Avatar: Frontiers of Pandora İnceleme

Atarita'da reklam ve sponsorlu içerikler açıkça belirtilmiştir. Bunun dışındaki hiçbir içerik ticari bir ortaklık sonucunda hazırlanmamıştır. Bkz: Editöryel Standartlar

Paylaş

Avatar markası ve evreni, her zaman ilgimi çekmiş olsa da hiçbir zaman bayıla bayıla tükettiğim içerikler olmamıştı. Gene de bir zamanlar sinemada deneyimlediğim ve hayatımda izlediğim ilk üç boyutlu film olma niteliği taşıyan bu marka, bende her zaman özel bir yere sahipti. Şimdi ise Ubisoft’un Massive Entertainment ekibi tarafından geliştirilmiş olan Avatar: Frontiers of Pandora oyunu ile karşı karşıyayız. Bu oyunu inanılmaz merak ediyordum ve bitirdiğimde ortaya çıkan jenerik ekranını izlerken oldukça karışık duygular içerisinde kendimle baş başa kaldığımı söyleyebilirim. O hâlde lafı daha fazla uzatmadan incelememize geçelim.

Avatar: Frontiers of Pandora - İnceleme Puanı
Avatar: Frontiers of Pandora – İnceleme Puanı

Avatar: Frontiers of Pandora’nın hikâyesini anlamak için herhangi bir filmi izlemeniz gerekmiyor.

Avatar: Frontiers of Pandora’ya başlamadan önce kafamdaki en büyük soru işareti, oyunun filmler ile birlikte nasıl çalışacağı olmuştu. Neyse ki kafamdaki bu soru işareti çok kısa sürede giderildi ve oyunun filmler ile alakasız bir bölgede geçtiğini öğrendim. Ben, Avatar’ın tüm filmlerini izlemiş ve evrene dair içerikleri tüketmiş birisi olarak filmleri izlemenin oyun içerisinde büyük bir önem kapsadığını görmedim. Oyun, filmler ile aynı dönemi konu alıyor olsa da bizim Pandora’daki mücadelemiz çok farklı bir alanı kapsıyor. Yani Ubisoft, burada hikâyeleri entegre ederken bizi, Pandora’nın hiç görmediğimiz güzellikleriyle tanıştırıyor. Filmlerden tanıdığımız Jake Sully’nin de bizle aynı anda kendi cephesinde mücadele ediyor olduğunu ve filmlerde izlediğimiz maceraları yaşıyor olduğunu bilerek Pandora’nın Batı sınırlarında kendi direnişimizi gerçekleştiriyor oluşumuzu bilmek motivasyonumuz açısından gerçekten oldukça kuvvetlendirici. İşte filmleri izlemenizin tek artısının bu olacağını düşünüyorum. Oyun, nadiren de olsa filmlere göndermeler içeriyor ve hikâyeyi zihninizde birleştirerek mantık çerçevesine oturtuyor.

Avatar: Frontiers of Pandora
Avatar: Frontiers of Pandora

Entegre zaman dilimi olması ve Pandora’nın daha önce hiç gösterilmemiş bir bölgesini konu alması da oldukça etkileyiciydi. Bu karar, belli ki Ubisoft’a büyük bir özgürlük tanımış ve iyi ki de tanımış. Ben, geliştirici ekibin burada büyük bir ustalıkla davrandığını düşünüyorum. Hem filmler tarafındaki hayranları memnun edecekleri bir işe imza atmışlar hem de Avatar markası ile ilk defa tanışacak oyuncular için harika bir giriş noktası olacak deneyime. Dolayısıyla kafanızda soru işareti kalmasını istemem. Pandora sizi her şekilde kucaklayacak.

Ubisoft’un oluşturmuş olduğu çevre o kadar güzel ki kendimi oyunun her safhasında Pandora’yı hayranlıkla izlerken buldum.

