Tron: Identity inceleme içeriğimizde Disney lisansı ile çıkacak olan görsel roman türündeki TRON oyununun detaylarına birlikte bakacağız. Eğer daha önce görsel roman türündeki bir oyunu deneyimlemediyseniz ve nasıl bir şey olduğunu merak ediyorsanız, sizin için güzel bir başlangıç noktası olacağını baştan söyleyebilirim. Zamanında görsel roman türünde bir oyun geliştirdiğim için türün artı ve eksilerini de iyi bildiğimden, size az ve öz şekilde bu oyunun neler sunacağını anlatmaya çalışacağım. Öyleyse başlayalım.
Tron: Identity iyi bir görsel roman örneği olmuş
Hemen peşin peşin görsel roman türünün kötüye kullanıldığını söylemek istiyorum. Steam’de biraz zaman geçirdiyseniz genelde bu tür için geliştirilen ve adına bir şekilde oyun denen şeylerin pornografik içeriklere sahip olduğunu ve hemen hemen hiçbir değeri olmadığını fark etmişsinizdir. Aslında görsel roman, kitap ve oyun deneyimlerini birleştirerek oyunculara sunabilme konusundaki en güçlü tür. Hem bir kitap okuyormuş gibi sayfaların kokusunu alabileceğiniz hem de ortamları ve atmosferiyle bir oyun deneyimi yaşayabileceğiniz bu yapımlar ne yazık ki günümüzde kötüye kullanılıyor. Ancak Tron: Identity bir görsel romanın nasıl olması gerektiği yönünde güzel bir örnek olmuş.
Hikaye içerisinde bir avuç muhteşem tasarlanmış karakter içeriyor. Her biri kendisine özgü kişiliklere ve diyalog seçeneklerine sahip bu karakterlerle iyi anlaşırsanız, ilerleyen süreçte size yardım etmelerini de sağlayabiliyorsunuz. Tabi papaz olursanız da oyun çoğu yerde onların size yardım edebileceğini ancak bu fırsatı teptiğinizi güzel şekilde gösteriyor.
QUERY adındaki bir program olarak hikayeye dalıyoruz ve hedefimiz, içerisinde bir veri kütüphanesi olan devasa binada yaşanan patlamanın gizemini çözmek. Zaten tasarlanma amacımız da bu. Bilmeyenler için TRON evreninde basitçe insanlar “Users” yani kullanıcılar olarak, diğerleri de “Programs” olarak nitelendirilir ve dünyada bir yapay zeka hakimiyeti söz konusudur. Her biri farklı görevler için tasarlanmış yapay zekalardan biri de biziz. Diğer programların hafıza disklerine erişebiliyor ve buradaki hataları giderebiliyoruz. Oyundaki tüm bulmaca unsurları da yine bunun üzerine inşa edilmiş.
Patlamanın gizemini çözmek için de yine bu özelliklerimizden fazlasıyla faydalanıyoruz. Belleklerdeki hataları çözmek için geliştirilen bulmaca sistemini beğendiğimi söyleyebilirim. Fakat bu bulmaca sistemini her yerde kullandığımız ve farklı bir şey de denenmediği için bir süre sonra oldukça sıkıcı bir hale geliyor. Bazı sahnelerde ise yapmak istemeseniz bile bunun size dayatılması ise oldukça can sıkıcı bir durum.
Sahnelerin 3D olması ve fare ile etkileşim kurabilmemiz de oldukça güzel olmuş
Oyun görsel romanın yanı sıra bazı point & click elementleri de içeriyor ama saf bir point & click oyunu kadar detaylı olmadıklarını söyleyeyim. Bazı sahnelerde size anlatılmayan, söylenmeyen şeyleri fark edip tıklayarak oyunun codex kısmında yeni bir metnin kilidini açabiliyorsunuz. Hikayeyi derinlemesine tecrübe etmek isteyen kullanıcılar için güzel bir içerik olduğunu söyleyebilirim. Diğer türlü oyunun akışına ya da hikayenin sonlarına etkisi yok. Sadece meraklı oyuncuları tatmin etmek için yerleştirilmiş.
Tüm sahnelerin 3D olarak animasyonlu şekilde tasarlanması da ayrıca hoş olmuş. Normalde görsel romanlarda karakterler 2D bir çizim olarak ekranda görünür ve size o an verdiği mimik neyse, kararlarınızda da ona göre devam edersiniz. Tabi bu metinlerle desteklenir. Tron: Identity’de ise karakterlerin 3D ve animasyonlu şekilde karşımıza çıkması, diyalogların inandırıcılığını artırıyor ve oyun deneyimini güzelleştiriyor.
Aynı zamanda renk paleti ve 3D nesnelerdeki detay oranı da oldukça yerinde. Oyundaki o bilim-kurgu atmosferini neon ışıklarla fazlasıyla hissettirmeyi başarmışlar.
Oyun süresi hayli tatmin edici ve yeniden oynanabilirlik konusunda da oldukça başarılı
Ben muhtemelen oyunun en kısa sonunu bitirdiğim için oyun sürem iki saatten biraz daha kısa sürdü. Verilebilecek en kötü kararları verip her şeyi elime yüzüme bulaştırdım ve muhtemelen kötü son ile karşılaştım. Tabi oyunun kötü sonunda bile eğer öyle olmasını istediyseniz sizi tatmin eden ve hala anlamlandıramadığınız şeyler veren bir atmosfer var. Bu anlamlandıramamak sizi yeniden oynamaya teşvik ediyor ve oyunun sayısız sonlarından bir yenisini daha görmek için hevesleniyorsunuz. Oyunun henüz kaç sonu olduğunu bilmiyorum, resmi bir sayı da verilmemiş.
Müziklerin sesini biraz kısmak isteyebilirsiniz
Görsel romanlarda müziklerin önemi, diğer türlerde olduğundan daha fazladır. Zira siz bir şeyler okurken arkada tamamen dikkatinizi dağıtan ve sizi yoran bir döngü varsa, ne oynadığınız oyundan keyif alabilirsiniz ne de dinlediğiniz müziğe kapılıp atmosfere dalabilirsiniz. TRON: Identity’nin müzikleri de benim okuma deneyimimi zorlaştırdığından, sesi %10’a düşürerek oynamaya devam ettim.
Müzikler kötü değil, aksine güzel tasarlanmış ve oyunun dokusuyla da hayli uyumlu fakat arkadaki döngünün keskin hatlara sahip olması okurken sizi zorlayabilir.
Uzun lafın kısası
TRON: Identity görsel roman türünün güzel örneklerinden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor. Bithell Games tarafından Disney lisansı ile geliştirilen oyun bu incelemeyi okuduğunuz 11 Nisan tarihinde çıkmış olacak. Henüz fiyatının ne durumda olduğunu bilmiyorum fakat eğer 200 Türk Lirası üzeri bir fiyat etiketiyle satışa sunulursa Türkiye’de işlerinin zor olduğunu söyleyebilirim. Bunun altındaki her fiyatlandırma için oyunu size tavsiye edebilirim.
Oyundan size aktaracaklarım şimdilik bu kadardı, bir başka incelemede daha görüşmek dileğiyle, sevgi ve oyun ile kalın.