Selamlar, Citizen Sleeper incelememize hoş geldiniz! Bugün sizlerle hem önceki incelemelerimden farklı hem de yakın bir türe yelken açıyoruz. Bilim kurgu ya da daha spesifik konuşmam gerekirse cyberpunk türünü seven birisiyseniz; kutu oyunlarının özgürlüğünü aratmayan bu oyuna gelin, birlikte bakalım.
Citizen Sleeper nasıl bir oyun?
Citizen Sleeper Unity ile yapılmış, oldukça minimalist bir tasarıma sahip bir point & click bir rol yapma oyunu olarak tanımlanıyor. Fakat bana kalırsa bu oyun daha çok alternatif etkileşimleri de barındıran bir görsel roman aslında. Bazı görsel romanlar vardır ki hiçbir seçimin ya da oyun ile bir etkileşimin yoktur, sadece tıklayıp hikâyenin gidişatını izlersin. Bazı görsel romanlar da vardır ki gerek seçimlerle hikâyeyi yönlendirip gerek de etrafla etkileşime girersin. Bizim oyunumuz ikinci kısma giriyor. Sanırsam diyalog kısmından ziyade etrafla etkileşimimizin asıl gidişatı yönlendirmesi sebebiyle oyunun ana mekaniğini metin yerine etkileşim olarak göstermişler.
Hikâyenin başını kabataslak şöyle özetleyebilirim sanırım: Bir görev sebebiyle içerisinde bulunduğumuz gemi bir kaza geçiriyor ve bu kazadan ancak bilincimiz bir robota aktarılarak kurtarılıyoruz. Nereye, nasıl ve ne zaman geldiğimizden bihaber olarak uyandığımız için oyunun başı tam olarak bize ne olduğunu ve bulunduğumuz yerin rutinini algılamakla geçiyor aslında.
- Yazarın daha önceki incelemesi: System Shock
Üç farklı şekilde oynayabiliyorsunuz
Oyunu üç şekilde oynayabiliyoruz: Makinist, Operatör ve Sökücü diye çevirirsem yanlış olmaz sanıyorum isimlerini. Hepsinin kendince iyi ve kötü olduğu özellikler oluyor fakat bu etkenlerin size yüksek derecede olumsuz ya da olumlu dönmesini sağlayacak kadar da acımasız değil oyun. Birazdan etkileşim sisteminden bahsederken daha detaylı anlatacağım burayı. Ben Makinist olarak oynadım.
Sisteminin genel olarak masaüstü rol yapma oyunlarıyla aynı mantıkla geliştirilmiş olduğunu söyleyebiliriz. Sana sunduğu belli bir alan var, her alanda belli olasılıklar var. Bunları nasıl yaptığına bağlı olarak bir şeyler öğreniyor ya da öğrenmiyorsun, bir şeyler gelişiyor ya da gelişmiyor. Oyunu hızlı şekilde, atlayarak bitirmememiz için kendilerince belli mekanikler eklemişler: Genel durumun ve enerjin diye iki sistem bulunuyor. Genel durumun her gün geçiminde ya da enerjin tamamen bittiğinde enerji harcatacak şeylerde inmeye devam ederken enerjin ya gün geçiminde ya da yaptığın eylemin sonucuna bağlı olarak düşüyor. Enerjini yemek yiyerek, genel durumunu da tıbbi kısımdan aldığın ilaçla doldurabildiğin gibi bunun alternatif yolları da var aslında.
Citizen Sleeper’da RPG ögeleri de bulunuyor
Rol yapma oyunu tabii ki de sadece başta karakter seçmemiz ve oyun içindeki neyle etkileşime geçip diyaloglarda nasıl bir yol aldığımızla sınırlı kalmıyor, oyunda ilerledikçe aldığımız yükseltme puanlarımız oluyor. Bunlarla yine karakteriniz ve sizin gidişatınıza göre gerekli yeteneklere vererek oyununuzu kolaylaştırabiliyorsunuz. Mesela bunlardan birisi sizin fotosentez yaparak enerjinizin dolmasını sağlama özelliği verdiği için yemek yeme haricinde de enerjinizin dolmasını sağlıyor. Tabii ki de bedavaya yapamıyoruz; neyle yapıyoruz, diyeceksiniz tabii ki. Şimdi size oyunun asıl can alıcı noktasına getiriyorum: Zar sistemi.
Düşündüğünüz gibi bir zar sistemi değil. Her yeni döngüye geçişimizde genel durumumuzun dört kare içerisinde olduğu noktaya bağlı olarak kaç tane- maksimum dört, minimum bir- zar vereceği rastgele olarak karar veriliyor. Bu çıkan zarların puanlarına göre ancak zar gerektiren eylemleri gerçekleştirebiliyorsunuz. Benim karakterimden mi kaynaklıydı, emin olamamakla birlikte bazı işlemlerde iki zar puanı olasılığı verdiği olabiliyor ya da sizin karakterinizin durumuna bağlı olarak şayet iyi olduğu bir şeyi yapmaya kalkışıyorsanız sizin puanınızı biraz daha arttırarak eyleme sokuyor. Bunun önemi de aslında sistemin işleyişiyle ilgili.
Puanların ve görevlerin güvenli, tehlikeli, riskli gibi adlandırmaları var. Bunlara göre kimi yerde yaptığınız şeyden hiçbir olumlu katkı alamadığınız gibi birilerine yakalanmak ya da hem olumlu dönüş hem de etkileşime geçmeden öncesinden çok daha fazla enerjiyle oradan ayrılma tarzında olasılıklar bizi bekliyor. Bunları kısmi olarak açtığınız yeteneklerle o görevin olasılıklarını görüp kullandığınız zarların daha düşük riskli ya da risksiz olmasıyla önleyebiliyoruz elbet ama unutmayın ki bu puanlar rastgele bize veriliyor ve oyun her zaman bize güllük gülistanlık davranmıyor. Yemek için paramız şart, bazen bazı şeyleri belli gün yani tur vaktinde bitirmemiz gerekebiliyor. Yani genel olarak bir yaşam savaşı, hayatta kalma havası hâkim aslında.
