Atomic Heart İnceleme

Atarita'da reklam ve sponsorlu içerikler açıkça belirtilmiştir. Bunun dışındaki hiçbir içerik ticari bir ortaklık sonucunda hazırlanmamıştır. Bkz: Editöryel Standartlar

Paylaş

Atomic Heart inceleme içeriğimize hoş geldiniz. Harika müziklerle donatılmış dünyasında karakter ve silah geliştirmelerini yapabildiğiniz libidosu yüksek bir robot ve kötü espriler yapan bir ana karakter ilginizi çeker mi? Peki ya birisi size SSCB’nin bir şekilde bulutların üstünde teknolojik bir yerleşim yeri kurduğunu ve her şeyin bir anda ters gitmeye başladığını söylese? Eğer bunlar sizin için yeterince cazip geliyorsa, gelin birlikte Atomic Heart’ın renkli ve aynı zamanda karanlık dünyasına bir göz atalım.

Atomic Heart kötü başlayıp, sonradan toparlayan bir oyun

Atomic Heart’ı oynamaya başladığım ilk dakikalarda bir anda kendimi Half Life oynadığım yıllara dönmüş şekilde buldum. Aynı formülü kullanarak size pek bir etkileşim vermeyen, yaklaşık 5-6 dakika boyunca bir hat üzerinde ilerleyip çevredeki insan ve robotların diyaloglarını dinlediğiniz bir girişi bulunuyor. Nihayet sizi taşıyan araçtan indiğinizde ise uzunca bir yürüyüşün sizi beklediğini söyleyebilirim. İlginç dünyasını bu şekilde sunmayı hedefleyen yapım özellikle girişte ilginizin büyük kısmının dağılmasına neden olabilir.

Açıkçası ben ilk etapta oyunun dünyasında neler olduğunu anlayana kadar çok yoruldum. Sonrasında biraz aksiyonun içine girince hikaye akışı da başta yaşadığı monotonluğu üzerinden atmayı başardı. Giriş kısmını kötü olarak tanımlamamın arkasındaki sebep Half Life’a benziyor olması değil. Bu formülü günümüz teknolojisinin imkanlarıyla yeterince iyi uygulayamamış olması.

Atomic Heart İnceleme

Hikayenin detaylarına çok inmemekle beraber size yüzeysel olarak bir özet geçebilirim. SSCB (Sovyetler Birliği) dünya lideri olmuş, teknolojisiyle bulutların üzerine bir yerleşim yeri kurmuş ve her şeyin polimer, yapay olduğu bir dünya yaratmayı başarmış. Söz konusu süper güç SSCB, Dünya’nın her yerinden bilim insanlarına kapısını aralamış. Hatta oyunun ilk safhalarında ana karakterimizin Alman bir bilim insanına “Mein führer” şakası yaptığını bile duyuyoruz. Bu kötü şakalar oyun boyunca devam ediyor.

Atomic Heart’ın, gelişmiş yapay zekalara sahip robotların çeşitli işler yaptığı evrende her şeyin bir anda kötüye gittiği, yapay zekaların düşmanca davranmaya başladığı klişe sayabileceğimiz bir konusu var. Tabi her kötü senaryoda olduğu gibi, bunların da arkasında birileri var ve biz onların peşine düşüyoruz. İşte hikaye, bizim bu kurgusal evrende işleri yoluna sokmaya çalışma maceramızı konu alıyor. Nechayev adında özel kuvvetler mensubu ve polimer ile güçlendirilmiş bir eldivene (adı Charles ve çok alıngan) sahip bir karakteri canlandırıyor, onun hikayesini yaşıyoruz.

Nechayev, eldiveni Charles ve çeşitli güçlendirmeleri yaptığımız libidosu yüksek bir makine olan Nora, senaryo boyunca en çok duyacağınız isimler. Şakalar ve oyun sıkıcı olmasın diye yedirilmiş neredeyse tüm diyaloglar bu karakterler etrafında dönüyor. Charles biraz alıştığımız bir konsept olsa da beni çok eğlendiren Nora gerçekten iyi bir karakter olarak yedirilmiş. Karakterimiz Nechayev ona kötü davrandıkça yükselen, iltifatlar savuran bir yapay zeka ve kendisine kötü davranılmasından hoşlanıyor. Herhalde oyunda en çok güldüğüm diyaloglar, Nora ile Nechayev arasında geçen diyaloglardı.

Yine de bütün bu kurgu, ne yazık ki oyunun bazı çabaları nedeniyle gölgede kalmış. Atomic Heart’ı oynarken aklıma getirdiği birçok farklı evren nedeniyle oyunun hikayesiyle bir bağ kuramadığımı hissettim.