Avatar: Frontiers of Pandora, kısa bir açılış sekansına sahip. Dolayısıyla sizi doğrudan açık dünyanın içerisine bırakmıyor. Bu kısa açılış sahnesi bittiğinde ve Pandora’nın şahane manzarasıyla ilk karşılaştığımda kendimi ”Vay be!” derken bulduğumu hatırlıyorum. Pandora’nın güzelliği beni daha ilk dakikalardan büyülemeyi başardı. Massive Entertainment, Avatar’ın dünyasını tasarlarken gerçekten müthiş bir ustalık ortaya koymuş. Hem evreni fazlasıyla iyi analiz etmişler hem de doğayı oluştururken Avatar’ın egzotik yapısını mükemmel bir şekilde yansıtmışlar. Ben, yapımcı ekibin bu noktada gerçekten çok başarılı bir iş çıkardığını ve Avatar: Frontiers of Pandora’nın yapı taşlarının gerçekten özenle oluşturulduğunu düşünüyorum. Öyle ki oyunun ilk safhasında yaşadığım hayranlığı, oyunun her safhasında yaşadığımı fark ettim. Tabii bol bol manzara fotoğrafı çekmeyi de ihmal etmedim.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Oyunun beni Pandora ile tanıştırdığı ilk safhalarda kaybolduğumu ve kendimi etrafı keşfederken bulduğumu hatırlıyorum. Dünyanın büyüklüğünü görünce biraz afallamıştım çünkü ilk etapta her yere yürüyeyerek gideceğim fazlasıyla aşikârdı. Öyle de oldu. Size de bir süre doğa ile baş başa kalmaya alışmanızı tavsiye ederim çünkü Avatar: Frontiers of Pandora’nın kesinlikle bir alışma süreci istediğini söyleyebilirim. Ubisoft’un ustalıkla tasarladığı Pandora’da dikkatimi çeken farklı bir nokta da oldu. Bu da doğada yer alan neredeyse her şeyi analiz edebiliyor oluşumuz oldu. Analiz ettiğimiz en ufak bitkiye dair bile paragraflarca bilgi hazırlanmış. Yani bu noktada evrene dair yeni bilgiler öğrenmek ve ufkumuzu genişletmek her zaman mümkün. Üstelik Pandora hakkında bilgi sahibi olduğumuz her saniye, kendimizi Avatar’a daha çok bağlanırken buluyoruz.

Ben, Ubisoft’un en başarılı olduğu noktalardan bir tanesinin açık dünyaları oluşturmak olduğunu düşünüyorum. Avatar ile birlikte tasarlanan özgün ve evrene sadık bu atmosfer ile birlikte de bir kez daha emin olmuş oldum. Sadece atmosferin başarısı değil, dünya içerisine yerleştirilen birçok detay bulunuyor. Örneğin oyunun kendi içerisinde doğal bir parkur yapısı bulunuyor. Yani görev bölgelerine ilerlerken kendinizi doğa içerisinde akıcı bir parkur yaparken bulabiliyorsunuz. Zaman zaman görevler esnasında da organize olarak karşımıza çıkan bu mekanik, bize bir Na’vi’yi yani insanlara göre daha büyük, mavi bir canlıyı kontrol ettiğimizi oldukça iyi hatırlatıyor. Dolayısıyla bu parkur yapısı oyunun görev tasarımıyla da entegre çalışıyor.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Tabii Avatar: Frontiers of Pandora’nın evreni büyüleyici olsa da oyunun ciddi anlamda eksiklikleri olduğunu düşünüyorum. Oyun içerisinde akılda kalıcı bir karakterimiz ne yazık ki yok. Ubisoft, bu sefer alışılmışın dışına çıkarak oyunun baş kötü karakteri konusunda da zayıf kalmış. Bu beni gerçekten şaşırtan bir unsur oldu diyebilirim. Gene de Avatar’ın yapısının oyunun kötü karakterinin zayıf oluşunu kapattığını ve bunun bir eksi olarak gözükmediğini de eklemek istiyorum. Çünkü mücadelemizdeki ana odak, Pandora’ya zarar vermeye çalışan insanları dünyamızdan defetmek olduğu için odağınızı tek bir kişiden kaldırıyorsunuz. Ama bu noktada hayal kırıklığına uğradığımı, evren her ne kadar ustalıkla oluşturulmuş olsa bile karakterleri kendisi kadar etkileyici değil.