Bu konuda tek sıkıntımız bence bu minimalist tasarımın küçük bir köşesine ya bizim not alabileceğimiz ya da kendilerinin küçük notlar düştüğü bir alan bırakılmaması oldu açıkçası. Oyun yalnızca İngilizce dili destekliyor ve aslında bakacak olursanız bahsettiğim etkileşimler haricinde tamamen diyalog ya da anlatım üzerine giden bir oyun. İngilizce bilmeniz şart ve bir yanlışlık yapmamak için de bir şeyleri hatırlamanız çok önemli çünkü konuşma bittiğinde bir daha geçen şeyleri görebilme ihtimaliniz yok. Şahsen sıcak yaz gününde hele ki kafanız doluyken böyle bir oyuna girerseniz yer yer unutma, afallama gibi şeyler yaşayabilirsiniz. Fakat serin bir hava için ideal diyebilirim, yine de bu not kısmı önemli.
Beklenildiği üzere birden fazla sonu var
Oyunda tek bir son yok, yaptığınız seçimlere göre düşündüğünüzden çok daha erken bir sonla karşılaşabilirsiniz. Hikâyesini detaylı anlatmaya girmedim bilerek ama beni sıkmadı, aksine, merakla içine çekti. Gerçekten aşırı sıcakta çoğunlukla okumalı bir oyun tercih etmeme kanısına vardıran bir oyun olmasına rağmen başına oturduğumda bir türlü kalkmak bilemiyordum. Tabii ki de muazzam bir hikâye de beklememek lazım ama sıkmadığını söyleyebilirim gönül rahatlığıyla, olmadı bir göz gezdirip şans verirsiniz zaten.
Oyunun atmosferi, görsel tasarımı ve müzikleriyle yeterince biz oyunculara yedirildiğini düşünüyorum. Karakter tasarımlarında oldukça çeşitli hareket etmeye özen göstermişler. Bunu oyunu oynarken gördüğünüz kişiler ve isimlerine bakarak daha iyi anlayabileceğinizi düşünüyorum.
Değinmediğim bir diğer kısımsa oyundaki hack kısmı. Çoğunlukla düşük zar puanlarının işe yaradığı kısım burası aynı zamanda. Hikâye gereği ister istemez içli dışlı olduğumuz bu kısımda, şansıma sanırım, ben pek karmaşa yaşamadım. Oyunun büyük bir kısmında görevler gereği para kazanma haricinde oraya odaklandım. Tabii, dediğim gibi, düşük puanlı zar gerektiği için bazen şanslı olmak şanssız olmak anlamına gelse de eninde sonunda o zar istese de istemese de geliyor avcuna.
Oyun kimi zaman aciliyet gerektiren görevleri haricinde sizi rahat bırakan bir yapıya sahip. Yani yan görevlerle uğraşabilir ya da telaş kısımları haricinde görevleri bir süreliğine kenara bırakarak bazı şeyleri araştırıp gözlemleyebilirsiniz. Oyunda daha samimi olabileceğiniz, vakit geçirebileceğiniz belli başlı da olsa kişiler bulunmakta. Açıkçası ben diğer ikisiyle oynamadığım için çok bir değişikliğe neden oluyor mu diğer sınıflarla oynamak, bilmiyorum. Ama etkileşimdeki zar puanı haricinde pek bir etkisinin olduğunu zannetmiyorum. Diyaloglarda etkisi var mıydı, inanın hatırlamıyorum. Varsa bile muazzam bir yer kaplamıyor diyebiliriz ki aklımda kalmamış bile.
Oyun karşınıza yeni koyduğu her mekanikte gerekli, hatta fazlasıyla açıklama yaparak kafanızda soru işareti kalmasını yeterince engelliyor. Kayıt almayı da her bir yerle etkileşime girdiğinizde kendisi otomatik kaydediyor. Ne olur ne olmaz tabii ki escape’e bastığınız takdirde menünün altında size belirttiği son kayıt vaktinden de kontrol edebiliyorsunuz. Ben genel olarak çıkacağım vakti bir tur döngüsü bitmesinin ardından ertesi güne geçtiğimizde ayarlayıp bırakıyordum. En azından yapacağım şeyleri kafamda genel olarak bir oturtmuş, önceki günün işini de yarım yamalak bırakmamış oluyordum ki tekrardan girdiğimde kafam karışmasın.
Oyunun yapısı bu şekilde değil; farkındayım, kendilerince bir estetik yaklaşımla bize sanat tarzlarını sunmuşlar fakat gözüm ister istemez bazen karakterler ve gemi haricinde de bir şeyleri görebilmeyi arıyordu. Bundan ötürü de açıkçası ben biraz daha görsel romana kaydırmak istedim tür açısından, gerçekten romandan farksız bu konuda. Yalnızca görsel kısmında eksiklik var. Konuştuğun kişinin görünümü haricindeki her şey yazıdan okuduğun şeyin kafanda nasıl var olduğunda bitiyor.
Genel olarak oyun türü gereği niş bir kitleye hitap etse de bilim-kurgu hayranlarının ve masaüstü rol yapma oyunlarına aşina olan oyuncuların göz atabileceği bir yapım olmuş. Mağaza sayfasına da buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.