Popüler yapımlara dokunmayı da es geçmemişler – Atomic Heart İnceleme

Atomic Heart’ın her yanında popüler oyunlara atıfta bulunulduğunu görmek mümkün. Zaten daha çıkmadan Hogwarts Legacy oyununa hafif göndermelerde bulundukları bir fragman ile bunun mesajını vermişlerdi. Ben de oyun içinde kaydettiğim bir The Last of Us göndermesini sizler için hemen aşağıya video olarak ekliyorum. Hikayeyle ilgili büyük ipuçları vermese de aşağıdaki videonun bazı okurlarımız için küçük spoilerlar içerebileceğini belirtelim.

Atomic Heart, The Last of Us oyununa gönderme yapılan bir görev de içeriyor.

Oynanış yağ gibi akıyor ve kendi stratejinizi belirlemenizi sağlıyor

Atomic Heart inceleme içeriğinin, çıkış öncesinde en çok merak edilen sorulardan birini yanıtladığı kısma geçelim. Fragmanlarda adeta ateş eden oynanış mekanikleri gerçekten de öyle mi? Evet, gerçekten de öyle fakat bu biraz da sizin yeteneklerinize bağlı. Türün neredeyse tamamen çok oyunculu oyunlara geçmesiyle elini eteğini FPS türünden çekmiş biri olarak, bu tür oyunlarda çok yetenekli bir oyuncu olduğum söylenemez. Zaten yukarıdaki videoda nasıl anlamsızca sağa sola ateş ettiğimi görmüşsünüzdür. Ancak ben bile, oyunun mekaniklerini kısa sürede benimseyip kendi oyun tarzıma göre oynayabildim.

Oyunda sprint dediğimiz hızlı koşma mekaniği yok ve eksikliğini de hiç hissettirmiyor. Bunun yerine dash dediğimiz bir atılma hareketi mevcut ve savaşlarda düşman saldırılarını büyük ölçüde bununla engelliyoruz. Aynı zamanda platformlarda atlayıp zıplarken daha uzun mesafeler kat edebilmek için de yine bunu kullanıyoruz. Tabi parkur kısmı, diğer mekanikleri gibi akıcı değil. Yine de bu mekanikler sayesinde oyun gerek savaşırken, gerekse bir yerden geçmeye çalışırken dinamizmini hiç kaybetmiyor. Tuş yapılandırmaları da oynanış kısmında size herhangi bir zorluk çıkartmayacaktır.

Ayrıca oyundaki bulmaca unsurları da oldukça iyi işlenmiş. Kapıların kilidini açmak için birkaç farklı kolay bulmaca çözüyor ve bazı bölümlerde de o kadar kolay olmayan bir takım etkileşimlerde bulunuyorsunuz. Oyunun üzerinden “ortalama fps oyunu” kokusunu attığı yönlerden biri de bu olmuş diyebilirim. Tam sıkılmaya başlayacakken atmosferin değiştiği ve kendinizi farklı şeylerle uğraşırken bulduğunuz oyun sizi bir süre daha ekran karşısında kalmaya ikna ediyor. Zayıf bir giriş yapsa da işler dallanıp budaklanmaya başladıkça oyunun yarattığı ilerleme hissiyatı da kendisini belli etmeye başlıyor.

Buna ek olarak karakterinizde yaptığınız geliştirmeler, ürettiğiniz silahlar ve eklediğiniz modifikasyonlar da havada kalmıyor. Oyun içerisinde etkilerini çok rahat şekilde hissedebiliyorsunuz. Maalesef birçok oyunda bu kısım çok öne çıkmasa da Atomic Heart’ın benden iyi not aldığını söyleyebilirim.

Videolarda korkutan ancak performans konusunda sorunsuz çalışan bir oyun olmuş

Atomic Heart fragmanlarında şov yapan grafikleriyle beni biraz endişelendirse de beklediğimden çok daha iyi çalışıyor. Günümüzde FPS sorunları yeni oyunların birer parçası haline gelse de Atomic Heart’ın bundan nasibini almadığını söyleyebilirim. Ortalama bir sisteme sahibim ve oyunu 60FPS civarı kare hızında oynayabildim. Sizlerde fikir oluşması için ekran kartımın RX 570 8 GB, işlemcimin AMD FX8370e olduğunu ve sistemimin 16GB RAM’i olduğunu da belirteyim. Sizler yine de indirmeden önce sistem gereksinimlerini kontrol edebilirsiniz.

Oyunu çok yeni teknoloji olmayan ve HDD’lerden biraz daha hızlı olarak nitelendirebileceğimiz SSD depolama birimime yükledim ve yükleme ekranlarında da çok uzun süre beklemedim. Aynı zamanda bölüm içerisinde ilerlerken bir anda yüklenen nesneler ya da savaş sırasında ortaya çıkan parçacık efektleri de performansımı etkilemedi. Teknik anlamda oyun bana saat gibi çalıştığını hissettirdi.