Avatar: Frontiers of Pandora’daki ana karakterimiz de pek konuşkan değil. Konuştuğunda da basit cümleler kuruyor ve oyuncuda duygu uyandırabilecek, benliğini hissettirebilecek diyaloglara herhangi bir şekilde göz kırpmıyor. Bence Ubisoft, bu sahnelerin her birinde oyunun yapısının attığı pası kaçırmış. Hatta öyle ki hikâyenin – Oyun deneyiminize dair sürprizleri kaçırmamak adına hikâyeye dair detaylara hiç değinmeyeceğim. – bazı sahnelerinde ana karakterimizin neden bu kadar suskun olduğunu sorgulamaya başladım.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Oyun içerisindeki diyalogların kendisini çok ortada bıraktığını da söylemem gerekiyor. Yani oyuncu ile ne bağ kuruyor ne de oyuncuyu evrenin dışarısına atıyor. Bu noktada çok ortada bir işleyiş tercih edilmiş. Karakterimizin kişiliği de zaman zaman öne çıkabiliyor ve diyaloglar buna göre şekillenebiliyor ama genel anlamda oyunun duygusal noktasına uzak bir yapı tercih ediliyor. Bu da bence hikâyenin etkisini büyük oranda zayıflatıyor. Hikâye demişken, o noktada da değinmem gereken önemli noktalar olduğunu düşünüyorum.

Oyun, hikâyesiyle zaman zaman keyif verebiliyor fakat görevler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Avatar: Frontiers of Pandora, zaten evreni içerisinde ilgi çekici bir hikâyeye sahip. Daha önce görmediğimiz bir cepheyi konu alıyor, yeni karakterlere, hikâyelere ve Pandora’nın keşfedilmemiş güzelliklerini kendi içerisinde barındırıyor. Dolayısıyla oyunun hikâyesi keyifli ve sürükleyici bir hâle gelebiliyor. Tabii hikâyenin genel olarak ortalama düzeyde olduğunu ve temposunun da kısmen düştüğünü söylemem gerekiyor. Mücadelemizin çekirdek noktalarını konu alan hikâye görevlerinin akıcılığı ve oyunun bize sunduğu görevler gerçekten keyifli oluyor ama bu da oyunun çok küçük bir kısmını kaplıyor. Tüm bunların dışında yaptığımız hikâye görevlerinin neredeyse her birinin sıradan bir yapıya sahip olduğunu ve görev döngüsünün çok tekrara girdiğini söyleyebilirim.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Ben, bu döngüye girdiğimi gerçekten geç fark ettim. Oyunun onuncu saatine geldiğimde kendimi ”Bir dakika ya, ben sürekli aynı şeyleri yapmıyor muyum?” sorusunu sorarken buldum. Bunun başlıca sebebinin ise Ubisoft’un ana görev tasarımında farklı bir yol izlemesi olduğunu düşünüyorum. Bu yol, sürekli aynı şeyleri yapıyor olsam bile bende hipnoz etkisi yarattı ve görevler tarafındaki basit yapıyı gerçekten geç fark etmeme yol açtı. Avatar: Frontiers of Pandora, kendi içerisinde üsler barındıran bir oyun. Karakterimizin yapısı ve geçmişi gereği sürekli yolculuk yapan, diğer klanlar ile görüşen ve onlar ile kuvvetli iletişim kuran bir kişiliğe sahibiz. Hâl böyle olunca da sürekli olarak farklı klan üslerine yolculuk yapıyor ve yeni Na’viler ile tanışıyoruz. Bu da yeni büyük görev noktaları demek oluyor. Oyunda bir ana göreve girmek için bu üslerdeki bir karakteri bulmamız ve onunla konuşmamız gerekiyor.

Yani ilk önce ana haritamı açıyorum ve ana görevimin detaylarını konuşacağım karakterin hangi üs içerisinde olduğuna bakıyorum ve oraya hızlı seyahat yapıyorum. Tabii her bir üssün kendi içerisinde minik odalardan oluşan bir yapı olduğunu da söylemeliyim. Her bir odanın da farklı bir işlevi var. Oyunun sunduğu Na’vi hisleri zaman zaman doğrudan gitmemiz gereken yeri gösterse de bu üsler içerisinde pek de işime yaradığını görmedim. Yani gitmem gereken odayı bulmak için dakikalarca etrafta geziniyordum. Konuşacağım karakteri bulduğumdaysa görev detaylarını öğrenmem ve onun bahsettiği başka bir karakterle daha da görüşmem gerekiyordu. Bu sefer de onu buluyordum ve diyalog arası hikâye süreci devam ediyordu.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Tüm bunların ardından ise eyleme geçtiğimiz nokta başlıyor ve genelde basit ve klasik bir şey üzerinden yola çıkıyorduk. Birçok açık dünya oyununda şikayet ettiğimiz sürekli tekrar eden ”Dört tane şundan patlat” veya ”İki tane belge araştır” gibi oldukça klasik yan görev işleyişini Avatar: Frontiers of Pandora’nın ana görevlerinde yaşıyor olduğumu fark ettim. Ben, oyun içerisinde yer alan etkileyici görev sayısının çok az olduğunu düşünüyorum. Oldukça sürükleyici ve keyifli görevler bulunuyor fakat bunların sayısı ne yazık ki bir elin parmağını geçmiyor diyebilirim. Hatta oyun içerisinde ilerledikçe gördüm ki Avatar: Frontiers of Pandora’yı ustalık ile tasarlanmış dünyası bu kadar ileriye taşıyor. Diğer yönleri onu ortalama bir oyun yapıyor.

