı şekli gibi özelliklere ayrılıyor. Bahsi geçen aktiviteye özgü geliştirme sağlayan yapılardan dört tanesini aktif olarak kullanabiliyorsunuz. Bununla beraber hayatta kalma sürecimizde daha gelişmiş maddeleri toplayabilmemiz için Omni-tool’umuzu geliştirmeli, etraftan topladığımız bilim puanları ile özellikler açmalıyız. Bu tarz eklentiler oyun için ekstra amaçlar oluşturduğundan heves arttırıcı, motivasyon sağlayıcı diyebilirim.

Oyun genel olarak çizgi film havasını her alanında yedirmiş şekilde bizlere sunuluyor. Gerek karakter tasarımları, gerek sinematik anlatım, gerek ise seslendirmeler derken adeta animasyonun içinden çıkmış bir deneyimde gibi hissetmemeniz imkansız. Bakış açınıza göre çok daha farklı bir tecrübe olabilecek Grounded 2, aslında konseptsel olarak bizlere özgün bir yapı sunuyor. Bu nedenle de her ne kadar bunca hatayı saymış olsam da gıcıklığım geçtiği ilk an “Acaba yine bir şans versem mi?” diyeceğimi biliyorum. Bunu sağlayabilmek de başarıdır ki değindiğim hataların çözümünün çok da zor olduğunu düşünmüyorum.

Oyunun kurucusunun sunucu kaynağını başkaları olarak işaretleyebilmesi güzel düşünülmüş bir detay olmuş. Böylece o kişi olmadan da sunucuyu açabilir ve oyunda ilerlemenizi yapabilirsiniz. Bu şekilde bir arkadaşınızı oyuna çağıramadığınız durumlarda mağdur durumuna gelmezsiniz. Bu tarz oyuncu dostu yaklaşımları seviyorum. Dilerim ki bu değindiğim hataları da en kısa zamanda giderebilirler. Gerçekten şans vermek istediğim ve düzeldiği takdirde arkadaşlarımızla saatlerimizi verebileceğimizi bildiğim bir yapım. Arkadaşlarınızla deneyebilir, benimkilerden bağımsız olarak bizzat kendi fikrinizi üretebilirsiniz. Nedense bu tarz şeylerde benim bir bahtsızlığım olduğunu düşünüyorum, bana denk gelenler size denk gelmezse şaşırmam. Ki umarım bu hatalar size denk gelmez ve düzgünce oynayabilirsiniz.

Benim oyunla ilgili görüşlerim bu şekilde oldu. Hatalar sebebiyle dolu dolu deneyimleyebildiğimiz söylenemez ama saatler boyunca ilerleyip bir o kadar da geriye gitmek gerçekten hevesimizi yok etti. Oynadığımız yere kadar öğrendiğim ve keşfettiğim her şeyi size yöneltmeye çalıştım, umarım yeterli olmuştur. Yine de kafanıza takılan ve sormak istediğiniz bir şey olursa yorumlarda belirtebilirsiniz. Soru işaretlerinizi gidermeye çalışırım. Bir sonraki yazıma kadar görüşmek üzere. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler, iyi oyunlar ve iyi günler dilerim. Sağlıcakla kalın.