Selamlar, For The King II incelememize hoş geldiniz! Bugün sizlerle biraz daha vakit, sabır ve dikkat isteyen bir türe girişeceğiz. Aslen çok sevdiğim bir tür olmasına rağmen vakitsizlik gibi bazı sebeplerden ötürü bu tür içindeki çoğu oyunla biraz daha uzaktan sevme tabirine uygun ilişkilerim oldu. Sizin de buna yakınsa ya da inceleyeceğimiz oyuna karşı bir merakınız varsa doğru adrestesiniz demektir. Hadi, gelin başlayalım.
İlk oyununu arkadaşlarımla birlikte belli bir yere değin tecrübe etme fırsatı bulduğum For The King’i tek başıma oynamaya ilk kez ikinci oyunuyla birlikte giriştiğimi söylemem yanlış olmayacaktır. Bu inceleme için daha doğru bir yaklaşım sunabilmek adına beraberinde ilk oyuna tek başıma da bir dönüş yaptım. O nedenle bu incelemenin biraz daha iki oyun arası karşılaştırma, yeni oyundaki farklar ve oyunun gelişimini artıları ve eksileri şeklinde detaylandıracağımızı söyleyebilirim.
For the King II İnceleme: Dilerseniz tek, dilerseniz de arkadaşlarla
İsterseniz arkadaşlarınızla birlikte, isterseniz de tek başınıza çıkacağınız bu sıra tabanlı strateji türündeki macera; bize daha çok kutu oyunu yapısında bir deneyim sunuyor. Buradan da anlayabilirsiniz ki kendisi bizlere acımasız bir oynanış vadediyor: Birazdan bahsedeceğim detaylarda da göreceğimiz gibi rogue-like yapıya sahip bir oyun olduğunu söylemek gerek. Kendince merhametli fakat oldukça sabır ve biraz da odak isteyen bir yapısı var.
Yapısının kolaylığı, sisteminin acımasızlığıyla nötrlenmiş
Oyunun genel yapısı- ekran dizaynı, mekanikleri, etkileşim unsurları gibi- olabildiğince minimalize edilerek; anlaşılması zor olmayacak, oyuncuya basit bir kavrayış tecrübesi yaratmak üzerine kurulmuş. Fakat şöyle bir şey var ki buradaki artı, rogue-like kısmıyla kendisini nötrlüyor aslında. Yani, şöyle açıklayayım: Oyunda kayıt sistemi yok, bulunduğunuz bölümde takımdaki herkes öldüğü takdirde oyun da bitiyor. Elbette ki oyundan çıkmanız gerektiğinde size zorluk yaratmayacak bir sistem var fakat bölüm bazında bakacak olursak öldüğünüz takdirde bölüme tamamen sil baştan bir şekilde başlamanız gerekiyor. Çok gıcık olmaması açısından ne kadar bölümde ilerleme kat ederseniz o kadar olumlu dönüt almış olabilmeniz, yani boşa kürek çekmiş hissi oluşturmamak için, size her oyun bitiminde “lore point” denilen kitaplar veriliyor.
Ölmenin cezalandırıcılığını azaltan sistem: Lore Pointler
Lore pointler; oyunun ana menüsündeki Lore Store kısmından yeni şeyler açmamızı sağlayan bir para birimi diyebiliriz. Yeni karakterler, ekipmanlar, özellikler, eşyalar, yerler, kozmetikler ve paralı askerler açmanızı sağlıyor. Elbette ki bunu tam olarak keyfi yapamıyoruz. Hikâyede ilerledikçe kilitleri açılıyor, ancak ondan sonra kilitli olmayanlardan alım yapabilirsek yapıyoruz.
Şu andan sonrasını ilk oyunla karşılaştırmalı anlatmak istiyorum. Öncelikle çok farklı bir deneyim beklememek lazım. Zaten bana kalırsa bu tarz oyunların devam oyunlarında muhteşem değişiklik ve yenilikler beklemek abes kaçar. Zaten minimalist bir yapısı olan bir oyun olarak karşımıza yeniden görsel ve mekaniksel olarak oyuncu dostu olabilecek en iyi yaklaşımla geldiklerini söyleyebilirim. En azından bana o açıdan yeterli geldi.
İlk oyundan farklı olarak artış gösteren karakterler iyi olmuş mu?