Avatar: Frontiers of Pandora, Far Cry’dan esintiler taşıyor fakat kesinlikle ucuz bir kopya değil. Kendi benzersiz deneyimini sunuyor.

Ubisoft’un Avatar: Frontiers of Pandora’yı tanıttığı günden bu yana birçok oyuncu, oyunun bir Far Cry kopyası olacağını düşünüyordu. Gösterildiği günden bu yana Ubisoft’un bir diğer popüler serisi Far Cry’dan esintiler taşıyacağı belliydi fakat bunu ne denli yapacağı benim merak ettiğim ana konuydu. Avatar: Frontiers of Pandora, kendi içerisinde birçok eksik barındıran bir oyun olsa da kesinlikle ucuz bir Far Cry kopyası değil. Oyun, kesinlikle kendi benzersiz deneyimini sunuyor. Neredeyse tüm Far Cry oyunlarını bitirmiş ve her birini severek oynamış bir oyuncu olduğumu söyleyebilirim. Yani seriye aşinayım. Avatar: Frontiers of Pandora’yı oynarken ise hiçbir zaman bir Far Cry oyunu oynuyormuş gibi hissetmedim. Hatta oyun, kendi benzersiz deneyimini sunacağını bana daha ilk dakikalardan hissettirdi diyebilirim. Eğer oyunu oynamayı düşünen bir oyuncuysanız bu noktada bir ön yargınızın olmasını istemem.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Dolayısıyla oyuna Far Cry kopyası yakıştırması yapmanın büyük bir haksızlık olacağını düşünüyorum. Çünkü Avatar’ın yapısı ve evreninin yansıtılışında çok büyük bir özveri görüyorum. Yapımcıları bu noktada bir kez daha takdir etmek isterim. Hâli hazırda mevcut olan bir evreni oyun dünyasına uyarlamak ve bu dünyayı oyunlaştırmak hiç de kolay bir şey değil. Bence Ubisoft, bu zorluğun altından ustalıkla kalkmış ve adaptasyon konusunda sorun yaşamamış.

Oynanış tarafında yeterli çeşitliliğin sunuluyor olduğunu düşünüyor olsam da bazı sinir bozucu yönleri yok değil.

Kontrolümüz altında bir Na’vi olduğunu düşünecek olursak Avatar: Frontiers of Pandora’nın en kritik noktalarından bir tanesinin de oynanış tarafı olduğunu söyleyebilirim. İnsanlara nazaran çok daha uzun ve güçlü bu dev mavi canlıların evrendeki mücadelesini canlandırıyoruz sonuçta. Oynanış tarafına tamamen giriş yapmadan önce, oyunun bir alışma eşiği olduğu konusundaki yorumumu tekrardan yinelemek istiyorum. Avatar: Frontiers of Pandora’ya ilk girdiğimde, hatta Pandora’ya ilk adım attığımda kendimi kaybolmuş ve yabancı hissettim. Oyunun ilerleyen saatlerinde ise her bir mekaniğe, oynanış stiline adapte olmuş, artık bir Na’vi gibiydim. Yani kontrol ettiğim karakteri benimseyebildim. İncelememin üst paragraflarında da bahsettiğim gibi doğanın yapısına uygun bir parkur sistemi de oluşturulmuş. Karakterimiz de rahatlıkla zıplayabilen, atik bir yapıya sahip olduğu için bu noktada oynanış da epey keyifli oluyor.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Bir Na’vi kontrol etmek, ilk etapta garip gelse de kısa süre içerisinde alışıyoruz. Oyun içerisinde yer alan yetenek sistemleri de buna entegre oluyor diyebilirim. Hikâyemiz gereği geleneklerinden geride kalmış bir karakteri canlandırıyoruz. Dolayısıyla atalarımızın yöntemlerini yeniden hatırlamamız ve benimsememiz gerekiyor. Ubisoft da bu noktada tam iki adet yetenek ağacı tasarlamış. Bir tanesi klasik, neredeyse her oyunda gördüğümüz kabiliyet ağacı. Yani canımızı, cephanemizi ve yöntemlerimizi güçlendirdiğimiz bir ağaç. Oyunun potansiyelini asıl ortaya çıkaran yetenek ağacı ise biraz önce bahsettiğim atalarımızın yöntemlerini konu alan yetenek paneli. Burada hatırlayabileceğimiz ve oynanış deneyimimizi gerçekten değiştirecek, çeşitlendirecek ondan daha fazla yetenek bulunuyor.

