Son dönemlerde bulmaca oyunlarına gösterilen ilginin düştüğünü görüyorum. Bu durum, aslında çok iyi bulmaca oyunları çıkmamasından kaynaklanıyor. Saf keşif ve saf düşünce ile ilerleyebilen bulmaca türündeki oyunlara olan özlemimizi ise Tin Hearts giderebilecek mi, göreceğiz. Sizler için bu serüveni ele aldım, iyi okumalar!
Bu oyun Fable serisinin yaratıcılarından geliyor
Yazıya şöyle başlayalım; normal şartlarda bulmaca türündeki yapımların oyuncuyu düşündürmesi, düşündürürken keyif verdirmesi gerekiyor. Elinizden tutmayan ve size ne yapacağınızı söylemeyen saf bulmaca oyunlarına bayılıyorum. Portal serisi bunun en güzel örneklerinden birisi. Ayrıca The House of Da Vinci oyunları da bu şekildedir. Gerçekten zorlayıcı ve karmaşık bulmacaların üstünde ter döktürür, çözemediğinizde ise asla elinizden tutarak yardım etmez. İşte Tin Hearts’da bunlardan birisi olabilecek potansiyelde gibi duruyor. Potansiyel diyorum çünkü oyunun ilk 5-6 saatinde bu durum maalesef yok.
Fable serisini yaratan üstatların elinden çıkmış olan Tin Hearts, oyuncuyu pek fazla boğmayan ve oldukça şirin bir atmosfere sahip. Oyuncak Hikayesi gibi bir ortamda çeşitli bulmacaları çözüyor ve arkasındaki gizemli aşk hikayesine tanık oluyorsunuz. Albert Butterworth isimli bir mucidin oyuncak icatlarından tutun, yaşadığı hem dramatik hem de duygusal öyküsüne tanık olacaksınız. Hikaye anlatımı oldukça sade ve çok hafiften merak uyandırıcı denebilir. Bölümler ilerledikçe farklı bir parçayı görüyor, ve ardına bu parçayı takip ederek pastanın geri kalanını görme şansına erişiyorsunuz.
Peki hikayesi beni tatmin etti mi? Aslında pek sayılmaz. İlginç ve merak uyandırıcı başlayan serüven, bölümler geçtikçe kendini bulmaca karmaşıklığına adamasından dolayı hikaye tarafını biraz sönük bırakmış gibi geldi bana. Ancak halen güzel ve eğlenceli olduğunu düşünüyorum. Yeterli bir akışa ve o akışı takip ettirecek unsurlara sahip olduğunu da eklemem gerekli.
Tin Hearts, bölümleriyle ön plana çıkmaya çalışıyor
Oyun ilk başlarda size birkaç bilgiyi sunmaktan çekinmiyor. Bu başlangıç bölümünde ufak bulmacalar ile başlıyor ve oyunun ana temelini öğrenme fırsatı elde ediyorsunuz. Tabii iş burada bitmiyor henüz. Daha geçeceğiniz 50’den fazla bölüm yer alıyor. Her bölümün kendine has bir dinamiği ve aurası olduğunu söylemem ise pek doğru olmaz. Yaklaşık 20 bölümü geçtikten sonra bu durumu çok daha net olarak anlamış durumdayım. Özellikle oyunun başlarında yer alan bölümlerin neredeyse tamamı aynı dizayn ve modellemeye sahip. Bakın, birbirine benzeyen şeylerin bulmacalar ve çözüm yolları olduğunu söylemiyorum, tasarımlar ve çevre detayları diyorum.
Bu bahsettiğim bulmacalar ise bir grup kurşun askere yol açtığınız ve bu asker grubunu ışıklar saçan minik bir kapıdan geçirmeniz misyonunu veriyor bize. Kapıya ulaşana kadar oyuncaklardan oluşan çeşitli blokları kullanmamız gerekiyor ve her blok farklı bir üst şekile sahip olduğu için kafanıza göre işlem yapmanıza olanak tanınmıyor. Bazı bloklarda ay ibaresi, bazılarında “T” harfi bulunuyor. Bu bloklar sağa ve sola dönebildiği gibi aynı zamanda yatay ve dikey olarak da dönerek bulmacaların içeriğine çeşitlilik sunmayı ihmal etmiyor.
Benim için sorun olan kısım ise burada başlıyor. 25-30 bölüme kadar ilerlediğim süredeki bulmaca özgünlüğü %40’larda diyebilirim. Özellikle ilk 20 bölümün kesinlikle çizgisel bir süreçten ibaret olduğunu düşünüyorum. Oyun, hangi bloğu nereye koymanız gerektiğini size söylemese bile bir şekilde oraya koymanız gerektiğini anlıyorsunuz. Yani kurşun askerleri o kapıya ulaştırmak için fazla bir seçeneğiniz, hatta hiç seçeneğiniz kalmıyor. Yapılabilecek kombinasyon sayısı, benim gördüğüm kadarıyla ilk 20 bölüme kadar çok ama çok az. Çizgisel ve bayıcı bir şekilde ilerliyor. Yani oyun sandığınızdan çok daha geç açılıyor.