Hikâyesel olarak da bu oyun ilk oyunun devamı niteliğini taşıyor. İlk oyunda üç karakter olaraktan ilerliyorduk, bu oyundaysa dört karakterimiz var. Aynı zamanda ikinci oyunda Lore Store’dan bir işlem yapmadan hâlihazırda beş tane oynanabilir karakterimiz varken birinci oyunda yalnızca dörtle sınırlı. Bununla birlikte karakterlerin meslekleri farklılık gösteriyor. Genel olarak yeteneklerimiz karakterin kullandığı eşyalara göre değişiklik gösterebildiği için net bir şekilde başlangıçtaki açık karakter zenginliğinin artışının olumlu bir dönütü olduğunu söyleyemeyebilirim ama tercihlerin artışını göz ardı etmemek gerek. Elbette ki bu henüz Lore Store’dan bir şey açmadığınız takdirdeki kısmı için geçerli.
Dediğim gibi, daha önce ilk oyunu tek başıma oynamadığım için karşılaştırma amaçlı sonradan ona dönüş yaptığımda şunu net bir şekilde fark ettim ki oynadığımız karakterlerin üç kişiden dört kişiye çıkartılmasını dengelemek amacıyla savaşların zorluğu arttırılmış. İki oyunun zorluk ayarları bir nebze farklılık gösterdiği için tam olarak aynı zorlukta açabildiğimi söyleyemesem bile aynı varsaydığımız takdirde çok daha fazla düşmanla acımasız şekilde karşılaştırdığını söyleyebilirim. Elbette ki bu çok büyük bir etken değil, keza oyunun kendisi zaten sizin kaybederek gelişip tekrardan başlamanızı hedefleyen bir yapıya sahip. Eksi değil de düz bir anlatım gibi alın burayı.
Zorluk yapısı, ilk oyunla farklılık gösteriyor
Zorluk yapısının farklılıklarına gelin şöyle bir bakalım: İlk oyunda sabit olarak üç seçeneğimiz var. En kolayını bile seçseniz belli bir seviyede size sunulana uymak durumundasınız. Fakat işler ikinci oyunda kısmen değişiyor: Yine üç seçenek var ama oyunun can alıcı kısımlarında oynamalar yapabiliyorsunuz. Gelin, şimdi sizlere onunla birlikte oyunun iç sisteminden bahsedeyim. Masaüstü oyunlara benzeyen, daha minimalist bir yapıya sahip, kendince acımasız fakat oyuncuları da kaybetmemek için oyunun tur bazlı sistemine uyum sağlayacak bir mekaniğe ihtiyaç duymalarından ötürü çıktığını düşündüğüm kaostan, can havuzundan ve haritada bizi bekleyen sürprizlerden konuşacağız.
İki oyun arasındaki sistem hikâyeye yedirilerek sabit tutulmuş
İlk oyunda amacımız zaten kaosu yok etmekti, bunu başardık. Fakat bu oyunun temel sistemlerinin başında geldiği için riskli bir değişikliğe gitmektense ilk oyunda yaptıkları gibi hikâyeye entegre ederek ikinci oyuna dahil etmişler, böylece bizi görevleri hızlıca yapmaya teşvik etmek üzere ayarlanmış. Evet, rogue-like yapıda bir oyun fakat çok da acımasız olmadığına değinmiştik. Şimdi burada önceki oyuna nazaran fazladan bir karakterin olmasının dezavantajına da değineceğim.
Can havuzu bizim grubumuzun toplam canını gösteriyor. Bu ne demek, derseniz; aslında kaç kez kişi başına düşecek şekilde ölen karakteri diriltebileceğinizi gösteriyor. Özel ayarla en fazla on canınız olabilirken haritada ekstra can sağlayacak bir şey bulamadığınız takdirde en fazla üç defa hepsini kaldırma özelliğini kullanabiliyorsunuz. Hepsi aynı anda ölürse zaten oyun anında bitiyor. Bunun önüne geçmek için can kazanmadığınız takdirde yapabileceğiniz tek şey ölen kişiyi kaldırmamak, sonradan paralı asker almak olacaktır. Fakat onlar öldüğünde diriltilemediğini unutmayın.
Bu oyunu; ilk oyunu sevenler için aynı mekanikte, daha gelişmiş ve uzun hâli diye tanımlayabiliriz. İlk oyun yalnızca ana görevle bize 12 saatlik bir oynanış sunarken ikinci oyun 30 saatten uzun bir vakit vadediyor. Bu süre, oyun içinde nasıl ayrılmış derseniz şimdi gelin bir de ona bakalım:
Önümüzdeki iki sene boyunca güncellemeler gelecek
Şu anlık toplam beş bölüm bulunmakta. Oyunun Steam mağazasında da görebileceğiniz üzere hedef tablolarında yaklaşık bir sene içerisinde iki defa genel bir güncelleme, sonsuz zindan modu ve bard karakteri ekleneceği belirtilmiş. 2025’te de ücretli bir ek paket çıkartmaları hedefleniyor. Tabii, aklınıza şu soru geliyor: Niçin bitmemiş bir oyunu çıkartmışlar? Bu denli güncelleme alıp duruyor olması, sadece bir sene içinde bile iki kere genel güncelleme hedeflenecek şekilde işaretlenmesi ve ilk oyunda gördüğümüz çeşitliliğe henüz sahip olmaması bana kalırsa oyuncular açısından bir eksi.