Üstelik bu yetenekleri açmak için de Pandora’yı iyice keşfetmemiz ve küçük bir yol bulmacasını da çözmemiz gerekiyor. Yani atalarımızın yöntemlerini hatırlamak, birazcık da oyunun keşif tarafına dayanıyor. Bu da oyuncu için kuvvetli bir yan aktivite motivasyonu oluyor. Bazen keşfetmemiz gereken bu alan insanlar tarafından işgal edilmiş olabiliyor. Öncelikle o işgali kaldırıyoruz ve doğanın o bölgesine dengeyi yeniden kazandırıyoruz. Sonrasında ise yeteneğin peşinden gidiyoruz. Bu gibi etkenler hem oynanışa çeşitlilik kazandırıyor hem de açılan yeni oynanış yetenekleri gerçekten farklı deneyimler sunuyor. Örneğin bir tanesi sayesinde karşımızda duran güçlü bir robotu sersemlettikten sonra üzerine koşup camını kırdıktan sonra içerisindeki insanı tutup dışarı fırlatabiliyoruz.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Tüm bunlarla birlikte oyunun yetenek ağacının ve sunduğu kombinasyonların gerçekten keyifli ve atmosfere uygun çeşitliliği içerdiğini söyleyebilirim. Envanter sistemi tarafında da sürekli olarak daha güçlü silahlar ve zırhlar bularak, üstümüzdekileri güncellemeye yönelik bir yapı hakim. Kullandığınız tüm teçhizatlar sizin ortalama gücünüzü belirliyor ve görevlerin ortalama gücünü karşılamanız gerekiyor. Tabii ki karşılamadan da görevleri yapabilirsiniz fakat seviyeniz yetersiz kalınca sunulan mücadele de epey zorlu oluyor. Açıkçası oyunda bulduğum ve kullandığım en iyi teçhizatların tamamını yan görevler esnasında edindim ve ana görevlerde de hiç böyle güzel teçhizatlara rastlamadım. Yani burada belirli bir noktadan sonra yan görev yapmanız gerekiyor diyebilirim. Yan görevler de genel olarak ana görevlere nazaran daha da basit bir yapıya sahip. Örneğin bulmanız gereken bir hayvan oluyor veya edinmeniz gereken bir meyve. Ele geçirilmesi veya savunulması gereken bir bölge de olabilir. Çoğunlukla bu şekilde değişiklik gösteriyor ve bunları yapmanın bir noktadan sonra gerekli olması can sıkıcı duruyor.

Silah çeşitliliği konusunda oyunun yeterli olduğunu düşünüyorum. Üstelik bu silahlar süs olarak da konulmamış. Oynanış esnasında mücadeleyi ve düşmanların acımasızlığını gerçekten hissettim ve bana sunulan her bir teçhizatı tüm potansiyeliyle kullanmaya çalıştım. Her bir silahın, zırhın kendi mod sistemi bulunuyor. Bunları isterseniz üreterek isterseniz de etraftan bularak duruma göre kişiselleştirebiliyorsunuz. Oyunun bu noktada size yeterli düzeyde çeşitlilik sunduğunu söyleyebilirim.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Oyunun çatışma tarafı ise beni en çok ortada bırakan nokta oldu. İnsanlara ve kullandıkları robotlara karşı sunulan dövüş deneyiminin olabildiğince yeterli düzeyde olduğunu düşünsem de birkaç tane kurt avlamam ve bir Na’vi’yi kurtarmam gereken bir yan görevde, bu kurtların adeta mermi süngeri olduğunu ve çatışma tarafında neredeyse hiç keyifli bir deneyim sunmadığını gördüm. Yani aslında bu nokta hem düşmandan düşmana hem de kullandığınız silaha göre değişiyor diyebilirim. Gene de oyunun bu noktada çok da kuvvetli bir deneyimi olduğunu söyleyemem. Yani insanlara karşı mücadelenizde çok da epik savaş sahneleri beklemeyin derim.