Sanatsal yaklaşacak olursak oyunun tatmin edici olduğunu söylemek mümkün

1950 SSCB’sini konu alan yapımın müzikleri ve atmosferi de buna uygun olarak tasarlanmış. Çevre tasarımları ve manzaralar gerçekten çok hoş. Buna ek olarak müzikleri ise gerçekten dönemin atmosferini buram buram hissettiriyor. Daha önce bu tarz müzikler dinlememiş biri olarak ilk kez karşılaştığım bu türde gerçekten büyük keyif aldığımı söyleyebilirim. Geliştirici ekip de müziklerinin kalitesine güvendiğinden olsa gerek, oyunun hemen hemen her safhasında arkada çalan bir şeyler olduğunu duymak mümkün. Resmen her yere radyo yerleştirip bizi müzikleriyle doyurmuşlar.

Müziklerin yanı sıra karakter modelleri, mimari yapı da yine güzel tasarlanan içerikler arasında yerini bulmuş. Öyle ki oyunun giriş bölümünde size zaten görebileceğiniz en iyi bilim kurgu manzaralarını sunan oyun, kapalı alanlarda da kurgusunu sürdürmeye ve hayal gücünün ürettiği nesneleri size gösterip tanıtmaya devam ediyor. Burav adındaki madenci robotlardan tutun adına tilki dedikleri boss düşmanlara kadar her şey oldukça detaylı tasarlanmış. Bu yönden pek bir eksiklik hissettirdiğini söylemek zor.

Atmosferi hiç beklediğiniz gibi değil ama çok iyi

Oyunu çıkış öncesi yakından takip edenlerden biriyseniz, sızıntılar gelmeden önce neredeyse bir korku oyunu olduğunu muhtemelen siz de bilmiyordunuz. Atomic Heart gerçekten neredeyse bir korku oyunu olacakmış ancak ucundan dönmüş. Görevlerin hemen hemen hepsi çok gergin ortamlarda, parmak uçlarınızda oynadığınız korku seanslarına dönüşüyor. Üstelik korktuğunuz şeyler, aşağıdaki gibi görünüyor.

Atomic Heart korku unsurlarıyla da güçlü bir yapım olmuş.

Ses efektleri ve ani çıkışlarıyla oyundaki düşmanların görüntüsü ne olursa olsun bir ürperti uyandırıyor. Hiç düşman çıkmasa bile arkada dönüp duran sesler sizi germeye yetecektir. Oynarken bana “bu gergin ortam yerine farklı bir şey seçselerdi oyun muhtemelen vasat ötesi olur, çok sıkıcı hale gelirdi” diye düşündürdü. Korku filmleri ve oyunlarıyla aram iyi olduğundan bu yönü bana keyif verdi fakat beklentisi farklı olan bazı oyuncuları hayal kırıklığına uğratabilir.

Uzun lafın kısası

Velhasıl kelam, oyunun iyi tasarlanmış olduğu aşikar. Ancak yine de Atomic Heart çağ açıp, çağ kapatan bir FPS oyunu değil. Hikayesini klişelere dayandıran ve içerisinde birçok oyuna atıfta bulunmaya çalışırken özünden uzaklaşan bazı mantık hataları barındırıyor. Zaten oyun, hikaye ve olay örgüsünden ziyade oynanış mekanikleriyle ön plana çıkıyor ve bunlar da yine 2023 standartlarında olmasını beklediğimiz şeyler. Bize pek sürpriz yapmıyor.

Tabi oyuna erişimin kolaylığından bahsetmezsem, muhtemelen büyük haksızlık etmiş olurum. İlk günden Xbox Game Pass kütüphanesine eklenmesiyle benim de bu sayede oynadığım oyun, biz Türk oyuncular için neredeyse ücretsiz şekilde orada indirilmeyi bekliyor. İndirme boyutunun 75GB olması biraz can sıkabilir. Bu nedenle indirmeden önce size bu incelemede bahsettiğim detayları bilmenizde de fayda var. Şimdilik oyundan size aktaracaklarım bu kadar, bir başka incelemede görüşmek dileğiyle… Sevgi ve oyun ile kalın.

Atomic Heart - Atarita Puanı
Atomic Heart – Atarita Puanı
Alparslan Gürlek
Alparslan Gürlek
Oyunların yeni yeni yaygınlaştığı dönemlerde bir çocuk olarak video oyunlarıyla ilk bakışta aşk yaşadım. Age of Empires II ile başlayan yolculuk, kendi oyunumu yapmaya kadar ilerledi. Hala oyun sektöründeyim ve hala o ilk kez Age of Empires II oynayan çocuğun tutkusunu taşıyorum.

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Daha Fazla Atarita

Oyun Gündemi:

Oyunun iyi tasarlanmış olduğu aşikar. Ancak yine de Atomic Heart çağ açıp, çağ kapatan bir FPS oyunu değil. Hikayesini klişelere dayandıran ve içerisinde birçok oyuna atıfta bulunmaya çalışırken özünden uzaklaşan bazı mantık hataları barındırıyor.Atomic Heart İnceleme