Evet, eşli olarak çevrimiçi oynanabilen bir yapıya sahip ama neticede bu bir devasa çok oyunculu oyun değil ki. Yani, oyuncular aldıkları ürünü tüketmeyi beklerler. Burada daha çok tüketecek oyunun oluşmasını bekliyorsunuz. Kabataslak baktığınızda; evet, bölüm açısından daha zenginlik içerdiği kesin fakat çeşitlilik açısından çok bir şey henüz vadetmiyor.
Şu an bizlere ana görev bölümleri harici bir içerik sunulmamakta
Bölüm açısından çeşitliliğe biraz bakmak gerekirse beni üzen kısımlardan birisi de diğer oyunda olmayan, bu oyunda gelen bir özellik oldu: İlk bölüm harici diğer hepsi karşımıza kilitli çıkıyor. Yeni bölüme geçmek için öncekini bitirmek zorundasınız. “Ne var bunda,” diyebilirsiniz tabii ki, nihayetinde büyük bir etken değil. Hatta normalde böyle bile olabilirdi. Fakat bunun çevrimiçi oynamak istediğinizde de geçerli olduğunu belirtmem gerek. Başkalarıyla oynama şansı bulamadım ama girmeye çalıştığımda ekranı bana nasıl sunuyor diye bir kontrol ettim. Şimdi çeşitlilik detayına, yani bölümlerin içine girelim…
Oynadığımca ben harita yerleşimi, ürün açısından pek değişiklik göremedim. Yine Lore Store’dan temin edebileceğimiz ürünlerle birlikte çeşitlilik artıyor fakat ilk oyunu az buçuk oynadıysanız yabancılık çekeceğiniz bir yapı kesinlikle sunmuyor.
Oynamadıysanız size harita yapısını karakterlerle birlikte genel bir anlatayım: Her bir karakterimiz sıra onlara geldiği zaman zar atıyor, çıkan sayı kadar adım atabilme şansına sahip oluyor. Onun harici savaş kısmında da tekrar değineceğim odak puanını harcayarak fazladan adım atma kabiliyetine sahip olabiliyorsunuz. Karakterimiz adım atarken çevresinde kimi zaman tuzak, kimi zaman düşman, kimi zaman da heykel ya da farklı bir yapı gibi bize para, yetenek puanı ya da kaostan düşürme, hayat havuzuna ekleme gibi farklı farklı çeşitlerde şansları önümüze çıkartıyor. Tamamen şans işi anlayacağınız. Bu konuda da masaüstü oyunlara benzediğini düşünüyorum ben, işin keyfi buradan geliyor.
Oyun erken erişimde olmamasına rağmen hâlâ cilalanma aşamasında
Oyun yeni çıktığı için anladığımca belli başlı sorunları sürüyor. Ben çok büyük bir hatayla karşılaşmadım fakat oyunu çöken, sorunsuz bir oyun deneyimi yaşaması engellenen ve bunu sık dillendiren kişiler mevcut. Benim yaşadığım tek sorun savaş esnasında düşmanlara karşı yapmaya çalıştığım eylemler için karakter seçiminde sanki seçmemişim gibi takılıp durmasıydı. Sanki ekran hassasiyeti bozulmuş bir telefonda bir şeye basmaya çalışır gibi art arda basmam gerekip durdu, o birazcık can sıkıcıydı ama gözümde çok da abartılacak bir şey değildi. Zaten sonraki gelen güncellemeyle benim yaşadığım sorunu halletmişler. Birazcık sabrederseniz hepsini hallederler gibi geliyor, tabii takdiri size kalmış.
Fakat böyle düşününce ben insanların niçin olumsuz yorum yaptığını daha iyi anladım. Daha uzatılmış bölümler, kayıt şansı yok, muhtemelen çöktüğünde sil baştan oynamak zorunda kalıyorsun, tabii ki de can sıkar. Hem vakit hem de düşmanlar açısından zorlaştırıldığını da göz ardı etmemek lazım. Mesela, oyuna ilk başladığınızda sizin gibi 0 seviye düşmanlar varken 3. Seviye düşmanlar da bulunabiliyor. İlk oyuna bu sebepten bakma ihtiyacı hissettim, başta en fazla 2. seviye düşmanlar gözüküyor, onlar da yakınlarda değil.