Avatar: Frontiers of Pandora oynarken nadiren de olsa bazı teknik sorunlar ile karşılaştım ve bu sorunlar oynanış deneyimimi baltaladı.

Oyunu nispeten yüksek bir sistem ile deneyimlediğim için performans tarafında pek sorun yaşamadığımı söylemek istiyorum. Bu yüzden bu noktada oyunun optimizasyonuna yorum yapmam pek de sağlıklı olmaz fakat oyun içerisinde görsel anlamda yaşadığım ve oynanış deneyimimi baltalayan bazı problemler bulunduğunu belirtebilirim. Özellikle haritayı açıp kapattıktan sonra Pandora’nın zaman zaman bulanıklaştığını fark ettim. Kapalı bir alana girince veya kapatıp açınca oyun düzeliyor olsa da bu süre zarfında oyunun neredeyse tamamen bulanık olduğunu ve görsel kalitenin tamamen yok olabildiğini söylemem gerekiyor. Bunun bilinen bir sorun olduğunu ve çok kısa sürede düzeltileceğini düşünüyorum.

Ubisoft'un merakla beklenen yeni oyunu Avatar: Frontiers of Pandora geldi çattı. Biz de oyunu öncesinde deneyimledik ve işte incelemesi!

Yaşadığım en sık sorun ise bazı animasyonların gerçekleşmeden yok oluyor oluşu oldu. Örneğin karşınıza çıkan bir insana ok attığınızı düşünün. Normalde düşmanın o okun kuvvetiyle afallaması ve okun bir Na’vi’den geldiğini düşünecek olursak geriye savrulması gerekir. Normal şartlarda savruluyor da fakat bazen bu animasyon herhangi bir şekilde gerçekleşmiyor ve düşman ya düşeceği bölgeye ışınlanıyor ya da ekrandan tamamen yok oluyor. Bu da oldukça tuhaf bir görüntüye sebebiyet veriyor ve sizi atmosferden koparıyor. Bu bahsettiğimi sadece düşman özelinde yaşamadım. Oyunun en son görevlerinde bir yapıyı kırarken de aynısı başıma geldi ve epik bir görevin seyir zevkini yok etti diyebilirim. Bu yüzden öncelikli bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Son sözler

Avatar: Frontiers of Pandora, güzeller güzeli dünyasını her saniye hayranlıkla deneyimlediğim bir oyun oldu. Oluşturulan evrene, atmosfere ve bu hikâyenin işlendiği şartların çizgisine bayıldığım bir maceraydı. Bu yüzden oyunu oynarken en üzüldüğüm nokta da bu oldu. Ubisoft, bence yapılması en zor şeylerin üstesinden ustalıkla gelmiş fakat daha genel ama oynanış tarafında önemli yer kaplayan noktalarda yanlış kararlar almış. Bu yüzden Avatar: Frontiers of Pandora, kusursuza yakın bir deneyim sunabilecekken ”güzel” bir oyun olmak ile yetinmiş. Oyunu her ne kadar bitirmiş olsam da Fury (Oyundaki Ikran’ım) ile birlikte Pandora’nın birbirinden şahane manzaralarının tadını çıkarmaya devam edeceğim.

Avatar: Frontiers of Pandora - Nihai Puan
Avatar: Frontiers of Pandora – Nihai Puan
Eren Eroğlu
Eren Eroğlu
Selam! Ben Eren Eroğlu. Atarita'nın yönetiminden sorumluyum. Aynı zamanda arada sırada oyun sektörüne dair yazıyorum.

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Daha Fazla Atarita

Oyun Gündemi:

Avatar markası ve evreni, her zaman ilgimi çekmiş olsa da hiçbir zaman bayıla bayıla tükettiğim içerikler olmamıştı. Gene de bir zamanlar sinemada deneyimlediğim ve hayatımda izlediğim ilk üç boyutlu film olma niteliği taşıyan bu marka, bende her zaman özel bir yere sahipti. Şimdi ise...Avatar: Frontiers of Pandora İnceleme