Bulmacaların kalitesi ve eğlence oranı
Yukarıda bahsettiğim durumları bir kenara bırakacak olursak, Tin Hearts ortaya hiçte fena olmayan bir iş çıkartıyor. Görsellik konusunda zaten oldukça tatlı ve başarılı olduğunu düşünsem de, bulmacaların detaysal anlamda da güven verici olduğunu belirtebilirim. Evet çizgisel olarak ilerleyen bölümlerde bile size farklı bir mekaniği sunmayı ihmal etmiyor. Başlangıç bölümü 30 dakika bile sürmemesine rağmen bütün gerekli şeyleri öğrettiğini sanmıştım ama yanılmışım. Oyun boyunca yeni mekanikler öğrenmeye açık olmanız gerekiyor.
Bazı bölümlerde kurşun askerlerin balona uçup binebileceği bir mekaniği öğreniyorken, bazı bölümde ise az önce bahsettiğim şekilli bloklar dışında istediğiniz yere koyabileceğiniz blokları kullanmayı öğreniyorsunuz. İşte bu sebeple oyun, içeriğine çeşitlilik katmayı sağlayabiliyor. Bunları bana oyunun en başında sunsaydı belki de halihazırda çizgisel olarak ilerleyen bölüm tasarımları çekilmez bir çileye dönüşebilirdi. Bu yüzden gayet olumlu buluyorum. Ama şunu da söylemem gerek, sürekli oyunun duraksayıp size bir şeyler öğrettiği senaryolardan canınız sıkılıyorsa sizin için gerici bir durum söz konusu olabilir.
Zamanı kontrol etme mekaniği ise işleri daha çok kolaylaştırıyor
İnsanız, hepimiz hata yaparız! Modelinden yola çıkılarak oluşturulmuş diye tahmin ettiğim zaman kontrol mekaniği ise bulmacaları kolaylaştıran bir diğer unsur olarak karşımıza çıkıyor. Acımasız ve yardımsever olmayan bulmaca oyunlarına bayılıyorum dedim ancak, bölümleri geçemeyince bünyemde oluşan hırs ve öfkeyi bastırmam gereken bazı farklı yöntemler öğrenmem gerekiyordu. Tin Hearts içinde yer alan bu zaman mekaniği ise bunun önüne geçerek bilgisayar parçalamaya son veriyor adeta.
Oyunda zamanı isterseniz ileriye, isterseniz geriye alabilmenin yanı sıra tamamen durdurma şansınız da bulunuyor. Kurşun askerler sıra halinde ilerlemeye başladığı zaman hangi konumdan ilerleyeceklerini ve önlerine çıkan engellere nasıl tepki verip hangi tarafa yöneleceklerini oyunu durdurarak çok rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Bu sayede onların hangi yoldan gideceğini görerek önlerindeki çözümleri daha efektif bir şekilde halletme şansınız oluyor. Bu durum, aynı zamanda ileri-geri sarma mekaniğinde de geçerli. Asker grubunun daha hızlı ilerlemesini sağlamak için zamanı ileriye sararak dakikadan tasarruf edebiliyorsunuz. Bir hata yaptığınızda ise geriye alarak telafi edebiliyorsunuz.
Bu mekanik aynı zamanda bulmacalara farklı bir bakış açısıyla yaklaşmanıza da olanak sağlıyor. İlerleyişi sağlamak adına bazı durumlarda zamanı geri sarma mekaniği yardımınıza koşuyor. Bazı blokları aynı anda veya farklı yerlerde kullanmanız gerektiği için bu mekanik, oyun içerisinde size çok fazla yardımcı olacaktır.
Saf bulmaca türüne hayranlar pek çabuk sıkılabilir
Evet, yazıya artık bir nokta koyma vakti geldi dostlar. Tin Hearts, oldukça tatlı bir görselliğe ve harika müziklere sahip. Bulmaca çeşitliliği açısından ise bana göre ortalama bir ilerleyişi var. Fakat oyun mekaniği anlamında zengin olduğunu düşünüyorum. Sanki potansiyelini fazla kullanamamış gibi bir hissiyat var içimde.
Hikaye ilerledikçe farklı mekanlara da göz atma şansınız olacak. Oyunun ilk 6-7 saatinde sadece bir oyuncakçı odasında geçireceğiniz ve dönüp dolaşıp aynı odalara geleceğinizi unutmayın. Ancak hikaye aktıkça ve şekillendikçe farklı mekanları ziyaret etme şansınız da bulunuyor. İşte bu mekanlarda da sizi daha farklı ve zorlayıcı bulmacalar bekliyor olacak.