En azından vakit kazanmak için ilk oyundaki gibi haritanın çevresinde bir yerden bir yere hızlı geçiş yapmanızı sağlayan havuzlar hâlâ bulunuyor. Fakat yapımcıların dediği gibi; bu oyunu kazanmak için değil de tecrübelemek için oynamaya odaklanmak gerek, o sebepten ben tek kişi oynamaktan ziyade arkadaşlarla tecrübelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Savaş kısmı rahat fakat şans üzerine olduğu için can sıkabilir
Savaş kısmına geçecek olursak: Oyunun minimalist dizaynının burada da korunduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Genel olarak çoğu şey, karakterin aldığı bufflar ve debufflar gibi, yalnızca sembollerle bize sunuluyor. Tabii ki de imleci üstüne götürdüğünüz takdirde açıklamasını görebiliyorsunuz, bence yeterli olmuş. Oyunun keşif kısmında da savaş kısmında da ekranın üstünde kalan görseller büyük önem arz ediyor. Keşifte geçen süre, artış gösteren kaos, can havuzu gibi bilgiler bulunurken savaş kısmında da sıra tabanlı olması sebebiyle kimin hangi sırayla saldırı yapacağını öğrenebiliyoruz. Böylece sersemleterek düşmanların sırasını geçirebilme, daha önce saldıracak kişiyi öldürmeye meyillilik gösterme gibi savaşa göre strateji oluşturmanıza da izin veriyor.
Savaşta benim içimi en çok rahatlatan şey açıkçası silah değiştirmenin sıra atlatmaması oldu. Farklı silahlar karakterlere farklı özellikler verdiği için bu şekilde birden fazla stratejiyi birleştirerek saldırabiliyorsunuz. Ayrıca strateji demişken karakterlerin savaş sırasındaki dizilişinin de önem arz ettiğini unutmamak gerek. Zaten sistemi basit, tek zorlayan kısmı ölmenin cezalandırıcı olması ve geri kalan her şeyin tamamen şans eseri attığınız zarlara dayalı olması. Daha doğrusu, bu kısmen geçerli çünkü yukarıda da bahsettiğim gibi odak puanlarını savaşta da kullanabiliyoruz.
Keşif esnasında beceremediğimiz takdirde öleceğimiz yerlerde nasıl garanti olmasını sağlıyorsak kimi zaman ekipten birisi ölmemesi için tankın düşman ilgisini üzerine almasını sağlayabiliyor, kimi zaman da kritik vuruşun kesin olması ve zırhı delebilecek hamleyi yapabilmek için kullanabiliyoruz. Bunun can yükseltme kısmı da var tabii, onu da konuşmak gerek, biraz oralara değinelim.
Ölmemek için önemli şeyler: can, odak ve alışveriş
Oyunda birden fazla çeşitte bitki var, onların da tüylü tüylü huyları var. Kimisi canını, kimisi odağını arttırırken kimisi de lanetleri üzerinden kaldırmaya yarıyor. Zaten karakterler için en önemli olan şey canları ve odak puanları diyebiliriz. Eğer ekipte yeteneğiyle ya da bitkilerle can basabilecek birisi yoksa tercihiniz bir yerde uyumaya yönelik olacaktır. Böyle bir durumda ya aldığınız çadırda kestirmeye yönelebilirsiniz ya da uğradığınız kasabalardaki hanlarda gecenizi geçirerek hem canınızı yükseltebilir hem de odak puanınızı sıfırlayabilirsiniz. Fakat derseniz ki odağa gerek yok, yalnızca can dolduracağım; adım puanınızı bitirmeden turunuzu geçtiğinizde kaç adım puanı harcamamışsanız karakteriniz o kadar canı geri kazanıyor.
Oyunun birçok yerinde bulunan kasabalarda alışveriş, şifa, uyku gibi birçok ihtiyacınızı giderirken aynı zamanda da size güzel getirileri olacak yan görevler alabilirsiniz. Genel olarak yeteneklerinizi yükseltecek pipelarınızı geliştirmeyi ve en verimli eşyalara sahip gece alışveriş dükkânlarını kurcalamayı hareket stratejinizde yer edindirmeye bakmak en iyisi. Görev demişken; her bölümde üç tane challenge bulunuyor, oynarken onları da yapmaya çalışabilirsiniz fakat tek bir oynayışta yapmanız gerektiğini de unutmayın.
Sonuç
Masaüstü macera oyunları meraklılarının saydığım şeyleri kafalarında tarttıkları takdirde eğer oyun onlara yatkın gelirse şans verebilecekleri, çok mükemmel bir deneyim beklenmese dahi arkadaşlarla keyifli olacağından emin olduğum, hoş vakit sunan bir oyun. Oyunların yapılma sebebini unutmadan: Sinirlenmeden, eğlenmeye bakarak oynayın. Ayrıca incelediğimiz bütün oyunları görmek için de ilgili sayfamızı ziyaret etmeyi unutmayın.